28 Haziran 2016 Salı

“Sanat" en büyük "Devrim"dir

Fedai Kavrık

 Sanat: Bir duyguyu yaşayan insanın o duyguyu bilerek ve isteyerek başkalarına aktarması olayıdır. Güzeli daha iyi gören, anlayan ve onu kendi görüş ve duygusuna göre ifade edebilen ender insanlara da "Sanatkar" veya Sanatçı denir.
Ben şahsen "Sanatçı olunmaz, doğulur." tezini savunanlardanım. Çünkü ben sanatın hangi dalı olursa olsun ona karşı doğuştan gelen bir yetenek ve yatkınlık yoksa sadece eğitim alarak asla bir sanatçı olunamayacağına inananlardanım.
Diğer meslek gruplarında eğitim alarak belki çok başarılı olunabilir ama sanat apayrı bir şey. Ne kadar eğitim alınırsa alınsın doğuştan bir yeteneğin yoksa nafile. Yüce Yaradan bizleri yaratırken bizleri bazı yeteneklerle  donatıyor; kimi çok güzel bir sese sahip olup sesiyle herkesi kendine hayran bırakırken, kimi çok güzel şiirler yazıp gönüllere hitap ediyor kimi de yaptığı resimlerle herkesi büyülüyor.
Bu doğuştan gelen yeteneklerini eğitim de alarak geliştirenler sanatının zirvesinde hoca ve ya üstad olarak akademik bir ünvan kazanıyor. Sadece eğitim alarak belli bir seviyeye gelen ama bence tam anlamıyla sanatçı olarak adlandıramayacağım sözde sanatçıların yanı sıra bir de hiç eğitim almayan fakat Allah vergisi yetenekleriyle Dünyayı kendine hayran bırakmış bir çok ünlü sanatçı vardır. Örneğin; Sağırlığı döneminde bestelediği ve hala günümüzde de Avrupa Birliği marşı olarak çalınan 9. Senfonisiyle tanıdığımız ünlü Alman bestekar Ludvig Van Beethoven gibi. Ya da hepimizin tanıdığı Halk Ozanımız Aşık Veysel Şakıroğlu gibi...
Söylediklerim kesinlikle yanlış anlaşılmasın; Eğitim tabi ki de önemli ama o maya yoksa sadece eğitimle de sanatçı olunmuyor. Günümüzde yeteneği var mı, yok mu? diye bakılmaksızın malesef birçok klşi özel dersler aldırarak ya oğlunu ya da kızını sanatçı yapmaya çalışıyor! Bu sadece sanat dünyasında değil birçok meslek grubunda da böyle! Biz olaya sanat açından değerlendirmeye devam edelim. Sanat kavramının içi o kadar boşaltıldı ki artık yeteneğe bakılmıyor, hangi sanatçının oğlu ya da kızı olduğuna bakılıyor! Babası ya da annesi iyi bir sanatçıysa kızınının ya da oğlunun da öyle olacağı sanılıyor. Sonra da ortaya böyle zorlama sanatçıların gürültü kirliliği çıkıyor! Bakalım bu yanlışlıktan ne zaman dönülecek ve gerçek anlamda sanatçılar ne zaman yetişecek?
Sanatçıların içinde bulundukları toplumların gelişmesindeki payı oldukça büyüktür. Avrupa bugün daha modern ve çağdaş bir yapıya sahipse bunun temelleri 15. Y.Y da ortaya çıkan Rönesans döneminde atılmıştır. Leanardo Da Vinci, Michalengela, Raffeella, Sanzio, Gentile Bellini, Adrea Solari, Giato, Titian, Sandro Botiçelli, Donatello, Lorenzo, Pisanello, Montaigne, Calven, Rabelais, Pierre Lesco, Rambrant, Kopernik gibi sanatçı ve düşünürler döneme ışık tutarak toplumda öncü bir rol üstlenmiş, edebiyat, sanat ve bilim alanında ürettikleri eserlerle Avrupa' yı orta cağ karanlığından kurtararak aydınlığa çıkarmışlardır. Bunları neden anlatıyorum? Anlatıyorum çünkü bizim de toplum olarak bir rönesansa ihtiyacımız var; her şeyden önce bu rönesansı gerçekleştirecek gerçek anlamdaki sanatçılara ihtiyacımız var. Maalesef son zamanlarda sanata karşı ilginin bir hayli azaldığını gözlemliyorum. Sanata karşı ilgi neredeyse yok gibi. Özellikle de gençlerin ilgisi hiç yok! Evet herkesin kendisine göre farklı bir öncelik konusu vardır. Belki sanata gelene kadar ilk önce onlar için iş bulma ve geleceklerini güvence altına alma kaygısı vardır ve bu düşünce sanatın önüne geçiyordur. Aslında onlara da hak vermemek elde değil. Günümüz şartları oldukça ağır. Belki bu hayat mücadelesi içerisindeki koşuşturmadan sıra bir türlü ona gelmiyordur. Ne yazık ki büyük bir kesimin sosyal hayatı farkında olmadan ellerinden alınmış durumda. Herkes düşmüş ekmek peşine; işten eve, evden işe...
Bazılarınızın ee ama zamanın şartları bunu gerektiriyor dediğini duyar gibiyim. Hayır bence hiç de öyle değil! Bence zamanın şartlarıyla alakası yok bunun, bence birileri böyle olmasını istiyor. Bence birileri bilerek insanları sanattan uzaklaştırıyor ve köleleştiriyor. Çünkü onlara göre sanat her şeyden çok daha tehlikeli. Onlar da çok iyi biliyorlar ki insanlar sanata yönelirlerse daha eğitimli, medeni ve daha kültürlü olacaklar. Cahil, eğitimsiz ve kültürsüz insanları yönetmek varken niye eğitimli, kültürlü ve sorgulayan insanla uğraşsınlar ki! Aslında bütün mesele bu…
 İşte sanat sırf bu yüzden bazılarına göre bir kabustan farksız. Bu nedenle bu ve buna benzer duşüncede ki zihniyeti yıkmamız gerekiyor. Uzun lafın kısası bizim de Avrupa' da yaşanan Rönesans hareketlerine benzer bir harekete ihtiyacımız var. Bunu gerçekleştirecek sanatçılara, bu sanatçıları yetiştirecek, sahip çıkıp destekleyecek vizyon sahibi yöneticilere ihtiyacımız var. Yani köklü bir değişime ihtiyacı var bu toplumun. Bu değişime bence küçük yaştaki çocuklarımıza sanatı sevdirerek ve onları teşvik ederek başlamalıyız. Çünkü onlar bizim geleceğimiz ve yetiştirdiğimiz her çocuk bizim geleceğimizin teminatı. Onların bu yaşlarda sanatı severek büyümeleri daha aydınlık ve çağdaş yarınlar olacak  demektir.



Hiç yorum yok: