28 Haziran 2016 Salı

KIRKLARELİ’DE RAMAZANI YAŞATANLAR!

Kırklareli Günlüğü
Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Hiç kuşkusuz üç aylar ve onların içinde de özellikle Ramazan-ı şerif ayı toplumda yaygın bir harekete, berekete ve genel bir güzelleşmeye vesile olur. Topluca ve toplumca daha büyük oranda yaşanmaya çalışılan İslâm, günlük hayatımıza adeta bir bahar havası gibi gözle görülür olumluluklar ve güzellikler kazandırır.
Son günlerine yaklaştığımız Rahmet mağfiret ve bereket mevsimi Ramazan ayında,  Kırklareli’nin durumuna baktığımız vakit, nice varlıklı insanların mevcudiyetini  biliyoruz. Bu varlıklı insanlardan bir kısmının zaman zaman iftar sofraları kurduğuna da tanık oluyoruz.  Ancak bu iftar sofralarının bir çoğunun;  körler, sağırlar bir birini ağırlar tarzında olduğunu da görüyor ve bu sofralarda  yoksullara pek rastlayamıyoruz.  
Kırklareli’de Ramazan ayının her günü; Kurum olarak  Belediye Başkanlığı, özel sektör olarak da sadece Nişikli Turizm İşletmesinin   halkı iftar sofralarında buluşturduğunu bende halkımız da biliyor. Hem de bu sofralarda; körler, sağırlar birbirini ağırlamıyor. Yoksullar ağırlanıyor…
Kırklareli Belediye Başkanlığı her yıl  kurduğu mükellef  iftar sofralarına, tüm mahalle sakinlerini sırayla ve kendi araçlarıyla, evlerinden almak suretiyle  götürüyor, onlara iftar ettirerek hem Allah’ın, hem de kulun rızasını kazanıyorlar.
Özel sektörde ise merhum Nurettin Nişikli’nin uzun yıllar önce başlattığı geleneksel iftar sofraları kardeşleri tarafından devam ettiriliyor ve Ramazan ayının bir gecesi atlanmadan yoksullara 30 gün mükellef sofralar kurularak iftar etmeleri sağlanıyor.
 Kırklareli’de Nişikli Turizm İşletmesinin yaptığını yapacak güçte başka şirketler yok mu?  Onlar neden 30 gün süren bu  Rahmet ve Bereket ayında bir yada iki iftar sofrası kuruyor ve kurduğu sofralarda da varlıklı insanları bir araya getirerek ağırlıyorlar? Şimdi bunu sorunca kızarsınız, hatta karşı savunmaya geçip, bizde yaptık, yapıyoruz işte, başka hayırlarda yapıyoruz sen nereden bileceksin. Diyorsunuz  değil mi? Evet sizleri  duyar gibi oluyorum da, ameller niyete göredir. Samimi olun.  Mutlaka Allah bilir ama musalla taşında bile kula şahitlik eden kuldur. Öyle olmasaydı; Merhumu/Merhumeyi  nasıl bilirdiniz? Diye sorarlarmıydı hiç insana? Sormazlardı değil mi?
Rasülüllah (SAV)  efendimiz Şaban ayının son günü bir hutbesinde  şöyle buyurdu:   
    Bu ay; Rahmet, Mağfiret ve Bereket ayıdır. Müminin rızkının arttığı bir aydır. Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, bu onun günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. İftar ettirdiği Müslüman’ın aldığı sevaptan bir şey eksilmeksizin onun kazandığı kadar da ayrıca sevap kazanır.”
Rasülüllah (SAV) efendimizin  hutbesinde yer verdiği bu sözler üzerine Ashab-ı Kiram şöyle dediler: “Bizim hepimiz bir oruçluyu iftar ettirecek imkâna sahip değiliz.” Bunun üzerine Rasül-i Ekrem (SAV): “Allah Teâlâ bu sevabı bir oruçluyu bir hurma veya bir yudum su ya da bir içim süt ile iftar ettirene de verir.”

Hiç yorum yok: