Faruk CEYLAN farukceylan39@gmail.com |
Cumhurbaşkanımız basında ve televizyonlarda sağlıkta
devrim gerçekleştirdiklerini anlatıyor ama sanıyorum ki bu devrim Kırklareli’ni
kapsamıyor. Çok şükür sağlık problemi
yaşamıyor olduğum için hastaneye de pek yolum
düşmüyor. Geçtiğimiz günlerde yolum düştü, düşmez olaydı! Yaşadıklarıma
inanamadım!
Muayene için randevu aldım. Kapıda sıra beklerken
içeriden çıkan hastaların söylenmeleri üzerine birine neden söylendiğini
sordum;
“ Nasıl söylenmem kardeşim, adam yüzüme bakmadı. Almış
eline bir telefon iddia oyunu oynuyor.” Cevabını aldım. İnanamadım,
“ Kesin
abartıyor.” dedim. Sıram gelince de yürümekte zorlandığım için bana refakat eden arkadaşımla birlikte ilgili doktorun odasına girdim. Bu arada ilgili
Doktor dediğim şahsın adı
Cihan ve uzmanlık alanı ortapedi. Cep telefonundan iddia oynayan, sanki iddia
oyununda doktora yapmış doktor olaya kendini öyle kaptırmış ki, başında
dikildiğimi 3-4 dakika fark edemedi. Cep telefonuna yapışmış bir şekilde
hararetle iddia oyununa devam ederken, bende etrafı gözden geçirdim. Doktor
beyin arkasında bir Osmanlı tuğrası, masasının üzerinde duvara yaslanmış, içeri giren herkesin rahatlıkla görebileceği
Bozkurt amblemli Ülkü Ocakları davetiyesi vardı. Sanırsın beyefendi has ülkücü.
Duvara Osmanlı tuğrası, masaya da rahatlıkla görülebilecek Bozkurt’lu
davetiyeyi koydun mu alsana nur topu gibi bir ülkücü. Eğer Cihan bey gerçekten
ülkücü olsaydı o görüşün gereği icabı hastaları ile ilgilenir, davetiyeyi de çekmecesine koyardı. Şimdi
sorsan; “Davet
Doktor Cihan bey, bir an iddia oyunundan başını kaldırdı
ve tüm nezaketi ile şikayetimi sordu. Çok
meşgul olmasından mütevellit, bende onu meşgul etmemek adına şikayetimi bir
çırpıda anlattım, o da sağ olsun beni bir çırpıda röntgene gönderdi. Muayene
etmek yok! Röntgen çekimi için kayıt alan sekreterin bulunduğu yere
yöneldiğimde, iki masa ve iki bilgisayarın olduğunu ama bu iş için bir
görevlinin bulunduğunu gördüm. Bu görevlinin önünden başlayan uzunca bir kuyruk
vardı. Hastalar barut gibi sürekli sekretere söyleniyorlardı. Yazık kadıncağız
can siperane bir şekilde kuyrukta bekleyenlere hizmet vermeye çalışıyordu ama
çare yok. Bu kadar yığılmaya rağmen hastane yönetimi boş masaya bir ikinci
personel görevlendirmemişti. Sekreter
hanım ne yapsın? Sekreter hanıma diğer masanın neden boş olduğunu sordum, kendisinin
tüm bekleyenlere yardımcı olacağını, kuyruğun sonuna geçmem gerektiği cevabını
aldım.
Bir tarafta rahatsızlıkları, bir tarafta uzun kuyrukta
beklemenin stresi ile iyice gerilen hastalar sekreterin üzerine fazlasıyla
gidince, hatta yürüyünce bir başka hanım personel gelerek, sözüm ona görevli
personele ayakta yardım etmeye başlayıp hastaların gazını almaya çalıştı. Ne mi
yapıyordu yardım için gelen hanım personel, sekreterin girdiği kayıtlardan çıkan
bilgisayar numaralarını kuyrukta bekleyenlerin eline veriyordu, sanki görevli
sekreter veremeyecek gibi. Yani yan
masaya oturup kayıt alarak yığılmayı önlemeye çalışmıyordu. Buna rağmen tansiyon düşmedi, öğlen molası
geldiği için bekleyenlerin yarısı öğleden
sonra yeniden kuyruğa girmek için hastaneyi terk etti.
Uzun bir bekleyişin ardından bana sıra geldi. Çok
sevindim… Röntgen çekimim gerçekleşti ve
sıra sonucu öğrenmeye geldi. Sonucu
öğrenmek için sessizce tuğralı bozkurtlu Doktor beyin, yani Cihan beyin odasına
girdim. Telefonu yine elindeydi.
Öylesine kendinden geçmişti ki beni yine fark etmedi. Yan tarafta ki koltuğa
oturdum ve sabırla başını telefondan kaldırmasını bekledim ama Doktor beyde hiç
bir tepki yok. Baktım olmayacak; “Hocam, zahmet olmazsa benim röntgenime bakabilir misiniz?” dedim.
Doktor bey; “Hemen bakıyorum.” dedikten sonra bilgisayarı açtı ve “ Uzun süre bir telefona, bir bilgisayara, daha çok da telefona bakmaya devam etti. “Kırık, çatlak var mı? Hocam, bir baksanız.” deyince, “Ha yok bir şey. Ben sizi Genel Cerrahiye göndereyim. Fıtık olma ihtimali var. Birde o baksın.” dedi. Cihan beyin tavsiyesi üzerine Genel Cerrah Taner beye gittim. Taner bey, Tuğralı Bozkurt’lu Doktorun aksine çok büyük bir nezaket ve ilgi ile beni dinledi,uzun bir süre enine boyuna muayene ettikten sonra rahatsızlığımın kendi konusu olmadığını belirterek; “Aslında konu benim konum değil. Fıtık probleminiz de yok. Sadece şikayet konusu yerde bir adele gurubu zedelenmiş. Zannediyorum zorlamışsınız.
Size iki ilaç yazacağım, iyi olmazsanız yeniden bir ortapedi uzmanına gitmenizi tavsiye ederim.” dedi. Verilen ilaçları kullandığımın 3. günü şikayetlerimden kurtuldum. Uzmanlık alanı olmadığı halde büyük bir hassasiyet gösteren ve şifa bulmama vesile olan Doktor Taner beye gönülden teşekkür ederim.
Doktor bey; “Hemen bakıyorum.” dedikten sonra bilgisayarı açtı ve “ Uzun süre bir telefona, bir bilgisayara, daha çok da telefona bakmaya devam etti. “Kırık, çatlak var mı? Hocam, bir baksanız.” deyince, “Ha yok bir şey. Ben sizi Genel Cerrahiye göndereyim. Fıtık olma ihtimali var. Birde o baksın.” dedi. Cihan beyin tavsiyesi üzerine Genel Cerrah Taner beye gittim. Taner bey, Tuğralı Bozkurt’lu Doktorun aksine çok büyük bir nezaket ve ilgi ile beni dinledi,uzun bir süre enine boyuna muayene ettikten sonra rahatsızlığımın kendi konusu olmadığını belirterek; “Aslında konu benim konum değil. Fıtık probleminiz de yok. Sadece şikayet konusu yerde bir adele gurubu zedelenmiş. Zannediyorum zorlamışsınız.
Size iki ilaç yazacağım, iyi olmazsanız yeniden bir ortapedi uzmanına gitmenizi tavsiye ederim.” dedi. Verilen ilaçları kullandığımın 3. günü şikayetlerimden kurtuldum. Uzmanlık alanı olmadığı halde büyük bir hassasiyet gösteren ve şifa bulmama vesile olan Doktor Taner beye gönülden teşekkür ederim.
Bana adale zorlanmasından fıtık teşhisi koyarak acele
Genel Cerraha gönderen Cihan beyefendi,
deyim yerindeyse ruh hali olarak beni sahiden fıtık etti. Sadece beni fıtık
etseydi bu kadar önemsemeyecektim ama fıtık ettiği hastaların sayısı onları
geçti...
Cihan bey için mesai saatinde iddia oynamaktan vaz
geçmesini, hastalarını dinleyip anlamasını, doğru teşhis koyarak başından savmamasını diliyorum. Hastane yönetiminin de Cihan beyin işini nasıl yapmadığını, Taner
beyinde nasıl yaptığını anlayarak; işini
layıkıyla yapandan da, yapmayandan da haberdar olması gerekiyor diyorum.
Görünen o ki
yönetim pek haberdar değil. O halde, kusura bakmayın;
“ Hastane bitmiş
okeye dönüyor.” Dememe de kimse alınmasın ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın sağlık konusunda gösterdiği hassasiyetin Kırklareli’nde
de gösterilmesini bir hasta olarak bekliyorum.
Bundan böyle hastane ziyaretlerime hasta olmadığım vakitlerde
de devam edeceğimi bildiriyor, işini
layıkıyla yapan Genel Cerrah Taner beye
bir kez daha teşekkür ediyor, Doktor arkadaşlarına emsal teşkil etmesini
diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder