Kırklareli Günlüğü
Faruk CEYLAN farukceylan39@gmail.com |
Kime sorduysa köy yumurtası
bulamamış ve yok cevabını almış. Çevresindeki dostlarına köylünün neden yumurta satmak istemediğini
sormuş. Meğerse Köylü yumurtayı bakkaldan, ya da marketten alıyormuş. Tavuğu
da, tere yağ yerine margarini de hatta birçoğu domates ve biberi de, ekmeği de…
Oysa geçmişte Köylü Fırında mis
gibi köy ekmeğini kendi yapar, dalından domatesini, biberini toplar, tavuklarının altından taze yumurtasını
alır, horozunu kendi yetiştirip, kesip tencereye attı mı her yer mis gibi kokardı. Sonra kendi ineğinin sütünden yoğurt, tere
yağ yapardı. Bir çoğu peynir yapardı
evinde…
Şimdi köylü şehir yaşamına
özendiğinden mi? Yoksa kalpazanlaşıp hazırı varken neden uğraşayım mantığı ile
mi bilmem üretmekten
vazgeçmiş.
Gerçekten çok acı. Üretmeyen
toplumların birilerine bağımlı olması kaçınılmaz değil mi?
Geçmişten bu güne Ülke olarak
dışa bağımlı olmamızın temel sebebi de üretmemek değil mi?
Oysa Atatürk dışa bağımlı
olmamak için cephede bile üretmeyi planlamış.
Kaynaklar, Atatürk’ün cephede bile ülke üretmeyi ve kalkınmasını nasıl düşündüğünü sanırım şu
anekdot çok güzel anlatıyor.
“Ordu Sakarya'nın doğusuna
çekilmiş. Burada toparlanıp vakti geldiğinde düşmana saldıracak. Mustafa Kemal
Paşa, cepheyi denetledikten sonra kurmaylarıyla oturmuş. Vakit gece yarısını geçmiş.
Paşa, konuşmaya başlamış: “En iyi kumaşın İngiliz kumaşı olduğunu
biliyorsunuz değil mi? Peki, sizce neden?”
İçinde bulundukları koşullarla
alakası olmayan bu soru şaşkınlık yaratmış herkes de . Ardından bir subay cevap
vermiş: “İngiliz kumaşı ipek gibi yumuşaktır da ondan.”
Paşa soruları sürdürmüş:
“Doğru. Peki, bir yünlü kumaşı ipek gibi ince ve yumuşak yapan nedir?”
“……………………………………”
‘Ben söyleyeyim. O kumaşın dokunmasında kullanılan ipliktir. İplik ne
kadar ince olursa, kumaş da o kadar ince ve yumuşak olur. Peki, bir ipliğin
ince olması neye bağlıdır?’
"……………………."
"Bir ipliğin ince olabilmesi için, onu oluşturan elyafın da ince
olması gerekir. Peki, hangi tür koyunun elyafı incedir?" "…………….."
"Bizim Anadolu koyununun elyafı kalındır. Dünyada en ince elyaflı
koyun, Avusturalya'da yetişen, adı MERİNO olan koyundur. İngilizler bu koyunun
yününü ithal edip, bundan iplik yapar, sonrada o ünlü kumaşlarını dokurlar… Şimdi
bir soru: “Bizimde İngiliz kumaşı gibi ince kumaş üretmemiz için gereken nedir?
" Avustralya'dan Merino yünü ithal etmek." " Evet ama o hem pahalı, hem de dışa bağımlı bir yoldur.
Ben şunu düşünüyorum… Zaferden
sonra mensucat sanayiine önem vereceğiz. Avustralya'dan canlı Merino koyunu
satın alacağız. Bizim Trakya Bölgesi koyunları, elyafı en ince koyundur. İşte
Avustralya'dan alacağımız Merino koyunlarını bizim Marmara Bölgesi koyunlarıyla
çiftleştireceğiz. Doğacak koyunları da yine Merino koyunu ile çiftleştireceğiz.
Böyle böyle, Avustralya'nın Merino koyununa yakın bir tür melez koyun elde
edeceğiz. Adına da MERİNOS koyunu diyeceğiz. Bizim MERİNOS koyunundan elde
edeceğimiz yünden önce iplik, daha sonra İngiliz kumaşı ayarında kumaş üreten
bir fabrika kuracağız. Üretilecek kumaşa da MERİNOS KUMAŞI
diyeceğiz"
O gece cephede Mustafa
Kemal Paşa, BURSA MERİNOS FABRİKASI'nın temelini atmış.
Acaba o gece orada bulunanlar " Biz burada ölüm kalım savaşının eşiğindeyken, Paşa tutmuş bize
mensucat sanayiinden, İngiliz kumaşı kalitesinde Merinos kumaşı üretecek
fabrika kurmaktan söz ediyor!" diye düşünmemişler midir?
İşte Mustafa Kemal Atatürk
cephede üretip nasıl dışa bağımlı kalmamızın hesabını yaparken, ondan sonra
gelenler bir şey üretmeye kalktığında birileri gelmiş,
“ Ne ürettin? Kaşık. Kaç
liraya mal ettin 1 TL. Boş
ver gel ben aynı kaşığı sana 10 Kuruşa vereyim. Uğraşma, üretme. Dememiş mi?..
Evet yıllarca ürettirmemişler,
bizi dışa bağımlı yapmak, boyundurukları altına almak için ürettirmemişler.
Bizde üretmemek marifetmiş gibi almış dolmayı yutmuşuz…
Marketlere gidip bakın, satın
aldığımız gıdalardan ,içeceklerimize kadar kaç tane Türk üretimi ürüün var
acaba. Ben merak ettim ve birebir araştırdım. İnanın %10 bile değil.
Teknolojiden,Tarıma,tarlana
ektiğin tohuma kadar bu böyle maalesef. Bari diyorum köylerimiz üretim kültürünü koruyabilseler
o bile bir kazanç olur…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder