28 Nisan 2018 Cumartesi

Kırklareli'nde aday adaylığı yarışı başladı.

 Kürşad Yamaner

24 Haziran’da yapılacak olan  erken genel seçimde  Milletvekili adayı olabilme yarışı başladı. Milletvekili adayı olmak için kızışan mücadelede  aday adaylığı başvuruları da başladı.
Milletvekili Seçimlerinin  yıldızı parlayan partilerinden  İYİ Parti’nin Kırklareli Milletvekili adaylığı için İYİ Parti İl Koordinatörü Kürşad Yamaner’in Pazartesi günü  müracaatta bulunarak aday adaylığını açıklayacağı öğrenildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın asker arkadaşı, eski Özel İdare Genel Sekreteri Ziya Eser, Ak Parti’den Milletvekili adayı olabilmek için aday adaylığını parti binasında açıkladı. 112 Acil Personeli Veli Efe’de görevinden istifa ederek Ak Parti’den Milletvekili aday adayı olacağını sosyal paylaşım sitesinden duyurdu.
Ak Partii Kırklareli Kurucu İl Başkanı, 22. ve 23. Dönem Kırklareli milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam'ın yeniden Kırklareli Milletvekili Adayı olabilmek için Aday adaylığını açıkladığı öğrenildi.

 Lüleburgaz Belediye Başkanı Emin Halebak ve Cumhuriyet Halk Partisi Lüleburgaz İlçe Başkanı Özgür Kaya'da görevlerinden  istifa ettiler.
M.Tuna Soykan
Lüleburgaz Belediye Başkanı Halebak ve CHP Lüleburgaz  İlçe Başkanı Kaya, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak olan erken genel seçimde Milletvekili adayı olabilmek için görevlerinden istifa ederek aday adaylıklarını açıkladılar..  
CHP Kırklareli eski Milletvekili Turgut Dibek’ de  Milletvekilli aday adaylığı için müracaat edeceğini sosyal paylaşım sitesinden bildirdi.  CHP İl Başkanlığı, Belediye ve İl Genel Meclis üyeliği yapan Diş Tabibi M.Tuna Soykan’ın CHP Kırklareli Milletvekili adayı olabilmek için aday  adaylığını önümüzdeki günlerde açıklayacağı öğrenildi. Soykan geçtiğimiz dönemde CHP’den 3. Sıra Milletvekili adayı olarak seçime girmişti. CHP'li bir çok seçmen,  M.Tuna Soykan'ın aday adaylığı müracaatında bulunduğu taktirde  bu defa 1. sıradan Milletvekili adayı olacağını  iddia ediyor.

ÖzgürKaya
Emin Halebak
Ziya Eser
Turgut Dibek
Veli Efe
A.Gökhan Sarıçam




24 Nisan 2018 Salı

Fahri Kasapoğlu’nun bilim çocukları gelecek için umut verdi.


Fahri Kasapoğlu Orta Okulu, TÜBİTAK 4006 Bilim Fuarları Programları kapsamında, okul öğrencilerinin  4 aylık araştırma ve çalışmalarının sonucu olarak Okul salonunda fuar düzenledi.
Öğrencilerin, toplumda bilim kültürünün yaygınlaştırılması, ülkenin kalkınması refaha kavuşması ve çağın gerektirdiği bilgi donanımına kavuşması yönünde yapılan projeler görücüye çıktı.
Fen Bilimleri, Matematik, Türkçe, Sosyal Bilgiler, İngilizce ve Teknoloıji Tasarım derslerine ait, toplamda 29 proje sergilendi. Bu projelerde 70 öğrenci görev aldı.
TÜBİTAK Bilim fuarına kalabalık bir katılım oldu ve projeler  ziyaretçiler tarafından büyük beğeni topladı.
  Fahri Kasapoğlu Orta Okulu öğrencilerinden Elif’in; Dolaşım sistemi üzerinden hazırladığı oyun projesi  Fuarda en büyük ilgiyi gördü.  Proje kapsamında,  çocuklar oyun oynarlarken aynı zamanda dolaşım sistemi hakkında da bilgi  sahibi olup, oyun oynayarak öğreniyorlar.
Fuar organizasyonu Okul Müdürü Güldalı Yakut Özel ve Proje yürütücüsü Mukaddes Çokay tarafından yapıldı.
Okul Müdürü Güldalı Yakut Özel Bilim Fuarı hakkında şunları söyledi; ”Hepimiz  büyük emekler verdik. Öğrencilerimizle birlikte 4 ay çalıştık. Maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen, okulumuz  yöneticileri ve tüm öğretmenlerimize bu projeyi hayata geçirme noktasında ki katkılarından dolayı teşekkür ederim.”
,







19 Nisan 2018 Perşembe

MİLLETVEKİLİ GÜNDOĞDU HESAP SORDU!





KIRKLARELİ MİLLETVEKİLİ VECDİ GÜNDOĞDU;
"AKP 15 YILIN HESABINI KIRKLARELİ HALKINA VERMEK ZORUNDA."

TBMM Başkanlık Divanı Üyesi CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, Ak Parti  hükümetinin, son 15 yılda Kırklareli merkez ve köylerine yapılan yatırımların sonucunu 4 farklı bakanlığa verdiği soru önergeleriyle Meclis gündemine getirdi.
Kırklareli Milletvekili  Gündoğdu, Kırklareli merkez ve köylerine 15 yıldır yapılan yatırımlar sonucunda bölgede  yaşayan vatandaşların yaşam kalitesinde nasıl değişiklikler olduğunun açıklanmasını istedi.
TBMM Başkanlık Divanı Üyesi Gündoğdu, Kırklareli merkez ve köylerine 15 yıldır yapılan ve yapılmayan yatırımlar hakkında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanına, Milli Eğitim Bakanına, Sağlık Bakanına, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanına Soru Önergesi vererek Ak partinin 15 yılın hesabını Kırklareli halkına vermesini istedi.

Kapalı pazar yeri çalışmaları hızlandı.


Kırklareli Belediyesinin ‘’Mega Projeleri’’ arasında yer alan Kapalı Pazar alanında fore kazıklarla zemin iyileştirme çalışmaları başladı.
Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun Kırklarelili vatandaşlara verdiği sözler arasında bulunan ve 40 yıldır her Başkan adayının da seçim vaadi olan  Kapalı Pazar yeri çalışması tüm hızı ile devam ediyor.
Bademlik Mahallesi Süpürgeciler sitesinde 20 Bin m2 alan üzerine yapımına başlanan Kapalı Pazar alanı bittiğinde içerisinde; 752 Pazar yeri tezgahı, 35 iş yeri veya dükkan ayrıca açık ve kapalı olmak üzere toplam 210 araçlık otopark olacak.
Kırklareli’nde büyük bir değişim ve dönüşümün önünü açacak olan projelerden biri olan Kapalı Pazar yeri inşaatında binanın temel sağlamlaştırma güçlendirme çalışması için kullanılan fore kazık çalışmaları büyük hassasiyet ile başladı.
İnşaat alanı çevresince 173 fore kazık kullanılacağı ve yerin altına 12 ila 15 metreye kadar inileceği belirtildi. Böylece Kapalı Pazar binası hem modüler hem de sağlam bir yapı olacak.
Kırklareli halkının yaşam kalitesini arttırmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını ifade eden Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu ‘’ Kırklareli halkı her şeyin en güzeli ve en iyisine layıktır. Halkımızın yaşam kalitesini yükseltmek adına çalışmalarımız devam ediyor.  Kapalı Pazar alanında zemin sağlamlaştırma çalışmalarına başladık. Bu kapsamda 12 ila 15 metre derinliğe 173 adet fore kazık çakacağız. Hedefimiz bu yıl sonu Kapalı Pazar projemizi sonlandırarak halkımızın hizmetine sunmak’’ dedi.

9 Nisan 2018 Pazartesi

Meral Akşener Alpullu’da da tarih yazdı.


Kırklareli Günlüğü
Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com


Daha  İYİ Parti kurulmadan önce kitleleri peşine takan Meral Akşener, parti kuruluşundan sonra tüm engellemelere rağmen  her partinin seçmeninden destek alarak gittiği  yerlerde tarih yazmaya başladı.  Kısa zamanda Ülkenin siyasi umudu haline gelen Meral Akşener, geçtiğimiz günlerde yapılan İYİ Parti olağan üstü genel kurulunda büyük bir gövde gösterisi yaptı. Genel kurul salonu İYİ parti taraftarlarına dar geldi ve Trafik kayıtlarına göre Genel Kurula katılanların sayısı 150 bine yaklaştı.
Meral Akşener Cumartesi günü “Atatürk’ün emaneti şeker fabrikasını sattırmayız.” Mitingi için  Alpullu’daydı. Akşener’in  geleceğini duyan herkes sabahın erken saatlerinde Alpullu’ya akın etti. Saat 10.00 itibariyle miting meydanı tamamen dolmuş, Alpullu  iğne atılsa yere düşmeyecek bir hale gelmişti. Kırklareli, Edirne,Tekirdağ’dan;   İlçe, belde ve köylerinden binlerce insan, çalan müziklere tempo tutarak;  “Cumhurbaşkanı Akşener.” Sloganları atarak  sabırsızlıkla Akşener’i beklemeye başladılar.
Akşener Şeker fabrikasının önüne geldiğinde sanki yer gök yıkıldı, Alpullu;  “Cumhurbaşkanı Akşener.” Sloganları ile inledi.  Şeker fabrikasını sattırmayacaklarını, bunun için sonuna kadar mücadele edeceklerini belirten Akşener, “Alpullu Şeker fabrikası Türkiye’nin ilk Şeker fabrikasıdır. Halkın malıdır ve  Atatürk’ün bize emanetidir. Ata emanetine sahip çıkacağız, direneceğiz  ve fabrikamızı sattırmayacağız. Şeker fabrikamız satılırsa  size söz veriyorum, İYİ partisizin oylarınızla  iktidar olduğunda fabrikamızı geri alacağız.
Yaptığımız toplantılar ve mitingler iktidar sahipleri tarafından sürekli engelleniyor, partimizin çığ gibi büyüdüğü hiçbir gazete ve televizyonda yer almıyor. Neden? Çünkü cesurlar hareketinden çok korkuyorlar. Ödleri kopuyor.  Engellemelerle  halkımızın iradesine ipotek koyacaklarını sanıyorlar ama aldanıyorlar.  Meydanları dolduran halkımız iktidar sahiplerine  sandıkta da hesap soracaktır.” dedi.
Hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ağır bir dille eleştiren Meral Akşener, 1.5 saat kadar sahnede kaldı. Bu süreçte meydanı festival haline getiren binlerce insan sloganlarla Akşener’e destek verdiler.  Meral Akşener, miting sonrası Büyükmandıra Beledesine gitti ve  Belde kadınları ile  sohbet toplantısı yaptı.
Akşener’in son durağı Hakkari’de şehit olan Anıl Yalap’ın ailesi oldu. Şehit ailesini evinde ziyaret eden Meral Akşener, şehidin ana ve babasına baş sağlığı dileklerini iletti, onlarla kucaklaştı, acılarına  ortak olarak duyarlılığı ve samimiyeti ile büyük taktir topladı.
Türkiye’nin neresine giderse gitsin büyük  izdihamlara sebep olan, çılgınca  destek gören Akşener, Alpullu’da da bu güne kadar yapılan protesto mitinglerinin en büyüğünü gerçekleştirdi.  Görünen o ki Türkiye Akşener’i çok sevdi ve onu  ülkenin siyasi umudu olarak görmeye başladı.
Deyim yerindeyse; “Bu sıcağa kar dayanmaz.”  tüm  engellemelere rağmen Akşener ile İYİ parti, anketörlerin %15-20 arası oy  tahminlerinin çok üzerinde oy alarak iktidara yürür.







5 Nisan 2018 Perşembe

CHP Lüleburgaz İlçe Başkanı Özgür Kaya; "Vergiler kaldırılsın."


AKP’nin herkesten alıp yandaşına verme ve devletin malını “babalar gibi” canı istediği gibi harcama politikaları ülkeyi ekonomik krizin eşiğine getirmiştir.
Dolar 4 TL, Euro 5 TL ve benzinin 6 TL olduğu bu günlerde çarşı Pazar yangın yerine dönmüştür. Özellikle gıda ürünlülerine gelen zam halkımızı açlığa ve yoksuluğa iterken, Dolar ve Euro yükselirken esnafımızın sattığı ürünler pahalılaşmaktadır. Esnaf malını satamaz, kirasını, vergisini ödeyemezken, halkımız da yaşam standartlarını kaybetmektedir. Tüm bu krizin sebebi AKP’nin halktan kopmuş ve her faturayı vatandaşın sırtına yükleyen yönetim anlayışıdır.
Bu anlayışın sonucu olarak vatandaşın sırtında en büyük yük vergiler ve devlet harcamalar olmuştur. Ekonomide bağımsızlık tamamen yitirilmiş, Türkiye felaketin eşiğine gelmişken,  hükümet çareyi vergi oranı artırmakta ve yandaşlara daha fazla kazanç sağlamakta görmektedir.
Buradan uyarıyoruz, devletin israfı hemen durdurulmalı, vergiler kaldırılmalı ve özellikle gıda maddeleri ucuzlatılmalıdır. Bunları gerçekleştiremeyenlerin devletin başında bir dakika daha kalmasına halkımızın tahammülü kalmamıştır. Sosyal bir patlama yaşanmadan gerekli tedbirler alınmalı, bunun nasıl yapacağı bilinmiyorsa da Cumhuriyet Halk Partisine sorulmalıdır. Halk için halktan yana siyaset yapan Cumhuriyet Halk Partisi ister muhalefet ister iktidar olsun en başta halkın refahını ve mutluluğu sağlamak için çalışmaktadır ve halkın daha mutlu yaşaması için her türlü yardıma ve çabaya hazırdır.

Bize ne kaldı..? Bizden kalacak ne.?


Kırklareli Kent Konseyi  Çevre Meclisi  Başkanı Göksal ÇİDEM,” Bize ne kaldı..?  Bizden kalacak ne.? “ Başlığı ile bir Basın açıklaması yaptı.  Başkan ÇİDEM, çevre katliamlarının gelecek nesillere yaşanacak bir Dünya bırakmayacağına dikkat çektiği yazısında şunları kaydetti;  “Trakya topraklarında 3 ilimiz, 3 dağımız, 3 ormanımız, 3 denizimiz ve 1 nehrimiz bize kalandı.  Önce Trakya’nın  gerdanlığı olan Ergene gitti. Öldü. Öldürüldü demek daha doğru. Ne uğruna..? Sanayileşme uğruna. Sanayi demek aş, iş, eş, refah, apartman, araba dediler. Ergene kaynakları üzerine Sanayi tesisleri kuruldu. Köyünü evini  bırakan fabrikalara koştu.
Köyde kalanlara ne oldu ..?   80 ve 90 li yıllara kadar her şey yolunda gibiydi. Kışa girerken 2 römork buğday satan odun, kömür, gübre, un, yağ alıp, kış ayında soba başında, kahvede dost sohbetleri ile baharı beklerdi.
2000 den sonrası, günümüze gelince  ise tam bir çöküş devri. Ot, et, canlı hayvan, karkas et ithalat ile  yapılan tarım politikalarında ki yanlışlıklar, çiftçinin elinde ki üretim araçlarının sermayeye devredilmesine neden oldu.
Girdi maliyetleri yükseldi, ürünler maliyeti karşılamayınca, bankaların sokakta dağıttığı kredi kartları sayesinde, Çiftçimiz  kredi ekip haciz biçmeye başladı.  Tarımsal ürünler, hayvancılık ve süt ise para etmeyince, maliyetini bile karşılamayınca,  desteklemeler yeterli olmayınca  kış aylarında kahvelerde ki dost sohbetleri de kalmadı.

Hayvanlar ve tarımsal ürünler para etmeyince de topraklar satılmaya başlandı. Sattıran belli. Bankalar alacağına karşı sattırıyor da, alan kim..? İşte orası muamma. Alanların bir çoğu tarım yapmıyor. Hatta satın aldığı çiftçiye sen ekmeye devam et.. günü geldiğinde gereğini yaparız.. Diyorlar.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK 1923 te “Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.” Diyor. Ülkemizin bugünkü stratejik konumu dikkate alınarak, Çiftçimiz yanlış politikalar sonucunda  üretimden uzaklaştırılırsa, toprakları kimin aldığı belli değilse, üretmeden her şeyi ithal ürünlere bağlarsak bizden sonra bu topraklarda yaşayacak olan gelecek nesillere,  hiçbir şey kalmayacak.  

Ergene ölmüş. Dağlar delik deşik. Topraklar kirlenmiş. Kalanların üzerine kirli sanayi ve kömürlü santral planları. Derelerde balık kalmadı, dağlarda ormanlarda yaban hayvanı kalmadı. Köylerde insan kalmadı.  Her şeyi tükettik.  Yok ettik. Talan ettik. Dağları deldik, kalbur alıp toprağını eledik. Yerin altında ki suları bile kirlettik yok ettik.. Yapmayın etmeyin, dağlar, ormanlar, nehirler insanlar ölüyor dedik.. ÇED raporu var. Bilirkişi raporu var dediler. Doktor bile rapor verdiğinde, SGK ilaçları 3 aylık verirken, ÇED raporuyla yaşam alanı yok edilirken 10-20-30 yıllık süreler veriliyor.
Ülkemizin en önemli doğa alanlarından Istrancalar için o kadar çok plan yapıldı ki, milyon liralar,  dolar ve eurolar harcandı ki, hepsinde koruma vurgusu ön planda. Uygulama da ise arka planda.   
O kadar çok plan yapıldı ki,   GEF II, Biyosfer Rezerv alan, Turizm bölge planı, Doğa Turizmi Master planı,.  Planlar uygulanmayacaksa neden yapıldı.?
Elinde ÇED ve Proje dosyasıyla gelenlere, Burada bu faaliyet olursa sular zarar görecek,  bak burada doğa turizmi planı var, burada eko-agro turizm var, burada sağlık turizmi var diyorsunuz, itiraz ediyorsunuz,  bende de ÇED olumlu kararı var, diyor.
Bu kararı kim veriyor..? Proje sahasında ki köyde bir gece bile yatmamış, yaşamamış,  ormana girmemiş, kaynağından su içmemiş, Köyü harita üzerinden görmüş  imzayı atmış. Görmeden hazırlanan ÇED raporlarında Ege Denizi Vize Evrencik köyüne, Kızılırmak üzerinde ki Barajlarla Kırklareli Kapaklı köyüne, Büyükçekmece Gölü Kırklareli’ne gelmezdi.
Taş ocağı zarar vermez. RES zarar vermez. Kırma-eleme tesisi rahatsız etmez diyor. Aslında doğru da söylüyor. İmzayı atanı rahatsız etmiyor. Ya köyde yaşayan insan, Ormanda barınan hayvan ne yapacak.?
Suçlu kim..?
 Hepimiz suçluyuz. Gelecek nesillere yaşanacak toprak, içilecek su bırakmadık. Başkasını suçlamakla da kurtulamayız. Ne yazık ki slogan atmakla da kurtulmuyor.  Bu vebal, bugün yaşayan herkesin.
Çözüm ..?
Karar vericiler tarafından hazırlanan ulusal ve uluslar arası plan ve projeler onaylansa, en azından bundan sonra ki tahribat azalacak. Turizm bölge planı 8 yıldır onaylanmayı bekliyor. Biyosfer Rezerv alan ilanı 10 yıldır bekliyor. Dünyanın 3. Büyük longozu RAMSAR kapsamına alınacaktı. Vazgeçildi. 6 Yıldır hala bekliyor.
Bekledikçe de ormanlarda dinamitler patlıyor. Sular kirleniyor. Orman ve su varlığımız azalıyor.  Geçmişten bize kalanı miras olarak görüp, yok  etmeye devam. Miras değil de, gelecek nesillerin emaneti olduğunu anlarsak, ve Emanete ihanet etmekten vazgeçersek,  işte o zaman geleceğe bırakacağımız onların yaşamları ve hayatlarıdır.
Gelecek nesillerin yaşam alanlarını yok etmeye hakkımız yok. Onlar bunu hak etmiyor. Bugün ÇED raporları ile hak gördüklerimiz, aslında  yarınlardan çaldıklarımızdır. Çalınan gelecek  nesillerin hayatlarıdır. 
 Istrancaların ve Kırklareli’nin  geleceği doğasıdır, Denizidir. Turizmdir. Eğitimdir. Nüfusun 7 katı turist gelmesi de bunun göstergesidir.
Yetkililere bir kez daha düşünün demiyoruz. Çünkü siz düşünürken kalanlar da yok olacak. Yıllardır bekleyen projeleri, gelecek nesillerin yaşayabileceği bir dünya bırakmak için bir an önce onaylayın. 



1 Nisan 2018 Pazar

Hastane bitmiş okeye dönüyor!

Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com


Cumhurbaşkanımız basında ve televizyonlarda sağlıkta devrim gerçekleştirdiklerini anlatıyor ama sanıyorum ki bu devrim Kırklareli’ni kapsamıyor.  Çok şükür sağlık problemi yaşamıyor olduğum için hastaneye de  pek yolum düşmüyor. Geçtiğimiz günlerde yolum düştü, düşmez olaydı! Yaşadıklarıma inanamadım!
Muayene için randevu aldım. Kapıda sıra beklerken içeriden çıkan hastaların söylenmeleri üzerine birine neden söylendiğini sordum;
“ Nasıl söylenmem kardeşim, adam yüzüme bakmadı. Almış eline bir telefon iddia oyunu oynuyor.” Cevabını aldım. İnanamadım,
 “ Kesin abartıyor.” dedim. Sıram gelince de yürümekte zorlandığım için  bana refakat eden arkadaşımla birlikte  ilgili doktorun odasına girdim.  Bu arada ilgili
Doktor dediğim şahsın adı Cihan ve uzmanlık alanı ortapedi. Cep telefonundan iddia oynayan, sanki iddia oyununda doktora yapmış doktor olaya kendini öyle kaptırmış ki, başında dikildiğimi 3-4 dakika fark edemedi. Cep telefonuna yapışmış bir şekilde hararetle iddia oyununa devam ederken, bende etrafı gözden geçirdim. Doktor beyin arkasında bir Osmanlı tuğrası, masasının üzerinde duvara yaslanmış,  içeri giren herkesin rahatlıkla görebileceği Bozkurt amblemli Ülkü Ocakları davetiyesi vardı. Sanırsın beyefendi has ülkücü. Duvara Osmanlı tuğrası, masaya da rahatlıkla görülebilecek Bozkurt’lu davetiyeyi koydun mu alsana nur topu gibi bir ülkücü. Eğer Cihan bey gerçekten ülkücü olsaydı o görüşün gereği icabı  hastaları ile ilgilenir,  davetiyeyi de çekmecesine koyardı. Şimdi sorsan; “Davet
tarihini unutmamak için gözümün önünde tutuyordum.”  der.  
Doktor Cihan bey, bir an iddia oyunundan başını kaldırdı ve  tüm nezaketi ile şikayetimi sordu. Çok meşgul  olmasından  mütevellit, bende  onu meşgul etmemek adına şikayetimi bir çırpıda anlattım, o da sağ olsun beni bir çırpıda röntgene gönderdi. Muayene etmek yok! Röntgen çekimi için kayıt alan sekreterin bulunduğu yere yöneldiğimde, iki masa ve iki bilgisayarın olduğunu ama bu iş için bir görevlinin bulunduğunu gördüm. Bu görevlinin önünden başlayan uzunca bir kuyruk vardı. Hastalar barut gibi sürekli sekretere söyleniyorlardı. Yazık kadıncağız can siperane bir şekilde kuyrukta bekleyenlere hizmet vermeye çalışıyordu ama çare yok. Bu kadar yığılmaya rağmen hastane yönetimi boş masaya bir ikinci personel görevlendirmemişti.  Sekreter hanım ne yapsın? Sekreter hanıma diğer masanın neden boş olduğunu sordum, kendisinin tüm bekleyenlere yardımcı olacağını, kuyruğun sonuna geçmem gerektiği cevabını aldım.
Bir tarafta rahatsızlıkları, bir tarafta uzun kuyrukta beklemenin stresi ile iyice gerilen hastalar sekreterin üzerine fazlasıyla gidince, hatta yürüyünce bir başka hanım personel gelerek, sözüm ona görevli personele ayakta yardım etmeye başlayıp hastaların gazını almaya çalıştı. Ne mi yapıyordu yardım için gelen hanım  personel, sekreterin girdiği kayıtlardan çıkan bilgisayar numaralarını kuyrukta bekleyenlerin eline veriyordu, sanki görevli sekreter veremeyecek gibi.  Yani yan masaya oturup kayıt alarak yığılmayı önlemeye çalışmıyordu.  Buna rağmen tansiyon düşmedi, öğlen molası geldiği için  bekleyenlerin yarısı öğleden sonra yeniden kuyruğa girmek için hastaneyi terk etti.
Uzun bir bekleyişin ardından bana sıra geldi. Çok sevindim…  Röntgen çekimim gerçekleşti ve sıra sonucu öğrenmeye geldi.  Sonucu öğrenmek için sessizce tuğralı bozkurtlu Doktor beyin, yani Cihan beyin odasına girdim.  Telefonu yine elindeydi. Öylesine kendinden geçmişti ki beni yine fark etmedi. Yan tarafta ki koltuğa oturdum ve sabırla başını telefondan kaldırmasını bekledim ama Doktor beyde hiç bir tepki yok. Baktım olmayacak; “Hocam, zahmet olmazsa  benim röntgenime bakabilir misiniz?” dedim. 
Doktor bey; “Hemen bakıyorum.” dedikten sonra bilgisayarı açtı ve “ Uzun süre bir telefona, bir bilgisayara, daha çok da telefona  bakmaya devam etti. “Kırık, çatlak var mı? Hocam, bir baksanız.” deyince,  “Ha yok bir şey. Ben sizi Genel Cerrahiye göndereyim. Fıtık olma ihtimali var.  Birde o baksın.” dedi.  Cihan beyin tavsiyesi üzerine Genel Cerrah Taner beye gittim.  Taner bey, Tuğralı Bozkurt’lu Doktorun aksine çok büyük bir nezaket  ve ilgi ile beni dinledi,uzun bir süre  enine boyuna muayene ettikten sonra  rahatsızlığımın kendi konusu olmadığını belirterek; “Aslında konu benim konum değil. Fıtık probleminiz de yok. Sadece şikayet konusu yerde bir adele gurubu zedelenmiş. Zannediyorum zorlamışsınız.
Size  iki ilaç yazacağım, iyi olmazsanız yeniden bir ortapedi uzmanına  gitmenizi tavsiye ederim.” dedi. Verilen ilaçları kullandığımın 3. günü şikayetlerimden kurtuldum. Uzmanlık alanı olmadığı halde büyük bir hassasiyet gösteren ve  şifa bulmama vesile olan  Doktor Taner beye gönülden teşekkür ederim.  
Bana adale zorlanmasından fıtık teşhisi koyarak acele Genel Cerraha gönderen  Cihan beyefendi, deyim yerindeyse ruh hali olarak beni sahiden fıtık etti. Sadece beni fıtık etseydi bu kadar önemsemeyecektim ama fıtık ettiği hastaların sayısı onları geçti...
Cihan bey için mesai saatinde iddia oynamaktan vaz geçmesini, hastalarını dinleyip anlamasını, doğru teşhis koyarak  başından savmamasını diliyorum. Hastane yönetiminin  de Cihan beyin işini nasıl yapmadığını, Taner beyinde nasıl yaptığını anlayarak;  işini layıkıyla yapandan da, yapmayandan da haberdar olması gerekiyor diyorum.
 Görünen o ki yönetim pek haberdar değil. O halde, kusura bakmayın;
 “ Hastane bitmiş okeye dönüyor.” Dememe de kimse alınmasın ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın  sağlık konusunda gösterdiği hassasiyetin Kırklareli’nde de gösterilmesini  bir   hasta olarak bekliyorum.
Bundan böyle hastane ziyaretlerime hasta olmadığım vakitlerde de devam edeceğimi bildiriyor,  işini layıkıyla  yapan Genel Cerrah Taner beye bir kez daha teşekkür ediyor, Doktor arkadaşlarına emsal teşkil etmesini diliyorum.