6 Ocak 2011 Perşembe

MUSTAFA ÇELEBİ: "BU DAVAYI İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE KADAR GÖTÜRECEĞİM"


Süleyman Çelebi'nin Büyük oğlu Mustafa Çelebi
Bu Davayı İnsan Hakları Mahkemesine götüreceğini
Söyledi.
 
Mardin'in Bilge köyünde 44 kişinin öldürülmesinden  tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi'nde intihar ettiği ileri sürülen Süleyman Çelebi'nin cenazesi büyük oğlu Mustafa Çelebi tarafından Kırklareli’ne getirildi.
Kırklareli merkez İstasyon altı mahallesinde geniş güvenlik önlemleri ile kaldıkları evlerinde  ölüm haberini alan aile bireyleri cenazeyi almak için önceki gün Ankara Sincan Ceza evine gittiler.
Süleyman Çelebi’nin  kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için adli tıp tarafından yapılan otopsinin ardından cenaze aileye teslim edildi.
 Süleyman Çelebinin cenazesi oğlu Mustafa Çelebi ve yakınları tarafından bir cenaze aracı ile Kırklareli’ne getirildi.
Süleyman Çelebiyi taşıyan cenaze aracında en büyük oğlu olan  Mustafa Çelebi ve yakınları tarafından Emniyet’in geniş güvenlik önlemleri altında cenaze aracından indirilen tabut Devlet hastanesi morguna kaldırıldı. Merhum Süleyman Çelebi’nin oğlu  Mustafa Çelebi babasının cenazesini morga koyduktan sonra çıkışta yaptığı açıklamalarda Bu davayı insan hakları mahkemesine taşıyacağını  belirterek, şunları söyledi:

"Ben Bilge köyü şahısları gibi sağa sola iftira atacak durumda değilim. O gün Babam Süleyman Çelebi’nin Adana da olduğu sırada Cengiz Çelebi ve Ferhat Çelebi tarafından o gün bu şahıslar bize ateş ediyordu diyerek bize iftira attılar. Bizler bu konu böyle düşünüyoruz. Her şey savcılık aşamasın da. Sincan Ceza evi müdürü ve cezaevindeki arkadaşların konuşması ve açık görüşte Mehmet amcamla görüşmemizde bana Baban kendisi intihar etti diye bir laf kullandı. Ben bu gün Sincan ceza evi müdürü ve idaresine iftira atacak kadar küçülmedim ve kendimi de küçük duruma düşürmem. Ne babama nede aileme saygısızlık yapılmasını istemem. Babamın bıraktığı iddia edilen mektubun bir iki notunu okuyabildim. Savcı beyin söylediği isimler üzerinde. Mektupta Türkçe ve Kürtçe karışık birkaç kelime vardı. Babamın okuryazarlığı yoktu. Mektupta özellikle Hüseyin Turgut Bayraktarı suçlayıcı kelimeler kullanılmıştı. 'Suçsuz yere bana 45 yıl ağırlaştırılmış hapis cezası verdiği için ben bütün haklarımı Hüseyin Turgut Bayraktar’dan istiyorum' diye yazılmış. Mektubun farklı bir yerinde Vahit Doğan isimli bir dünürümüzün ve amcam hep birlikte beraberlerdi. Kesinlikle çatışma sırasında babam orada değildi. Babam artık vefat etti. Allah rızası için doğruları söylesin. Eğer birazcık babama saygısı varsa, ekmeğini yediği babam için, Allah rızası için söylesin. Karşı taraftan da 44 kişi ölmüş. Onların yaşadığı acıyı bende yaşıyorum. Allah onların hakkını da yerde bırakmasın. Bizim hakkımızı da yerde bırakmasın. Üç yüz nüfuslu bir aile telef oldu. Bu davayı insan hakları mahkemesine de taşıyacağım. Olay günü merhum olmadan bir saat önce telefonla görüştük Süleyman Çelebinin oğlu babası ile olay günü intihar olayın bir saat önce telefonla görüştüğünü ve gayet mantıklı konuştuğunu söyledi. CMUK 102 maddesi ile ilgili babasının bu madde değişti. 102 madde bizim durumumuza uyuyor mu uymuyor mu diye avukatla görüşmemizi istedi. Bizde kendisine gelecek hafta cevabını iletiriz dedik ama kısmet olmadı."
Sanıkların Kırklareli de kalan aileleri de gece cenazenin ardından morga kadar geldiler. Mustafa Çelebi ve diğer erkekler gelen kadınların morg önünde beklemesini istemedikleri için geldikleri minibüs ile geri döndüler.
İstasyon mahallesinde kameralarla korunan ve özel harekat ekiplerinin 24 saat görev yaptığı evlere dönen aile yakınları yarın cenazenin öğlen namazının ardından Kırklareli şehir mezarlığın kaldırmayı düşünüyoruz. Şimdilik düşüncemiz budur. Sabah tekrar bir açıklama yapacağız dediler.

Hiç yorum yok: