8 Aralık 2015 Salı

Başımızın tacı Türk Kadını, Seçme ve Seçilme Hakkın kutlu olsun


Kırklareli Günlüğü

Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com


Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra Atatürk'ün girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak kadınlara 1930 yılında Belediye seçimlerinde seçme, 1933 de muhtar ve köy heyetini seçme hakkı tanınmıştır. 5 aralık 1934 de ise Anayasada yapılan değişikliklerle Türk kadını millietvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur.
Kadına seçme ve seçilme hakkı Fransa'da 1944, Hindistan'da 1950, İsviçre'de 1971 evet yanlış okumadınız 1971 yıllarında verilmiştir.
Kadına seçme ve seçilme hakkı bir çok uygar Avrupa Ülkelerinde bile  Türkiye'den çok  uzun yıllar sonra kabul edilmiştir.

Atatürk 5 Aralık 1934 günü Türk kadınına yaptığı seslenişinde kadınların bu haklarını selahiyet ve liyakatla kullanması gerektiğini söylemiştir.

Türk kadını kendisine verilen bu hakkı selahiyet ve liyakatle kullanabilmiş midir? Ne yazık ki verilen bu hak çoğu kere kağıt üzerinde kalmış ve kadınımız ailesinin seçtiğini seçmiş,  kendisi ise seçilememiştir bile.
Son seçimlerde bile Meclisin bütünün teşkil eden 550 milletvekilinden ancak 78’i mecliste yer almıştır. Bu sayı  ile Türk kadını, bizden çok uzun yıllar sonra seçme ve seçilme hakkına sahip olan  dünya ülkelerinin çok gerisinde kalmıştır.
Kaldı ki Ulusal  Basında çıkan bir haberde bir milletvekili hanımımızın kocasından dayak yediği için     “Beni koruyun.” diye adli mercilere müracaatı kadın haklarımızın ne denli başarılı olduğunu göstermektedir.
Yorum sizin değerli okurlarım.



Hiç yorum yok: