4 Haziran 2016 Cumartesi

Kaynarca Dünyaya Açılıyor


Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Kırklareli Günlüğü

Kaynarca Dünyaya Açılıyor
Tarihi Kaynaklara göre;  İran,  İran'ın kökenini oluşturan Pers devleti ile Türklerin kurduğu çeşitli devletlerin ilişkileri İslamiyet'in doğuşu ve yaygınlaşması ile  şekillendi. 
İran, 10. yüzyılın sonlarında Türkik ve Pers kökenli Gazne Müslüman Devleti’nin idaresine geçti. Selçukluların 1040 yılında Gaznelileri Dandanakan'da mağlup etmesinden sonra Türkler  kitleler halinde İran’a  yerleşti.  İran bu süreçte neredeyse yarı yarıya Türk nüfusa sahip bir bölge haline geldi.
 Bu sebeple Türk dili çok sayıda Farsça kelimeyi de  benimseyerek içine aldı  ve  İran kültüründen ciddi anlamda   etkilendi. Sanat, bilim ve devlet yönetimi konusunda  büyük  etkileşimler  ortaya çıktı. Türk-İran sınırı 1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Anlaşmasıyla belirlendi.   
Bölgede 19. yüzyılda başlayan Rus tehdidi, Türkler ile İranlıları 'ortak düşmana' karşı birleştirdi.  İran Osmanlı’daki Tanzimat döneminin  getirilerini kendileri için bir model olarak benimsedi
Çeşitli kaynaklar  İran nüfusunun %20 ye yakın kısmının Türklerden oluştuğunu, halkın %40’ının Türkçe konuştuğunu belirtmektedir.

İran nüfusunun dinî yapısının %90'ını  Şii Müslümanlar,  %8'ini Sunni Müslümanlar, %2'sini  de diğer dinlere mensup insanlar oluşturuyor..
Zaman zaman siyasal ayrılıklar sebebiyle İran-Türkiye arasında uzaklaşmalar olsa da iki ülke insanın tarihte   asırlar boyunca   bir arada yaşamaları, aynı dine mensup olmaları, bir birlerinin kültüründen etkilenmeleri hiçbir zaman iki ülke arasında ki bağları geriye dönülmez biçimde kopartamamıştır.
Türklerle yüz yıllar boyunca din, kültür  ve kader birliği eden İran İslam Cumhuriyetinin  İstanbul Başkonsolos  Yardımcısı  Abbas A. Tavassoli, İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ateşesi  Abdolreza Rashed ve  İran İslam Cumhuriyeti Protokolünden Habib Mesri ile  Kaynarca Belediye Başkanı Serdar Türker’in kendilerini Kaynarca’ya davet ettiği;  2015 yılı, Ekim ayı ortalarında Kaynarca’da  tanışmıştım. İranlı dostlarla;  Başkan Türker sayesinde  gazetecilik sıfatıyla  başlayan tanışmam,  ortak kültür ve dini birlikteliğin de avantajıyla  devam eden muhabbetimizi kısa sürede  samimi bir kimliğe büründürdü ve bu sayede   üç yeni dost edindim. Bu açık yürekli samimi insanlar, 1 Haziran Çarşamba günü Başkan Serdar Türker’le birlikte beni de İstanbul  Başkonsolosluğuna davet ettiler.
Osmanlı döneminde  Cağaloğlu’nda hayata geçen Başkonsolosluk binasının 140 yıl önceki haliyle,  orijinalliğinden hiçbir şey kaybetmeden hizmet verdiğini belirten  Habib Mesri, 140 yıl önce çekilmiş bina fotoğraflarını, o günden bu güne halen kullanılmakta olan eşyaları, Mevlana Celalettin Rumi ile ilgili doküman ve objeleri  bizlerle paylaştı.
Her yanı tarih kokan devasa  misafir salonunda devam eden  ziyaretimiz sırasında,  Kültür Ateşesi  Abdolreza Rashed;  çalışkanlığı, girişimciliği ve ürettiği projelerle Başkan Serdar Türker’e   önem verdiklerini,  Kaynarca için hazırladığı   projelere   uluslar arası destek vereceklerini, konuyu Bakanlık düzeyine taşıdıklarını söyledi. Uzun ve samimi sohbetimiz,  boğaz’da yenilen yemekle devam etti.
İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ateşesi Abdolreza  Rashed, İstanbul Başkonsolos  Yardımcısı  Abbas A. Tavassoli ve İran İslam Cumhuriyeti Protokolünden Habib Mesri’nin  kusursuz ev sahipliğinden sonra İran’a davet edildik. Kaynarca Belediye Başkanı Serdar Türker’le önümüzde ki günlerde davete icabet ederek, Kültür Ateşesi ve Başkonsolos yardımcısı marifetiyle   İslam Cumhuriyeti  üst düzey yetkilileriyle de görüşeceğiz. 
700 bin kişilik ordusu ile Kaynarca’ya gelen, Kaynarca’da konaklayarak anıt diktiren, “Ben dünyanın hakimiysem, Kaynarca’da suyun hakimi.” Sözlerini yazdırarak hazırlattığı  kitabeyi yaptırdığı anıta asan,  Kaynarca’nın dünya tarihine mal olmasını sağlayan ve   tarihsel gelişim sebebiyle müşterek değer olan  Pers İmparatoru Dara’nın  2 bin 500 yıllık tarihini  İran İslam Cumhuriyetine taşıyan, İranlıların Ata dedesinin Kaynarca  topraklarında yaşadıklarını paylaşan Başkan Türker, gerçektende iki ülke arasında ki  dostluk ilişkisini pekiştirerek Kaynarca Beldesini sadece Kırklareli’ye, Türkiye’ye değil, dünyaya taşıması ile seçim öncesi; “Kaynarca’yı dünyaya tanıtacağım.”  Diyerek verdiği  sözü çok kısa zamanda yerine getirdi. Başkan Türker sadece verdiği sözü tutmadı,tarihe ışık tuttu. Bu ışıkla iki ülke arasında kültür ve turizm adına köprü oluşturmayı da  başardı.
 Serdar Türker,  Kaynarca suyundan elektrik elde etmek için hazırladığı projesi içinde Almanya hükümet yetkilileri  ile görüşmelere başladığını, görüşmelerinin olumlu geçtiğini ve  şimdi sırada, Kaynarca’nın elektrik ihtiyacını sudan karşılamak, elde edilecek fazla elektiriğin de satışının yapılarak Kaynarca Belediyesine devamlı gelir sağlamak olduğunu  söyledi. 
Kabına sığamayan, deyim yerindeyse bir dakika boş durmadan ulusal ve uluslar arası projeler üreterek Kırklareli’ye kazanım sağlamaya çalışan Belediye Başkanı Serdar Türker,  istihdam sağlayacak ve Kırklareli’de ki işsizliğe son verecek bir projesinin  olduğunu, bu projesi ile ilgili görüşmelerinin  olumlu şekilde devam ettiği müjdesini  verdi.  Başkan Türker hayata geçirmeyi planladığı  istihdam projesiyle de; Kırklareli’de kimsenin  işsiz kalmayacağını  iddia etti..
Nazik davetleri ve gösterdikleri misafirperverliklerinden dolayı; İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ateşesi Abdolreza  Rashed, İstanbul Başkonsolos  Yardımcısı  Abbas A. Tavassoli ve İran İslam Cumhuriyeti Protokolünden Habib Mesri’ye teşekkür ediyor,  bir Milletvekili gibi çalışan Başkan Serdar Türker’i kutluyorum.



Hiç yorum yok: