29 Eylül 2011 Perşembe

Vatandaş Belediyeden mezarlık için çeşme istedi. Belediye meclis üyesi Şenol Can kendi yaptırdı.

 Faruk Ceylan-İrfan Özeklioğlu- Kırklareli’nin Karahıdır mahallesi sakinleri mezarlıklarına bir çeşme  yapılması için Belediye Başkanlığına müracaatta bulundular. Belediyenin mezarlık için çeşme yapmasını beklerlerken, çeşme Belediye meclis üyesi Şenol Can tarafından yapıldı.
Meclis üyesi Şenol Can’ın bu jesti Karahıdır sakinleri tarafından taktirle karşılandı. Kendileriyle görüştüğümüz vatandaş, memnuniyetini ifade ederek,  “Belediyemiz bu konularda duyarlı. Biz  çeşmemizin Belediye tarafından yapılmasını beklerken,  Meclis üyesi Şenol Can çeşmenin maliyetini cebinden karşılayarak yaptırdı. Bu da bizim için güzel bir jest oldu.  Kendisine teşekkür ediyoruz. “ dediler.
Çeşmeyi yaptıran Meclis üyesi  Şenol Can ise bu konuda şunları söyledi;  “ Herşeyi Devletten ve Belediyelerden beklememek lazım. İmkanı olan Vatandaşımızın da  halkın sorunlarına sahip çıkması gerekmektedir. Bu çeşme Belediye Başkanlığımız tarafından yapılacaktı. Ancak  Başkanımıza bu çeşmeyi ben yaptırmayı düşündüğümü söyledim. Bir hayratım olsun istedim. Karahıdır mahallesi sakinleri bundan çok memnun oldular, beni iş yerimde ziyaret edip teşekkür eden arkadaşlarımız oldu. Sağ olsunlar. Ben hem bir siyaset adamı olarak, hem de

Kırklareli insanı olarak, halkıma hizmet etmekten büyük haz duyuyorum. Bende kendilerine teşekkür ederim.” Dedi.

Kırklareli Sanayi ve Ticaret Odası ile Bulgaristan Burgaz Endüstri ve Ticaret odası arasında ki proje 65 bin Avro’luk Bütçe ile yürütülecek.

Haber: Faruk Ceylan   Fotoğraflar: Gökhan Yeşil Kırklareli Sanayi ve Ticaret Odası (KTSO) ile  Bulgaristan  Burgaz Endüstri ve Ticaret Odası (ETO) arasında Sınır Ötesi İşbirliği Programı çerçevesinde  imzalanan, "Türkiye Bulgaristan  sınır geçişi bölgesinde gıda ve meşrubat sektörünün teşvik edilmesi ve geliştirilmesi" protokolünün tanıtım toplantısı  Kırklareli Akkuş Kaya Otelde yapıldı.
KTSO Başkanı Ertuğrul Çetintaş bu tür projelerin ülkeler arası bağlantıları güçlendirdiğini söyledi.
Projenin gıda ve meşrubat üreticileri açısından önemli olduğunu  da belirten Çetintaş, Projenin amacının, sınırların iki tarafındaki iki komşu şehirde faaliyet gösteren, küçük ve orta ölçekli gıda ve meşrubat üreticileri arasında karşılıklı işbirliğini güçlendirmek. Bilgi ve tecrübe paylaşımlarında bulunmak ve ortaklık zeminleri hazırlayarak, iki komşu ülke firmalarının ticaret hacmini arttırmak olduğunu söyledi.  
Kırkjlareli Belediye Başkanı Cavit  Çağlayan da Kırklareli  Belediyesi'nin  Bulgaristan'daki bazı belediyelerle çalışmalar yaptığını belirterek,


Burgaz'ın hareketli bir kent olduğunu ve iki komşu  İl'deki odalar arasında yapılan ticari anlaşmaların sevindirici olduğunu  söyledi.
Burgaz Endüstri ve Ticaret Odası Başkan Yardımcısı  Bayan Vidka Velcheva da yapılan çalışmalardan çok memnun olduğunu ifade ederek, Belediye Başkanı Çağlayan’a ve KTSO Başkanı Çetintaş’a teşekkür etti. Bayan Velcheva amaçlarının daha fazla proje yapmak olduğunu da söyleyerek;
" Bizim kurumumuz ile  Kırklareli Ticaret ve Sanayi Odasının beraberliği 15 yıl öncesine dayanmaktadır. Karşılıklı görüşmeler çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Bizim esas amacımız AB paylarından daha fazla katkı almaktır. Bu beraber  KTSO ile birlikte yapılan  üçüncü  projemizdir. Ben  inanıyorum ki bütün odalarla, üyelerle, sektör temsilcileriyle birlikte   büyük işlere imza atacağız. Amacımız daha fazla proje yapmaktır. Birlikte yaptığımız projeleri yürütmektir. Bunu arzu ediyoruz.” dedi.
Proje Koordinatörü Emre Beji ise, "Türkiye-Bulgaristan  sınır geçişi bölgesinde gıda ve meşrubat sektörünün teşvik edilmesi ve geliştirilmesi" projesinin, 65 bin avro bütçe ile yürütüleceğini , bunun % 70’nin Bulgar tarafınca, %30’nunda Türk tarafınca kullanılacağını söyledi


Toplantının ilk ayağını  Bulgaristan Burgaz da  dokuz  gün önce yaptıklarını  söyleyen  Beji, "Sektörün rekabet gücünün arttırılması ve Türkiye-Bulgaristan  sınır geçişi bölgesinde, gıda ve meşrubat sektöründe faaliyet gösteren firmaların iş hacminin geliştirilmesinin desteklenmesidir. Bunun yanı sıra yeni ortaklıkların kurulması ve işbirliklerinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır" dedi.
Kırklareli Ticaret ve Sanayi Odası  Avrupa Birliği Projeleri Koordinasyon ve İletişim Bürosunun da   Karakaş Mahallesi Karakaş Bey Sokak Ticaret Odası Dükkanları No: 20 adresinde hafta içi, 13:30 – 17:30 saatleri arasında açık bulunduğu  belirtildi
.

39 Gençlik liderlerinden Fevzi Avcıoğlu nişanlandı.

Faruk Ceylan-Haziran ayında sözlenerek beraberliklerini resmileştiren Fevzi Avcıoğlu ve Canan İşgörür çifti  nişanlandı.  Genç çiftin Nişan töreni Canan İşgörür'ün evinde ailesi, akrabaları, arkadaşları ve yakınlarının katılımıyla gerçekleşti. Kırklarelispor'a olan bağlılığı ile tanınan ve Kırklarelispor'un tutkulu taraftar grubu 39 Gençliğin  Liderlerinden Fevzi  ile  Canan’ın  Nişan yüzüklerini Fevzi Avcıoğlu'nun abisi taktı. Yüzüklerin takılmasının ardından genç çift baş harflerinin yazılı olduğu nişan pastasını keserek, ilk dilimlerini birbirleri ile paylaştılar. Gece geç saatlere kadar devam eden  nişan töreninde  Avcıoğlu, İşgörür çiftin mutlulukları gözlerinden okundu. Bizde Kırklareli Haberci olarak Fevzi ve Canan çiftine evliliğe ilk adımı attıkları bu yolda mutluluklar diliyoruz. 

28 Eylül 2011 Çarşamba

Kırklareli Günlüğü / Mekanın Cennet olsun Milli dava adamı

Faruk ceylan
İstiklal marşımızın şairi, kurtuluş savaşındaki yaptığı konuşmalarıyla halkı sürekli bilinçlendiren büyük dava insanının vefatının  yıldönümü münasebetiyle onu hatırlayalım istedim. Milli dava adamı Akif’in , ne öldüğünde, nede öldükten sonra layık olduğu değeri bulamadığı aşikardır. Ona hak ettiği değer verilmese de ben bir Fatiha okuyup, yaad etmeyi vazife adlettim kendime. ALLAH (C.C) mekanını Cennet eylesin  İnşallah… 
Umuyorum İstiklal marşımızın yazarı, büyük dava adamı Mehmet Akif için sizlerde bir Fatiha gönderirsiniz  değerli okurlarım…
Mehmet Akif:
Asıl adı Mehmet Ragif olan Mehmet Akif 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Annesi Emine Şerife Hanım, babası Temiz Tahir Efendidir. İlk tahsiline Emir Buhari Mahalle Mektebinde başladı. İlk ve orta öğrenimden sonra Mülkiye Mektebine devam etti. Babasının vefatı ve evlerinin yanması üzerine mülkiyeyi bırakıp Baytar Mektebini birincilikle bitirdi. Tahsil hayatı boyunca yabancı dil derslerine ilgi duydu. Fransızca ve Farsça öğrendi. Babasından Arapça dersleri aldı.
Ziraat nezaretinde baytar olarak vazife aldı. Üç dört sene Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da bulaşıcı hayvan hastalıkları tedavisi için bir hayli dolaştı. Bu müddet zarfında halkla temasta bulundu. Akif'in memuriyet hayatı 1893 yılında başlar ve 1913 tarihine kadar devam eder.
Memuriyetinin yanında Ziraat Mektebinde ve Darulfünun'da edebiyat dersleri vermiştir.
1893 senesinde Tophane-i Amire veznedarı M. Emin Beyin kızı İsmet Hanımla evlendi.
Akif okulda öğrendikleriyle yetinmeyerek, dışarıda kendi kendini yetiştirerek tahsilini tamamlamaya, bilgisini genişletmeye çalıştı. Memuriyet hayatına başladıktan sonra öğretmenlik yaparak ve şiir yazarak edebiyat sahasındaki çalışmalarına devam etti. Fakat onun yayım hayatına girişi daha fazla 1908'de İkinci Meşrutiyetin  ilanıyla başlar. Bu tarihten itibaren şiirleri Sırât-ı Müstakîm'de yayınlanır.
Merhum Akif 1920 tarihinde Burdur Milletvekili olarak Birinci Büyük Millet Meclisine seçildi. 17 Şubat 1921 günü İstiklâl Marşı'nı yazdı. Meclis 12 Martta bu marşı kabul etti.
1926 yılından itibaren Mısır Üniversitesinde Türkçe dersleri verdi. Derslerden döndükçe Kuran-ı kerim tercümesiyle de meşgul oluyordu, fakat bu sırada siroza tutuldu. Önceleri hastalığının ehemmiyetini anlayamadı ve hava değişimiyle geçeceğini zannetti. Lübnan'a gitti. Mısır'a hasta olarak döndü. 17 Haziran 1936’da tedavi için İstanbul’a döndü. Yurda döndüğünde, Mustafa Kemâl Atatürk için şu sözleri söyledi: "Mısır'da 11 yıl kaldım. Fakat 11 saat daha kalsaydım artık çıldırırdım. İnsanlık da Türkiye'de, Müslümanlık da Türkiye'de, hürriyetçilik de Türkiye'de. Eğer varsa, Allah benim ömrümden alıp Mustafa Kemâl'e versin!"
Siroz onu harab etmiş, bir deri bir kemik bırakmıştı. Gördüğü tedavi ile  hastalığın önüne geçilemedi.  27 Aralık 1936 tarihinde vefat etti.  Kabri Edirnekapı Mezarlığındadır.
Mehmet Akif milletini ve dinini seven, insanlara karşı merhametli bir mizaca sahip, şair tabiatının heyecanlarıyla dalgalanan, edebî bakımdan kıymetli şiirlerin yazarı meşhur bir Türk şairidir. İstiklâl Marşı şairi olması bakımından da "Millî Şair" ismini almıştır.
 Mehmet Akif Ersoy, Birinci Meclis’te, Burdur milletvekiliydi... “Gazi meclis”in şerefli üyesidir... İstiklal Marşı için Vatan aşkıyla yanıp tutuşarak  Millet’ini, Bayrağını kendi hayatının önünde tuttu. 27 Aralık 1936 gününde vefat ettiğinde, tarihe düşülen kayıtlara göre, dönemin  “Dahiliye Vekili” Şükrü Kaya, İstanbul valiliğine gönderdiği mesajda cenazeye sahip çıkılmamasını ve tüm resmi zevatın cenazeden uzak durmasını istemişti. İstiklal marşının yazarı, Vatan sevgisiyle dolu bu imanlı insanın cenazesi neden ortada bırakılmak istenmişti…
Dr. Macit Bumin’den Mehmet Akif’in Cenazesinin defni ile ilgili anı; 

Arkadaşım Mithat Müdüroğlu ile birlikte Beyazıt Kütüphanesi'ne gidiyorduk. Vakit erkendi. Kütüphanenin açılma saatini, tam karşısında bulunan ve "Küllük" denilen kahvelerin birinde oturarak bekliyorduk. Sulu kar yağıyordu. Tam bu sırada caddeden tek atlı bir araba geçiyordu. Arabacının yanında fesli bir genç oturuyordu. Yükü, örtüsüz bir tabut olan araba, cami kapısına yöneldi. Tam bu sırada ikimiz birden kalkıp önlerine koştuk. Fesli gence sorduk
:-Bu tabut kime ait? Delikanlı bize şöyle bir baktı ve:
Bu tabut Mehmet Akif Bey'e aittir.
Ben de katib-i hususiyim, dedi. Hemen tabutu arabadan aldık ve hürmetle musalla taşının üzerine usul-ü vechile yerleştirdik.
Arkadaşımla görebildiğimiz birtakım eksiklikleri tamamlamak vazifesini üstlendik. Katipten merhumun kartvizit büyüklüğünde iki fotoğrafını istedik. Birini tabutun başına dayadık, birini de yanımıza alarak heyecan ve telaşla katibin adını bile sormadan, fatihamızı okuyup Kapalıçarşı'ya daldık. Bir büyük bayrak ve raptiye alarak döndük. Bayrağı büyük naaşın üzerine örttük. Oradan doğruca talebe yurtlarına koştuk.Kısa bir zaman parçası içerisinde TIP talebe yurdunu dolaştık. Rastladığımız herkese büyük şairimizin cenazesinin Beyazıt Camii'nde olduğunu, öğlen namazından sonra kaldırılacağını haber veriyorduk. Bu arada Kadırga Yurdu'na da indik.
Yollarda rastladığımız kimselere sadece haberi vermekle kalmıyor, yakalarına merhumun   çoğalttığımız fotoğrafını da iliştiriyor, naaşın Edirnekapı'da toprağa verileceğini söylüyorduk. Öğle namazına yakındı, Beyazıt Camiine geldik. Cenazenin yanında, resmi kıyafetleri ile Darüşşafaka ilkokul birinci sınıf talebelerini öğretmenleriyle  birlikte gördük. Daha sonra cemaat çoğaldı. Namazdan sonra tabut  eller üzerinden kayarak Beyazıt meydanına çıkıldı.
Cenaze alayı ilerledikçe kalabalık artıyordu. Edebiyat Fakültesi önünde 5 dakika duruldu, saygı duruşunda bulunuldu. Cenaze alayı çığ gibi büyüyordu. Tabut gençlerin ve halkımızın elleri üzerinde, bayrağımıza sarılı vaziyette ilerliyordu. Edirnekapı'ya kadar böylece gelindi. Mehmet Akif’in naaşı  mezara indirildikten sonra görmek isteyenler için merhumun yüzü son bir kere açıldı. Mezar usul-ü veçhile kapandı.

 Kur'an-ı Kerim okundu, dualar edildi ve büyük kaybın verdiği iç burukluğuyla cemaat oradan ayrıldı.
Şunu söylemek isterim ki, büyük şairimiz Mehmet Akif'i milletimiz ebediyete kadar unutmayacaktır. Merhuma, naçiz hizmetimiz olmuş olabilir. Fakat bizim gördüğümüzü, o günkü gençlerden kim görseydi, mutlaka bizim yaptığımızı yapacaktı. Bu naçiz hizmet bize nasip oldu.





25 Eylül 2011 Pazar

MUTLU KAFE'de memengiç kahvesi çılgınlığı

Mutlu Kafe müşterileri her derde deva menengiç kahvesini içmek üzere kafeye akın ediyor. Kırklareli'nde pek bilinmeyen doğal  Menengiç kahvesi hem sağlık açısından faydaları, hemde nefasetiyle tüm kafe müşterilerini memengiç tiryakisi yaptı.
Mutlu kafe işletmecisi,menengiç kahvesinin kalp dostu olduğunu belirterek " Müşterilerimiz Menengiç kahvesini çok sevdi.  Gerçekten özel bir lezzet. Birde sağlık açısından faydalarını öğrenince talep te bu oranda arttı. Müşterilerimize hem farklı bir lezzet sunmanın, hemde faydalı bir ürüne yönlendirmenin mutluluğu içindeyiz" dedi.

MENENGİÇ KAHVESİ NEDİR?

Menengiç kahvesi menengiç bitkisinin meyvesinden üretiliyor. Menengiç bitkisi bildiğimiz Antep fıstığının doğada Dağların yüksek kesimlerinde doğal olarak kendiliğinden yetişen bir cinsi. Zaten tüketilirken Antep fıstığı lezzeti de hissediliyor. Kafein içermiyor. Güçlü antioksidan etkisiyle kalp damar sertliğini önlüyor ve hücre yenilenmesine yardımcı oluyor. Karminatif (mide gazını giderici) etkisi de bulunuyor. En önemlisi hiçbir kimyasal işlem içermeden üretiliyor. Menegiç’in kalp ve damar hastalıklarının tedavisine katkı sağladığı gibi, kalp ve damar hastalıkları riskinin oluşmasını önleyici özelliği de bulunuyor.

Mutlu kafede bulacağınız Menengiç kahvesinin sütlü, çikolata soslu lezzeti bizcede denemeye değer.   Okuyucularımıza hem sağlık, hem bu güzel damak lezzetinin keyfi için menengiç içimini öneriyoruz.

Kırklar Fethiye’de korktu, sahasında yoktu

*Beypazarı Şeker farkı kaçırdı. 3-2

Faruk Ceylan-Adem Önder- Kırklarelispor farklı Fethiyespor yenilgisinden sonra Beypazarı Şekerspor’u yenerek geçen haftayı unutturma amacıyla  sahaya çıktı. Ancak sahada yürüyen bir Kırklarelispor, çok koşan bir Beypazarı vardı. Kaleci Serdar maçın 4.dakikasında sakatlanınca zorunlu  bir değişiklik gerçekleşti ve kaleyi Ali Şan devraldı. İlk dakikalardan itibaren koşan, sürekli gol arayan ve Kırklarelispor’a oyun oynatmayan taraf Beypazarı Şekerspor’du. Maçın ilk 20 dakikasında konuk ekip Kırklarelispor kalesinde net dört gol pozisyonuna girdi. Kalesinde adeta devleşen Ali Şan rakip forvete gol izni vermedi. 26. Dakikada Kırklarelispor gole çok yaklaştı. Hakan Güvençer ceza alanı dışından mükemmel vurdu, kaleci Önder aynı güzellikte topu parmaklarının ucuyla kornere göndererek  gole izin vermedi. Bu pozisyondan sonra Beypazarı Serkan, Sertaç,Selçuk,Recep ve Cem ile yüzde yüzlük pozisyonları gole çeviremedi. Bu pozisyonlarda Ali Şan mükemmel refleksleriyle Beypazarı forvetine saç baş yoldurdu.

Sayısız gol fırsatını cömetçe harcayan konuk ekip istediği golü 35. Dakikada buldu. Seyfettin orta alandan aldığı topla Kırklarelispor sol kanatından ceza alanına indi, sert vurdu ve bu pozisyona kadar farkı önleyen adam olan Ali Şan çaresizdi. Top Kırklarelispor fileleriyle buluştu. 0-1  golden sonra Kırklarelispor’un cılız atakları vardı. Beypazar’nın ise farkı arttırma çabası. İlk 45 dakika Seyfetin’in golü 0-1 sona erdi.
İkinci yarıda da oyunun kontrolü konuk ekipteydi. Beypazarı sık sık az adamla yakaladığı Kırklarelispor defansına zor anlar yaşattı. İsrarla farkı ikiye çıkarmaya çalışan Beypazarı forveti sahada basmadık yer bırakmıyordu. 49,54 ve 58. Dakikada üç net gol pozisyonu yakalayan Beypazarı forvetine Ali Şan geçit vermedi. Kırklarelispor’un ender ataklarından birinde (63.dakika) Murat ceza alanı içinde çok sert vurdu, Beypazarı defans oyuncusu Cem tıpkı bir kaleci gibi uçarak topun kaleye gitmesini  eliyle engelledi. Orta Hakem Sertan Bakan bu pozisyonu çarpma olarak değerlendirdi ve penaltı noktasını göstermedi. 65. Dakikada Murat’ın sert kafa vuruşu kaleci Önder’i geçti. Filelere giden topu Cem son anda kafayla çizgiden çıkardı. 68 ve 70. Dakikalarda gole yaklaşan taraf Beypazaı’ydı ama yine sahnede Ali Şan vardı. 72. Dakikada,  oyuna ikinci yarı dahil olan Hüseyin Kırklarelispor defansının ileriye çıkıp geri dönemediği pozisyonda topu kontra kaptığı gibi ceza alanına indi, düzgün bir vuruşla skoru 0-2’ye getiren golü kaydetti. 79. Dakikada  ikinci golün sahibi yine kontra atakta Ali Şan’la karşı karşıya kaldı. Ali Şan çıktı, pozisyonunu bozdu ve Beypazarı’nın bir golüne daha izin vermedi. 81. Dakikada sağ taraftan bindiren Beypazarı geri dönemeyen Kırklarelispor defansının bu zaafından yararlandı ve  Sertaç bomboş ceza alanına girdi, pasını Ali’ye verdi ve Ali rahat bir gol kaydına muvaffak olarak skoru 0-3’e taşıdı. 87. Dakikada Seyfettin sağ çaprazdan vurdu, doksana giden topu Ali Şan parmaklarının ucuyla kornere gönderdi. Beypazarı kornerden sonuç alamadı.
 Dakika 90’a  geldiğinde dördüncü hakem maça 5 dakika ilave edildiğini gösteren tabelayı kaldırdı. Bu dakikadan sonra Kırklarelispor forveti adeta uykudan uyandı, 90. Dakida rakip kaleye inen Murat, Serkan Turhan’a alda at şeklinde yaptığı ortada tecrübeli oyuncu Serkan Turhan topu Beypazarı filelerine gönderdi. 1-3.
Kırklarelispor 94. dakikada bir korner vuruşu kazandı. Kornerden gelen top Beypazarı defansından geri döndü, pozisyonu iyi takip eden Serkan Turhan Kırklarelispor adına ikinci golü kaydederek skoru ilan etti 2-3.
Kırklarelispor çok koşan  Beypazarı Şekerspor karşısında tarihi farktan kurtuldu. Son dakikalardaki Beypazarı’nın rehavetinden de olsa iki gol bularak biraz olsun prestişini kurtardı.
Kırklarelispor taraftarı 39 Gençlik doksan dakika hiç susmadı ve üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Takımın istenilen oyunu sergileyememesi üzerine taraftar, “Oley, oley,oley, Hakan Güençer, Kırklareli çocuğu, Hakan Güvençer.” Diye dakikalarca tezahürat yaptı. Belki de takımın umursuz ve ruhsuz oyununa tek Kırklareli’li futbolcu olan Hakan Güvençer’e destek vererek tepkilerini dile getirdi.

MAÇTAN NOTLAR:
Kırklarelispor –Beypazarı Şekerspor mücadelesinin yıldızı yediği üç gole rağmen kaleci Ali Şan’dı. Ali Şan yediği gollerden çok fazlasını kurtararak Kırklarelispor’u tarihi bir hezimetten kurtardı. Sahada ayakta kalan, üzerine düşen mücadeleyi sonuna kadar yapan üç futbolcu vardı. Kaleci Ali Şan, Hakan Güvençer ve Hasan Can…

Milli takım izleme komitesinde görevli eski Fenerbahçeli ve Milli futbolcu Abdullah Ercan’da tribündeydi. Kendisiyle devre arasında görüştük, Abdullah Ercan Kırklareli’ne ilk defa geldiğini,köftesini ve yoğurdunu çok beğendiğini söyledi. Kırklarelispor’un maddi sorunları olup olmadığını da soran Abdullah Ercan’a maddi sorunların çözümünde en büyük desteğin Vali Mustafa Yaman ve Belediye Başkanı Cavit Çağlayan olduğu ekibimizden Adem Önder tarafından anlatıldı. Abdullah Ercan 2.ligde kalıcı olmak için ciddi maddi destek gerektiğini de söyledi.

Eski Kırklarelispor futbolcularından Erbil’de tribündeydi. Sarıyerspor alt yapıda görevli Erbil, Kırklarelispor’lu futbolcuları izleyip not tutmaya geldiğini söyledi ama tutacak bir not bulamadığını da ifade etti. Erbil maç hakkında da, “ Bir Kırklareli’li olarak üzüldüm. 10 gollü   bitecek bir maçtı. Allah korudu, fark olmadı” dedi.

Maçtan sonra kendisiyle görüştüğümüz Bilgin Erdem ise çok üzgündü. “ Hakemin vermediği penaltı maçın kırılma noktasıydı. Gerçi takımım istenen oyunu da ortaya koyamadı. Ancak  lig uzun bir maraton. Bu maçları telafi edeceğiz” dedi.



KIRKLARELİSPOR
1. SERDAR NİŞANCI ?   (ALİ ŞAN Dk.4  **)
40. BERKAN ERGENE *  (SERKAN İŞ YAPAR Dk.54*)
7. İSHAK TOPÇU *   (SERKAN TURHAN Dk.54 ** )

http://www.tff.org/App_Themes/TFF_Default/Images/design/iconilk11.gifYedekler


SARI KARTLAR: Dk16. RECEP YILDIZ, Dk.58 TURGAY,Dk.63 HASAN CAN,Dk.68 SERKAN,Dk68 SELÇUK,DK90+1 ÖNDER

GOLLER: DK.35 SEYFETTİN.DK.72. HÜSEYİN,DK.81 ALİ,DK.90 SERKAN TURHAN. 90+4 SERKAN TURHAN





BEYPAZARI ŞEKERSPOR
42. ALİ TEMUR **
15. YAVUZ KOÇ  **  (ALİ Dk.74 ** )
8. TURGAY AN **
17. CEM DEMİR ***
25. EMRE TORUN **  (HÜSEYİN Dk.57 ** )
11. SEYFETTİN SERKAN AKIN ***  (DURMUŞ Dk.83 ?)

http://www.tff.org/App_Themes/TFF_Default/Images/design/iconilk11.gifYedekler







19 Eylül 2011 Pazartesi

GÜNDEM/PKK ile pazarlık Sarı öküzü vermek gibi bir şey

Faruk Ceylan
Gazete ve Televizyonlar Mit’in Oslo’da  PKK ile masaya oturduğunu, terörün sona erdirilmesi için pazarlıklar yaptığını bu pazarlık kayıtlarının Basına sızdırıldığını yazıyor. Konuşma kayıtları İnternete düşünce de Kamuoyunda bomba patlıyor.  Kayıtlardan anlaşıldığına göre görüşmelerin 6 yıldır devam ettiği de iddia ediliyor.  Bu görüşmelerde Terör çetesi PKK’ya bir takım sözler veriliyormuş.  Tabiî ki bu sözler terörü önlemek adınaymış.
Vatandaşın anlamakta zorluk çektiği husus, işi adam öldürmek, yakmak, yıkmak ve bölmek olan eli kanlı bebek katilleri ile pazarlık yapılarak terör nasıl engellenir?  Bunlar aldıkları tavizlerle yetinirler mi?  Her defasında daha fazlasını istemezler mi? Sanırım bunu bilmek için alim olmaya gerek yok.  Terör örgütü PKK ve onun uzantılarının her geçen gün daha da azdığı gün gibi ortada…
On binlerce Vatan evladımızı katlederek, hayatlarının baharında kara toprağa gönderen bu hainlerle uzlaşı aramak  “Sarı öküzü” vermekten başka bir şey değil…
Bir otlakta öküz sürüsü yaşarmış..
Yaşarmış yaşamalarına ama civardaki aslanlar bir türlü rahat bırakmazlarmış onları...
Hemen her gün saldırırlarmış bu sürüye...
Öküz sürüsü bir araya toplandılar mı kolayca defetmesini bilirlermiş o koca aslanları...
Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı...
“Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor" demiş aslanlardan birisi... 
“Evet” diye tasdik etmiş diğerleri...  “ Nereye gideriz" diye düşünürlerken "Bir dakika" diye bir ses duymuşlar gerilerden... Herkes dönüp bakmış sesin geldiği tarafa... Sürünün en çelimsiz, ama kurnaz  bir ferdi olan topal aslanmış söze atılan...
"Hayır" demiş, "Hiçbir yere gitmiyoruz...
Siz bana bırakın, ben hallederim bu işi."
İnanmamış kimse ona ama "Haydi bir şans verelim ne çıkar" diye düşünmüşler..
Topal aslan elinde beyaz bayrak gitmiş öküzlerin yanına...
Öküzlerin lideri olan koca boz öküz sormuş ne istediğini...
Topal aslan "Saygıdeğer öküz efendiler" diye başlamış lafa:
"Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik...
Evet size defalarca saldırdık, ama niye biliyor musunuz?
Hep o sizin aranızdaki sarı öküz yüzünden. Onun rengi gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Onu gördük mü ne kadar barışsever olduğumuzu unutup size saldırıyoruz.
Bunların hepsi sarı öküzün suçu.
Verin onu bize, siz kurtulun biz de barış içinde yaşayalım!.."
Boz öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş...
Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife...
Bir tek yaşlı benekli öküz "Olmaz" demiş ama kimseye dinletememiş sözünü...
Zavallı sarı öküz teslim edilmiş aslanlara...
Diğerleri üzülmüşler üzülmesine ama elden ne gelir ki!..
Bütün sürünün selameti için bir öküz...
Gerekliymiş bu...
Gerçekten de günlerce sürüye saldıran olmamış...
Huzur içinde geçer olmuş günleri...
Ama aslan milleti bu, ne kadar sabreder ki?
Hele öküz etinin tadını aldıktan sonra...
"Acıktık" demişler Topal aslan boz öküzün yanına giderek "Selam" diye girmiş söze: " Gördünüz ya biz aslanlar ne denli uysal milletiz. Yalnız buraya bunu söylemek için gelmedim. Büyük bir problemimiz var!.."
"Nedir?" demiş boz öküz merakla.
"Şu sizin uzun kuyruklu öküz" demiş topal aslan ve devam etmiş: "Öyle uzun bir kuyruğu var ki nereden baksak görünüyor. O kuyruğu salladıkça bizim de aklımız başımızdan gidiyor. Gözümüz dönüyor, sürüye saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Gelin verin onu bize bu mevzuyu burada kapatalım. Eskisi gibi barış ve huzur içinde iki taraf da hayatını sürdürsün..."
Boz öküz yine istişare yapmış sürünün ulularıyla.
Yine sadece benekli öküz olmuş karşı çıkan.
Hepsi de "Verelim gitsin" demişler.
İstişare daha da kısa sürmüş bu defa.
Dışlamışlar uzun kuyruğu sürüden.
Saatler sürmüş zavallının çırpınışları ama sonunda o da yenik düşmüş aslanlara.
Tekrar tekrar yinelenmiş bu olanlar. Her geçen gün daha da semirmiş aslanlar, alabildiğince güçlenmişler. Öküzlerse her geçen gün daha da zayıflamışlar, seyreldikçe seyrelmişler...
Aslanlar küstahlaştıkça küstahlaşıyorlarmış.
Artık bir sebep bile söyleme gereği duymuyorlarmış..
"Verin bize şu öküzü sonra karışmayız" derlermiş sadece...
Zavallı öküzlerin "Hayır" diyebilecek güçleri kalmamış...
Hepsi birer birer can veriyorlarmış aslanların pençesinde...
Boz öküz de aralarında olmak üzere birkaçı kalmış en sona...
"Ne oldu bize, ne zaman kaybettik bu harbi aslanlara karşı, oysa ne kadar da güçlüydük?" diye sormuş biri boz öküze...
"Biz" demiş boz öküz, gözleri nemli ve sesi pişmanlıkla titreyerek,
"Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu harbi!."



Kırklareli OSB Başkanı Çetintaş; “ Kırklareli’nde geçen yıl 75 milyon 500 bin dolarlık ihracat gerçekleşti “


Faruk Ceylan-
Kırklareli Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul Ziya Çetintaş, Kırklareli’nde geçen yıl 75 milyon 500 bin dolarlık ihracat gerçekleştiğini, bu yıl ise 85 milyon dolarlık ihracat hedeflediklerini bildirdi.
Bu yılın ilk 8 ayında 57 milyon 292 bin dolarlık ihracat gerçekleştiğini vurgulayan Çetintaş, "Yıl sonuna kadar bu ihracat rakamları 85 milyon doları bulacaktır. Ülkemizde 2009 yılında yaşanan krizden etkilenen yatırımcılar yeniden toparlanarak, yatırımlarını hızla sürdürmektedir" dedi.

Kırklareli'nde ürettikleriyle ülke ekonomisine katkısı olan sektörler arasında cam sanayi, çimento, gıda, tarım ve tekstil sektörünü gösterebileceğini anlatan Çetintaş, Kırklareli  teşvik yasasında 1. bölge olmasına rağmen yine de iş çevrelerinin yatırımlarına cesaretle devam ettiklerini belirtti.
"Yatırımcılar şehrimize gelmekte nazlanıyordu. Bu dezavantaja rağmen son zamanlarda Kırklareli'nin, İstanbu
l'a yakınlığı ve sanayinin İstanbul  içinden çıkma çalışmaları, Bulgaristan'a açılan Dereköy Sınır Kapısı'nın TIR trafiğine gelecekte açılacak olması, ilimizi yatırımcılar için daha cazip hale getirmiştir.
Kırklareli Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) 15 civarında sanayi kuruluşu üretim yapmakta. Bir bu kadarı da makine montajı ve inşaat aşamasında olup, yer tahsisi başvuruları da gözden geçirilmekte. Dereköy Sınır Kapısı'na ulaşımın sağlandığı duble yolun yapılması yatırımcıları ilimize çekmektedir.” Dedi.