![]() |
Fedai Kavrık |
Sanat: Bir duyguyu yaşayan insanın o duyguyu
bilerek ve isteyerek başkalarına aktarması olayıdır. Güzeli daha iyi gören,
anlayan ve onu kendi görüş ve duygusuna göre ifade edebilen ender insanlara da
"Sanatkar" veya Sanatçı denir.
Ben şahsen "Sanatçı olunmaz,
doğulur." tezini savunanlardanım. Çünkü ben sanatın hangi dalı olursa
olsun ona karşı doğuştan gelen bir yetenek ve yatkınlık yoksa sadece eğitim
alarak asla bir sanatçı olunamayacağına inananlardanım.
Diğer meslek gruplarında eğitim alarak belki
çok başarılı olunabilir ama sanat apayrı bir şey. Ne kadar eğitim alınırsa
alınsın doğuştan bir yeteneğin yoksa nafile. Yüce Yaradan bizleri yaratırken
bizleri bazı yeteneklerle donatıyor;
kimi çok güzel bir sese sahip olup sesiyle herkesi kendine hayran bırakırken,
kimi çok güzel şiirler yazıp gönüllere hitap ediyor kimi de yaptığı resimlerle
herkesi büyülüyor.
Bu doğuştan gelen yeteneklerini eğitim de
alarak geliştirenler sanatının zirvesinde hoca ve ya üstad olarak akademik bir
ünvan kazanıyor. Sadece eğitim alarak belli bir seviyeye gelen ama bence tam
anlamıyla sanatçı olarak adlandıramayacağım sözde sanatçıların yanı sıra bir de
hiç eğitim almayan fakat Allah vergisi yetenekleriyle Dünyayı kendine hayran bırakmış
bir çok ünlü sanatçı vardır. Örneğin; Sağırlığı döneminde bestelediği ve hala
günümüzde de Avrupa Birliği marşı olarak çalınan 9. Senfonisiyle tanıdığımız
ünlü Alman bestekar Ludvig Van Beethoven gibi. Ya da hepimizin tanıdığı Halk
Ozanımız Aşık Veysel Şakıroğlu gibi...
Söylediklerim kesinlikle yanlış anlaşılmasın;
Eğitim tabi ki de önemli ama o maya yoksa sadece eğitimle de sanatçı olunmuyor.
Günümüzde yeteneği var mı, yok mu? diye bakılmaksızın malesef birçok klşi özel
dersler aldırarak ya oğlunu ya da kızını sanatçı yapmaya çalışıyor! Bu sadece
sanat dünyasında değil birçok meslek grubunda da böyle! Biz olaya sanat açından
değerlendirmeye devam edelim. Sanat kavramının içi o kadar boşaltıldı ki artık
yeteneğe bakılmıyor, hangi sanatçının oğlu ya da kızı olduğuna bakılıyor!
Babası ya da annesi iyi bir sanatçıysa kızınının ya da oğlunun da öyle olacağı
sanılıyor. Sonra da ortaya böyle zorlama sanatçıların gürültü kirliliği çıkıyor!
Bakalım bu yanlışlıktan ne zaman dönülecek ve gerçek anlamda sanatçılar ne
zaman yetişecek?
Sanatçıların içinde bulundukları toplumların
gelişmesindeki payı oldukça büyüktür. Avrupa bugün daha modern ve çağdaş bir
yapıya sahipse bunun temelleri 15. Y.Y da ortaya çıkan Rönesans döneminde
atılmıştır. Leanardo Da Vinci, Michalengela, Raffeella, Sanzio, Gentile
Bellini, Adrea Solari, Giato, Titian, Sandro Botiçelli, Donatello, Lorenzo,
Pisanello, Montaigne, Calven, Rabelais, Pierre Lesco, Rambrant, Kopernik gibi
sanatçı ve düşünürler döneme ışık tutarak toplumda öncü bir rol üstlenmiş,
edebiyat, sanat ve bilim alanında ürettikleri eserlerle Avrupa' yı orta cağ
karanlığından kurtararak aydınlığa çıkarmışlardır. Bunları neden anlatıyorum?
Anlatıyorum çünkü bizim de toplum olarak bir rönesansa ihtiyacımız var; her şeyden
önce bu rönesansı gerçekleştirecek gerçek anlamdaki sanatçılara ihtiyacımız
var. Maalesef son zamanlarda sanata karşı ilginin bir hayli azaldığını
gözlemliyorum. Sanata karşı ilgi neredeyse yok gibi. Özellikle de gençlerin
ilgisi hiç yok! Evet herkesin kendisine göre farklı bir öncelik konusu vardır.
Belki sanata gelene kadar ilk önce onlar için iş bulma ve geleceklerini güvence
altına alma kaygısı vardır ve bu düşünce sanatın önüne geçiyordur. Aslında
onlara da hak vermemek elde değil. Günümüz şartları oldukça ağır. Belki bu
hayat mücadelesi içerisindeki koşuşturmadan sıra bir türlü ona gelmiyordur. Ne
yazık ki büyük bir kesimin sosyal hayatı farkında olmadan ellerinden alınmış
durumda. Herkes düşmüş ekmek peşine; işten eve, evden işe...
Bazılarınızın ee ama zamanın şartları bunu
gerektiriyor dediğini duyar gibiyim. Hayır bence hiç de öyle değil! Bence
zamanın şartlarıyla alakası yok bunun, bence birileri böyle olmasını istiyor.
Bence birileri bilerek insanları sanattan uzaklaştırıyor ve köleleştiriyor.
Çünkü onlara göre sanat her şeyden çok daha tehlikeli. Onlar da çok iyi
biliyorlar ki insanlar sanata yönelirlerse daha eğitimli, medeni ve daha
kültürlü olacaklar. Cahil, eğitimsiz ve kültürsüz insanları yönetmek varken
niye eğitimli, kültürlü ve sorgulayan insanla uğraşsınlar ki! Aslında bütün
mesele bu…
İşte
sanat sırf bu yüzden bazılarına göre bir kabustan farksız. Bu nedenle bu ve
buna benzer duşüncede ki zihniyeti yıkmamız gerekiyor. Uzun lafın kısası bizim
de Avrupa' da yaşanan Rönesans hareketlerine benzer bir harekete ihtiyacımız
var. Bunu gerçekleştirecek sanatçılara, bu sanatçıları yetiştirecek, sahip
çıkıp destekleyecek vizyon sahibi yöneticilere ihtiyacımız var. Yani köklü bir
değişime ihtiyacı var bu toplumun. Bu değişime bence küçük yaştaki çocuklarımıza
sanatı sevdirerek ve onları teşvik ederek başlamalıyız. Çünkü onlar bizim
geleceğimiz ve yetiştirdiğimiz her çocuk bizim geleceğimizin teminatı. Onların
bu yaşlarda sanatı severek büyümeleri daha aydınlık ve çağdaş yarınlar olacak demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder