17 Ağustos 2015 Pazartesi

KIRKLARELİSPOR TEKNİK KADRODA YÜZLER GÜLÜYOR.

*Kırklarelispor'un Afyon kampı  25 Ağustos’ta sona eriyor. Yeşil beyazlı ekip,  30 Ağustas’ta İstanbul’da Sarıyer ile bir hazırlık maçı yaparak lige hazır olacak.

Tha-Sapanca Kartepe’de başlayan birinci etap kamp çalışmalarından sonra ikinci etap kamp çalışmalarını Afyon’da sürdüren Kırklarelispor,   İlk hazırlık sınavını bulunduğu  grup ekiplerinden Kahramanmaraşspor’a karşı verdi.
Kendisi ile telefon irtibatı kurduğumuz Teknik patron Bilgin Erdem, Kahramanmaraşspor maçının faydalı olduğunu, bu maçla  takımda ki eksikleri tespit ettiklerini belirtti.
Afyon kampında, Teknikdirektör Bilgin Erdem yönetiminde;  Ali hoca, Çağatay hoca ve Fatih hoca nezaretinde   çalışma dozunun arttırıldığı  antremanlarla  sezona hazırlanan Yeşil beyazlı ekibin performanslarının her geçen gün yükselmesi Teknik patron Bilgin Erdem ve teknik heyetin yüzlerini güldürüyor.
Sezona büyük bir hırsla hazırlanan Kırklarelispor’da başarı grafiğinin kademeli olarak yükseldiğini belirten Teknikdirektör Bilgin erdem takımından umutlu.
Kırklarelispor Teknikdirektörü Bilgin Erdem, Afyon kampının  25 Ağustos’ta sona ereceğini, 30 Ağustas’ta İstanbul’da Sarıyer ile bir hazırlık maçı yapacaklarını ve bu maçtan sonra lige hazır hale geleceklerini söyleyerek, gazetemiz aracılığı ile Kıorklarelispor taraftarına selam ve sevgilerini gönderdiğini ifade etti.  








3 Ağustos 2015 Pazartesi

Lüleburgazspor’da gönül seferberliği

TRİBÜN

Faruk CEYLAN

farukceylan39@gmail.com 
2015-2016 Futbol Sezonu Bölgesel Amatör Futbol Liginde  (BAL) mücadele edecek olan Lüleburgazspor’un Teknik patronu İsa Gabralı oldu.
İsa Gabralı, kurmayları ile birlikte Lüleburgaz 8 Kasım Stadı’nda bulunan kulüp binası içinde yer alan futbolcuların soyunma odaları ve duş alma yerleri, teknik direktör  odası, malzeme odası ve kupaların yer aldığı bölümleri önce temizledi. Sonra boya badana yaptı. Ardından da buralara yeni dolaplar taktırdı  ve eskilerini de  tamir ettirdi. Sonuçta   İsa Gabralı bu işe gönlünü koyduğunu gösterdi.
Önceki gün yazdığım köşe yazımda, Şenol Turan Başkanlığında Lüleburgazspor  Yönetimine talip olan isimlerin  zora talip olduğunu, hatta ateşten gömlek giydiklerini söylemiştim.  Gömleği giyip bir gönül seferberliği başlatan Yönetimin teknik patronluğuna yine onlar gibi bir gönül adamı olan  İsa Gabralı geldi. Gabralı vakit  geçirmeden yönetimin giydiği gömleği giydi. Yönetimden sonra Gabralı’da Lüleburgazlı futbolcu ve taraftarı hem umutlandırdı, hem de motive etti.
Şimdi sıra Lüleburgazlı iş adamları, kurum ve kuruluşlar ile siyasileri  motive etmeye geldi. Ben bu yürekli insanların başlattığı gönül seferberliğinde Lüleburgaz’ın tamamını peşlerine takacaklarına  ve Lüleburgazspor’u profesyonel lige taşıyacaklarına inanıyorum.
Lüleburgaz’da yaşamıyorum ama Kırklareli’nin tüm İlçe, Belde ve köyleri benim toprağım. Küçük resme değil büyük resme bakıyorum. Lüleburgaz’da yaşayanlarında  en az benim kadar inanmalarını diliyorum.
Hayırlı olsun Şenol Başkan ve değerli yönetimi. Hayırlı olsun İsa hocam. Allah utandırmasın.




Lüleburgazspr için ateşten gömlek giydiler.

TRİBÜN

Faruk CEYLAN
 farukceylan39@gmail.com
1979-1980  sezonu  Türkiye kupasında gösterdiği  başarılarla Lüleburgaz adını Türkiye’ye duyuran Lüleburgazspor, geçtiğimiz sezon tüm maddi imkansızlıklara rağmen namağlup şampiyon olarak Bal ligine yükselmişti.
Geçtiğimiz günlerde yapılan Olağanüstü  Genel Kurulda   Kulüp Başkanlığı’na Şenol Turan seçildi.
 Başkanlığa seçilen  Şenol Turan, marka değerini kaybeden,  maddi ve manevi yönden çok zor günler geçiren Lüleburgazspor’u eski günlerine  geri getirmek için çok çalışacaklarını basın aracılığı ile kamuoyuna duyurdu.
Başkan  Turan Lüleburgazspor’u ortada bırakmamak adına ateşten bir gömlek giydiklerini belirterek;  “Lüleburgazspor’umuzu sahipsiz bırakmamak adına göreve talip olduk.  Yönetim olarak çok ağır bir sorumluluk aldık. Tabiri caizise ateşten bir gömlek giydik. Ancak tüm olumsuzluklara rağmen bu kulübe sahip çıkılmasının gerekliliği ile göreve talip olduk.
 Kaybedilmiş marka değerimizi yeniden kazanmak  için çalışmalar yapacak önce takımı işadamlarımız, esnafımız ve halkımızla kucaklaştıracağız. Lüleburgazspor’umuzu  tarihe damga vuran  günlerine döndürmek için ben ve arkadaşlarım ne gerekiyorsa yapmak için kararlıyız. Herkesin Lüleburgazlı olma bilinci ile takımımıza sahip çıkacağına inanıyorum. Hepimiz gücümüz oranında destek olursak zoru başaracağımıza inanıyoruz. Biz inandık siz de inanın ve Lüleburgaz mucizesini, Lüleburgazlılar ile birlikte gerçekleştirelim.” dedi.
Lüleburgazspor’un yeni yönetimi   şu isimlerden oluştu;
Yönetim Kurulu Asil Üyeler : Şenol Turan Başkan (Esnaf), Kenan Var (Lüleburgaz Ticaret Borsası Başkanı), Güray Sağlam (İşadamı), Ali Yılmaz (Eski MHP İlçe Başkanı işadamı), Çağlayan Topçu (İşadamı), Özgür Kaya (Müteahhid), Hakan Oruç (Avukat), İbrahim Bölükbaşı (Mühendis işadamı), Turgut Düşova (Sendikacı), Güven Çeçe (Müteahhid), Mesut Günözen (Pınarhisarspor Kulübü  eski Başkanı), Mesut Korkut (İşadamı), Muhsin Aydın (İşadamı İstanbul), Metin Uysal (İşadamı İstanbul), Adem Önder (Danışman İstanbul), Gürsel Bilgen (firma sahibi İstanbul), Mustafa Onur Bozkurt (Danışman İstanbul), Bahattin Güçlü (Özerspor eski başkanı esnaf), Güven Önder (işadamı İstanbul), Ender Yalnız (işadamı),
Yönetim Kurulu Yedek Üyeler; Olcay Kaya, Mesut Akbulut, Murat Sekmenli, Görkem Gündoğ, Aşkın Akyazı, Onur Bilgin, Yener Şahin, Sadık Gülsoy, Habil Turan, Erkan Demir, Şahin Kenar, Doğukan Önal, Fatih Üstün, Mehmet Paçacı, Alihan Çınar, Erdal Akman ve Metin Demir.
Başkan Şenol Turan ve Yönetimi büyük bir inançla zor bir yola çıktı. Şartlar iyi olduğu zaman  göreve talip olmak kolay, önemli olan  olan zor günlerde taşın altını eline koymaktır. Bu göreve talip olmak için yürek ister. Ben bu yüreğin görevi devralan yönetimde olduğuna inanıyorum. Kulüp Yönetiminde futbolun içinden gelen, geçmişte kulüp başkanlığı yaparak kulübünü şampiyonluğa taşıyan isimlerinde olması büyük avantaj.

Zora talip olan bu yürekli insanları gönülden kutluyor, başarılı olmalarını gönülden diliyorum. 

Yaprak kıpırdamıyor!

Kırklareli Günlüğü

Faruk CEYLAN

farukceylan39@gmail.com

Kırklareli uzun yıllardır yaşamadığı çöl sıcaklarını yaşıyor. Tabiri caiz ise hiç bir yerde yaprak kıpırdamıyor. Esnaf dükkanlarına kimsenin girmediğinden şikayetçi. Yaşlılar kapıdan dışarı adım atmıyor. Vatandaşın büyük bölümü yaz tatilinde, Üniversite öğrencileri  memleketlerinde.
Eskiden yer bulamadığımız toplu taşıma araçları seferlerini neredeyse müşterisiz yapıyor ve sırf bu yüzden toplu taşıma araçlarına binecek olanlar duraklarda  uzun süre beklemek zorunda kalıyor.  5 dakikada bir gelen araçlar müşteri olmadığı için uzun aralıklarla geliyor.
Esnaf havaların  serinlemesini ve okulların açılmasını dört gözle bekliyor. Üniversite öğrencilerinin olmaması ve ani bastıran sıcaklar sayesinde Kırklareli’de ne hareket ne de bereket var. Parkçılar hariç.  Gündüz sıcaktan dışarı çıkamayanlar akşamları mecburen soluğu istasyonda alıyor. Parklar doluyor ve parkçıların yüzü gülüyor. Kışın yatan parkçılar bu sayede  biraz ekonomik canlılık yaşıyor. Velhasıl Kırklareli’de  yazlık tablo böyle. 
Biz Kırklareli’de ki durgunluğu bu sebeplere bağlarken;  bazı vatandaşlar; ülke çapında ki durgunluğa dikkat çekiyor ve  siyasi belirsizlik ile  terör olaylarının  Kırklareli’yi de etkilediğini  belirtiyorlar.
Ak Parti Kırklareli milletvekillerinden Hamdi Irmak sık sık Kırklareli’ye gelerek halkla buluşuyor, teşekkür ziyaretlerinde bulunarak  dikkatle halkın sorunlarını dinliyor ve Kırklareli için yapabileceklerine ışık tutacak olan bilgileri  not alıyor.
 Hamdi Irmak’ın partili partisiz herkesi ziyaret ederek kucaklaması halk nezdinde puanını yükseltiyor.  İlçe ve Belde ziyaretlerinde Hamdi Irmak’ı karşılayanların sayısı bir çok yerde seçimde aldığı oyları geçiyor. Buda Irmak’ın gördüğü ilgi ile   puanını yükselttiğini doğruluyor.
CHP Kırklareli Milletvekili  Vecdi Gündoğdu’da Kırklareli’de;  düğün, dernek ve cemiyetlere  katılıyor. İşyeri ve kahvelere ziyaretler gerçekleştiriyor. İlçe, Belde ve köy  halkının  sorunlarını yerinde tespit etme çalışmalarını sürdürüyor ve kendisini halktan tecrit etmiyor.
Bir diğer CHP Milletvekili Turabi Kayan’ı  ise ortalarda gören yok. Varsada haberci olarak  bizim haberimiz yok.  Bu yüzden haberimiz olan, ya da haberdar edildiğimiz Milletvekilleri ile görüşüyoruz, görüşmelerimizi  kaleme alarak zaman zaman okuyucularımızla  paylaşıyoruz.
  Milletvekili adaylığı sırasında Basının pek  fazla göremediği Turabi bey milletvekilliği garanti olduğu için olsa gerek seçim sürecinde de ortalıklarda gözükmemiş, Basınada çok fazla yaklaşmamıştı.
Kadroda yeri garanti olan futbolcu ile forma yarışı içinde olan futbolcu arasında ki formu sanırım hepiniz  bilirsiniz. ..
Bazı  CHP’li vatandaşlar;  “ Vecdi Gündoğdu;  Kırklareli merkez,  İlçe, Belde ve köylerini ziyaret edip halkla beraber  oluyor ama Turabi bey herhalde sadece  Lüleburgaz’da geziyor. Lüleburgaz nüfus olarak büyük bir İlçe olduğundan olsa gerek Kırklareli Merkeze gelmeye zaman bulamıyor. Bu arada zaman sonsuz bir kavram değil,  deyim yerindeyse göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor,   bir bakıyorsunuz ömür bitiyor. 5 yıl daha çabuk geçiyor... “  şeklinde görüş bildiriyorlar.


Türk seçmeni gaze gelmez.

Kırklareli Günlüğü 
Faruk CEYLAN

farukceylan39@gmail.com

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ak Parti ve CHP’ye twitter hesabından koalisyon çağrısı yaparak, Hükümeti kurma çağrısında bulundu. Başından beri muhalefete talip olduğunu söyleyen Bahçeli’ye karşı, Ak Parti ve CHP koalisyon için uzlaşma görüşmeleri yapıyor ama bir türlü  uzlaşma sağlanamıyor.
Daha öncede yazmıştım, bence bu işin gidişi tekrar seçim. Bazıları erken seçim diyor ama erken seçim olması için hükümetin kurulması gerekli. Kurulmuş bir hükümet varken seçime gidilirse bununda adı erken seçim olur. Ortada kurulmuş bir hükümet olmadığı için seçim tekrar seçim olacak.
Tekrar seçim olursa ne olacak? Bazılarına göre Ak Parti tek başına iktidar olacak, CHP oylarını  bir kaç puan  arttıracak ve MHP oy kaybedek.
Bence tekrar seçim olursa 7 Haziran’da seçmen hangi partiye hangi gerekçe ile oy verdiyse yine oyunu, oy verdiği partiye verecek.
HDP seçmeni Ak Parti terörist dediği için; “ Vay anasını bunlar teröristmiş yahu.”  deyip oyunu Ak Partiye ya da CHP’ye mi verecek.
MHP seçmeni de; “Bahçeli’de hiç uzlaşmacı değil. Hükümet kurmaya yanaşmıyor, hep mızıkçılık ediyor.” diyerek oyunu Akpartiye, CHP’ye mi verecek. Yoksa; “Ülke savaşa gidiyor, hadi hep birlikte Ak Partiye oy verelim, tek başına iktidar yapalımda ülke savaşa  gitmesin, terör olayları son bulsun.”  diyeceği mi sanılıyor seçmenin.
Bence  partiler için şapa oturulacak, oy kaybedilecek  tek durum, halk iradesine kurgu yapmak olacak. Bu kurguyu yapan tekrar seçimde şapa oturacak. Seçimde önümüzdeki tabloyu ortaya koyan  seçmenin bu tür durumda ne yapacağı bence şimdiden belli...  Aman dikkat, Türk seçmeni cin gibi  vallahi. Bu seçmenin gaza gazama  geleceğini sanmıyorm.




28 Temmuz 2015 Salı

"KARDEŞİM" Alper Ceylan yazısı


BABAESKİ'DE SIKINTILI SÜREÇ SONA ERİYOR


Babaeski'de sıkıntılı süreç sona erdi.

Hacı; “Ben gönüllü olarak zora talip oldum. Çünkü çalışmalarım gelecek seçimler için değil, gelecek nesiller için oldu. Bu da Babaeski’ye olan sevdamın gereğidir. Babaeski’nin bundan sonra yüz yıl alt yapı sorunu olmayacaktır.  ”

“BİR YIL SÜREN SIKINTILI SÜRECİ SONA ERDİRDİK.”

 “Babaeski benim ailem. İnsan ailesi için çekilen sıkıntılara, dedikodu ve eleştirilere göğüs geremezse o zaman o aile aile olmaz, aile bağları dedikodularla iftiralarla sarsılmaz.”

Faruk CEYLAN- Birinci dönem belediye başkanlığı seçimlerini bölgede rekor oyla kazandı. Hizmetleri ile beş yıllık dönem sonunda çevresinde büyük bir sevgi çemberi oluşturdu. İkinci dönem Belediye Başkanlığı seçimlerinde Belediye Başkanlığı için aday adayı oldu. Aday adaylığında iki rakibi vardı.  Önceki seçimi rekor oyla kazanıp beş yıl başarı ile başkanlık yaptığı  için  Genel Merkez tarafından aday gösterileceği kesin olmasına ve  yarışacağı rakipleri bulunmasına  rağmen aday seçiminde sandık istedi. Bunun için Genel Merkezine sandık için baskıda bulundu çünkü sevildiğinden emindi. Sevmiyorlarsa da seçmesinler dedi.
Üyelerin önüne sandığı koydurduktan sonra rakipleri ona hiç şans vermedi ama o sandıktan %60 oyla çıktı en yakın rakibi ancak %21,8 oy alabildi ve o ikinci defa Belediye Başkanı olmak için halkın önüne çıktı.
 İkinci defa Belediye Başkanı seçilirken oy oranı yine rekor seviyedeydi. Bu defa Türkiye çapında rekor oy alarak koltuğa ikinci defa oturdu.  
İkinci dönem için başkanlık koltuğuna oturduğu gibi İlçesinin en önemli sorunu olan alt yapı sorununa çözüm getirmek için kolları sıvadı. Bu zor ve meşakkatli yolda siyasi rakipleri tarafından çok ağır eleştirilere maruz kaldı. Hatta görevi bırakıp yurt dışına kaçtığı dedikoduları bile yapıldı ama o eleştirilere kulaklarını tıkayarak alt yapı sorunun çözülmesi için başlatılan çalışmalar ile ilgilendi.  Bir yıl süren çalışmalardan sonra bozulan yolların yapım işine girdi. Başından beri adını telaffuz etmeden anlattığım Belediye Başkanı Abdullah Hacı, yol yapım çalışmalarının yılsonunda biteceği sözünü verdi.
  Babaeski sevdası için her türlü meşakkate, eleştiriye gönüllü razı olduğunu belirten Başkan Hacı; “Babaeski benim ailem. İnsan ailesi için çekilen sıkıntılara, dedikodu ve eleştirilere göğüs geremezse o zaman o aile aile olmaz, aile bağları dedikodularla iftiralarla sarsılmaz. Benim Babaeski sevdamdan hiçbir hemşehrimin asla şüphesi yoktur.  Ben Babaeski’me ve onun güzel insanlarına sevdalı olmasaydım bu sıkıntılı işe girmez, üst yapıyı makyajlayarak günü kurtarırdım ama bu Babaeski insanına ihanet olurdu.
Bir yıl süren sıkıntılı süreci sona erdirdik. Bu süreçte toz, toprak ve çamur içinde kalan Babaeski ailemden özür diliyor, gösterdikleri sabırdan dolayı da kendilerine tekrar kalpten teşekkür ediyorum.
Göreve ilk geldiğimde önümüzdeki bir iki senede çok büyük sıkıntılar yaratacak olan Babaeski’mizin altyapısını değiştireceğimi söylemiştim. Babaeski’mizin altyapısı çok eskiydi. Birilerinin bu işe sahip çıkması gerekiyordu. Babaeski bundan sonra en ufak bir altyapı sorunu yaşamayacaktır. Babaeski Belediyesi tarihinin en büyük altyapı çalışmalarını gerçekleştirdi ve şimdi tarihinin en büyük yol yapım çalışmalarına başladı.  Yol yapım çalışmalarını yılsonuna kadar bitirmek için çalışıyoruz. Hedefimiz yeni yıla yeni yollarımızla girmek.   Benim bu çalışmalara başlarken hiçbir siyasi kaygım olmadı, olsaydı böyle zor bir işe girmezdim. Bu işe girmek için boynuma ip atan olmadı. Ben gönüllü olarak zora talip oldum. Çünkü çalışmalarım gelecek seçimler için değil, gelecek nesiller için oldu. Bu da Babaeski’ye olan sevdamın gereğidir. Babaeski’nin bundan sonra yüz yıl alt yapı sorunu olmayacaktır.  ” dedi.


NELER OLUYOR NELER





Alper CEYLAN

ceylanalper@hotmail.com


Ülke diken üstünde heryerden kan fışkırıyor. "Neden böyle oldu?"  sorusunun cevabı çok basit aslında. Çünkü; Hükümet kurulamadı. Seçimlerde barajı aşan HDP, Ak Parti'nin tek başına iktidar olmasını engelledi. Sonrasında MHP çizgiyi çekti ve HDP'nin içinde olduğu hiçbir koalisyonda yer almayız dedi. Peki ne kaldı geriye? Kim kuracak hükümeti? Ak Parti ve CHP'nin koalisyon kurması imkansız gibi gözükürken kamuoyunda en olası koalisyon MHP ve Ak Parti gibi yorumlandı. Aslında bu da olacak iş değildi ya, böyle bir imaj yaratıldı. Şimdi asıl soru; "HDP'nin oyu nasıl düşer?" Olası bir seçim tekrarında eğer HDP'nin oyu düşer ise sorun çözülür. Seçim tekrarı diyorum, çünkü; Erken seçim hükümet kurulduktan sonra olur. Daha hükümet kurulamadığına göre buna "Seçim tekrarı" denir. Seçim tekrarlanacak gibi gözüküyor. Böyle bir durumda en çok oyu alan Ak Parti'nin tek başına iktidar olabilmesi için HDP'nin barajın altına düşmesi şart. O zaman HDP Demirtaş ile topladığı sempatiyi kaybetmeli. Yani Pkk hortlamalı, hortladı da zaten. Suruç'ta yaşananlar sonrasında Pkk'nın böyle eylemlerle cevap vermesi kaçınılmazdı. Ancak kafa karıştıran hem Işid'e hemde Pkk'ya karşı yürütülen operasyonlar. Yani terörün her türlüsüne karşıyız imajı. Kardeşim sen madem teröre karşısın neden destekledin zamanında bu teröristleri? Neden hastanelerinde tedavi ettin geri gönderdin Işid canilerini?.. Sonra Öcalan ile görüşüp bir terör örgütü lideri ile çözüm süreci yürüttün? Yani karşında ki insanların eli silahlı katiller olduğunu şimdi mi fark ettin? Olmaz kardeşim olmaz, bu iş böyle olmaz. Bu ülke terörle yıllarca savaştı sonra on yıllık bir çözüm süreci başlattı. Peki ne bu şimdi herkes birbirinden intikam alıyor? Olan yine bu ülkenin evlatlarına oluyor. Ne suruçta ki gençler, ne de görev başında öldürülen asker ve polisler hiçbirinin suçu yok. Suç bu ülkeyi yönetiyorum zannederken aslında yönetemediğini fark etmeyen kişilerde. Terörden medet umanların, bir gün terör saldırıları ile karşılaşmaları normal değil mi? Gerçek şu; Ülke karışıyor peki bu karışıklık en çok kimin işine yarayacak? Bu sorunun cevabını bizlere zaman verecek. İşte o zaman anlarız bu oyun kimin oyunu. Ama benden size söylemesi esas oyun sen kime vereceksin "oy"unu? 

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Gazeteci ve Gazetecilik Yapan



Kırklareli Günlüğü

Faruk CEYLAN

farukceylan39@gmail.com

İnsan şu gazetecilik mesleğine bulaştı mı bir kez,  tozunu yuttu mu geri dönüşü olmayan bir yola girer. Çünkü bu virüs vücuduna girdimi tüm bedenini teslim alır. Artık gecesi, gündüzü ya da tatili olmaz.  Aşktır gaztecilik.  Dinlenmek mi?  Yazarken dinlenir  gazeteci...
Mesai tahtidinde bulunmadan, gerekirse sabaha kadar  şevkle ve zevkle  çalışır.  Bir olay vukuu bulduğunda ben şimdi tatildeyim demesi imkansızdır. İşin peşine düşer. Uykunun en tatlı anında, gece yarısı bir telefonla yataktan kaldırıldığında saniye geçirmeden olaya intikal eder. Tıpkı asker ve polis gibi  mesaisi olmayan bir meslektir gazetecilik.
Gazetecilik yapan, gazetecilikten sonra bir başka mesleği kolay kolay yapamaz. Çok zordur gazetecilikten sonra başka meslek.  Yapmak zorunda kalsa da  insan gazetecilikten kopamaz.  Hayata bakışı daima gazetecilik gözü ile olur. Başka bir iş yapsa da gazeteci her fırsatta yazmaya çalışır. Gazeteci duyarlılığı çok farklıdır. Bu duyarlılık ve hassasiyet  gazeteciyi daima farklı kılar.
Gazeteci,  Siyasetçi gibi günlük yaşayamaz. Siyasetçiler günlük yaşamak zorundadır. Çünkü ne araştırmaya, ne de vefa gösterecek nezakete vakit bulamazlar. Onlar için günü kurtarmak esastır.  Bu yüzden gazetecilik yaparken siyasete girenler, siyasette de farklı duruş sergilerler. Çünkü  virüs  bulaşmıştır bir kere, mecburen yaptıkları işe gazetecilik gözlüğü arkasından bakarlar.
Gazetecilik yapan ama o virüsün  bulaşmadığı   gazeteciler, gazeteciliği  iş olduğu için yapar. Mesleğini yaparken  ne araştırır, ne vefa, ne de hassasiyet gösterebilirler. Mesai bittimi gazetecilikde biter onlar için.
İşte bunun için gazeteciyim diyen ile, gazetecilik yapanı ayırmak gerekir...


24 Temmuz 2015 Cuma

Amatör sporcular, ülkenin geleceğidir.

Faruk CEYLAN

farukceylan@gmail.com
Spor Genel Müdürlüğü (SGM)'nün son bir yılı kapsayan araştırmasında, Türkiye genelinde lisanslı sporcu sayısında yüzde 49 artış olmuş.  Amatör sporların yapıldığı alanların fiziki yetersizliği ise ülke çapında evlere şenlik.
Özellikle amatör futbol maçlarının oynandığı sahaların hali içler acısı. Kamuoyunda sık sık çamur deryası sahaları, soyunma odalarının perişan hali ve sağlık ekiplerinin yetersizliğiyle gündeme gelen amatör futbol müsabakalarında sporcu ve yöneticiler isyan noktasında.

Türkiye'de bulunan 11 bin 800 spor kulübü, birçok dalda her yaştan sporcuya hizmet veriyor. Araştırmaya göre Eylül 2012 tarihi itibariyle, 2 milyon 211 bin 649 lisanslı sporcu bulunuyor. Altyapı takımları başta olmak üzere amatör takımların sporcularının çok zor saha şartlarında mücadele etmek zorunda bırakıldığı açık bir gerçek. Maçın oynandığı sahanın neredeyse gölete döndüğü, engebeli yerlerinde ise çiçekler açtığı sahalar dolu ülkemizde.
Teknik heyet ve yedek oyuncuların oturacak bir kulübeleri bulunmayan,  soyunma odalarının durumuda  içler acısı.

İşte bu  yokluk ve zorluklara rağmen amatörler sporcular başarılı olmak için mücadele veriyorlar.
 Belediye desteği ve tesisleri olmayan çoğu amatör kulüp fedakar bir kaç kişinin  kişinin sırtında gidiyor, onların çabaları ile sahaya çıkıyorlar. Sahaya bu koşullarda çıkan kulüplerimizin sporcularının sağlıkçı sorunu da bir dram. Merkezde bu iş  bir şekilde çözülmeye çalışılıyor. Köylerde sağlıkçı bulana aşk olsun. Bulduysanızda    çantasında bir pet şişe su ve bir buz var.  Sanırım bunları ASKF Başkanları da biliyor ve görüyor. Bu konu da ne yapabilirler? O da muhlak...
Aslında sorun Kırklareli’de ki amatörlerin değil, ülke çapında ki tüm amatör sporcuların sorunu. Gençlik ve Spor Bakanlığı amatör sporcularında var olduğunu, tüm imkansızlıklara rağmen, ülkemizi temsil edecek sporcuları yetiştirdiklerini hatırlayarak, amatör sporcunun çilelerine son verecek çalışmaları vakit geçirmeden başlatmalıdır. Böyle devam ederse sporun fabrikaları olan amatör kulüplerin bir bir kapanarak yok olacağı unutulmamalıdır. Amatör sporcular Ülke sporunun kaynağı ve geleceğidir.



Bayram özgürce yazınca bayramdır.

Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Basın Bayramı veya Gazeteciler ve Basın Bayramı, tarihi konusunda üzerinde tartışmalar bulunsa da Türkiye’de Türk basınında sansürün kaldırılmasının yıl dönümü olarak her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında yayınlanan gazeteler  görevli sansür  memurlarının denetiminden geçtikten sonra yayınlanıyordu.
Türk basınında sansürün ilk uygulandığı tarih  10 Mayıs 1876'dır. 24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci meşrutiyet ile  yürürlüğe girdikten sonra bu uygulamaya son verilmiş olması günümüzde "sansürün kaldırılması" olarak adlandırılmaktadır.
10 Haziran 1946 yılında kurulan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti  bir basın günü oluşturmayı planlamıştır. Türkiye'de ilk gazetenin çıkış tarihine göre düzenlenmesi planlanan bu güne "Basın Bayramı" adı verilecektir. Ancak ilk gazete konusunda çeşitli görüşler bulunduğundan dolayı bir görüş birliğine varılamamış,Falih Rıfkı Atay  tarafından bayramın her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanılması fikri ortaya atılmış ve kabul edilmiştir.
İlk gazetenin çıkışı konusundaki tartışmalarda bazı kişiler, Osmanlı İmparatorluğu sınırları dahilinde ilk Osmanlı Türk gazetesi olan Takvim-i Vekayi’nin yayınlandığı 1831 çıkış tarihini doğru olarak kabul etmişlerdir. Ancak Takvim-i Vekayi'nin resmi gazete olmasından dolayı ilk çıkan Türkçe gazete olmadığını savunanlarda bulunmaktadır. Bu görüşü  savunanlar ise ilk Türkçe gazetenin 1861 yılında yayınlanmaya başlanan Tercüman-ı Hakikat gazetesi  olduğunu iddia ederler.
Türkiye'de Basın Bayramı  Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önderliğinde  Bab-ı Ali  ile birlikte kutlanmaya başlanmış, ardından her il ve bazı ilçelerde de Basın Bayramı ayrı ayrı kutlanmaya başlamıştır.
Türk basınında sansürün kaldırılmasının yıl dönümü olan bu günü tüm gazeteciler Basın Bayramı  olarak kutluyor. Gerçekten Basında sansür kalkmışmıdır? Gazeteciler özgürce yazabiliyorlar mı? Bayramlarını içlerine  sindirerek kutluyorlar mı ?  Bu soruların cevabını  siz değerli okuyucularıma bırakıyorum...
Türkiye’de basının durumunu, Ahmet Altan’ın uzun yıllar önceki bir yazısından esinle, ‘av sahası’na benzetebiliriz. Av sahasında hayvanlar kendilerini özgür sanır.
Oysa ne zaman ve nereden bir kör kurşunun geleceği hiç belli değildir. Maalesef Basının bugünkü hali de bu! Bu duruma özgürlük denilebilir mi?!.

Tüm meslektaşlarıma; hiçbir baskı görmeden, yazılarını özgürce yazacağı bayramlar diliyorum. 

21 Temmuz 2015 Salı

Kanlı oyun

Faruk CEYLAN

Kanlı oyun

farukceylan39@gmail.com

Suruç’taki saldırının tarafı kim olursa olsun, hangi pisikopat  örgütün işi olursa olsun bu  açıkça savaş provokasyonudur.  Saldırı Ülkemizin  bekasına yönelik bir saldırıdır.  Saldırı  sadece Suruç’u  değil Türkiye’yi patlatma hedefini taşımaktadır.
Tabi ki saldırıyı  lanetliyoruz. Allah belalarını versin!  Ancak yaşanan saldırıyı lanetlemek yetmez.  Yaşanmaması için ne yapılmalı? Sorusunun cevabı zaman geçirmeden bulunmalıdır.
 Hatırlanacağı üzere saldırı öncesi  PKK halka silâhlanma çağrısında bulunmuştu.  Olayların bu boyuta geleceği  çok önceden belliydi.
Suruç’taki bombalı saldırı aslında bağıra bağıra geldi.  IŞİD zaten  Türkiye’yi  hedef  alacağını  ilan etmişti. Seçimlerin öncesinde  Adana, Mersin ve Diyarbakır’daki bombalı saldırılar, IŞİD’in işiydi.  HDP’nin Diyarbakır mitinginde bomba patlamıştı. Bomba patlamadan  önce gözaltına alınarak  serbest bırakılan bir IŞİD militanı çıkmıştı.
Suruç saldırısında  ölenlerin  PYD’ye yardım destek için  büyük İllerden otobüsle getirilen ve Abdullah Öcalan’ın doğduğu köyde  toplananlar olması kimseyi yanıltmasın. Saldırı   PKK’ya yönelik  görünüyor olmasına rağmen yangını   bütün Türkiye’ye yaymak hedeflenmiştir. Kanlı oyunun  işareti  Suruç’tan verilmiştir.
İngiltere ve ABD düzenledikleri bu tür programlarla, programımız topraklarınızı ele geçirip önce  büyük kürdistanı, sonra da   büyük İsrail’i kurma programıdır.  Çalışmalarımızı  başlattık demektedirler. .
Bu yüzdendir ki, katliamı yapan IŞİD’miş”  deyip geçemeyiz. IŞİD,  PKK ve PYD’de ABD programının parçalarıdır.
İktidar ve  muhalefet saldırı sonrası kınamalarda bulunup,  birlik ve beraberlik içinde olunmasını istedi. Bu birlik ve beraberliğin sağlanması, ortak anlayışa varmayla olur.
Ankara ortak anlayışa varmak için  IŞİD ve Suriye politikaları konusundaki yanlışları sorgulanmalıdır.
Başbakan Davutoğlu’nun dört parti liderine yaptığı ortak hareket etme  çağrısı, teröre karşı ortak dil oluşturulması ile  gerçekleşir.


Bir ay on bir ayı kurtarıyor mu?

Faruk CEYLAN
Bir ay on biri ayı kurtarıyor mu?
Ramazan ayında türlü türlü iftar sofraları kuruldu, fakir fukara doyuruldu. Namazlar kılındı, tövbe edildi. Sadaka ve yardımlarla Mübarek Ramazan ayı son  buldu. Bayram namazı, ardından  Bayramın ilk gününe denk gelen Cuma namazı ile  tövbe ve hamd edilerek, Bayaram coşkuyla kutlandı.  Bayramda yoksullar ve çocuklar sevindirildi.
Herkesin huşu  içinde (Allah’a  boyun eğme, gönlü korku, sevgi ve saygı ile dolu olma) yaşadığı, tövbe ve ibadet ettiği, inancın zirve yaptığı bu ayın hemen ardından  Bayramda gelince,  bu ülkede artık asla hırsızlık yapılmaz. Yapılıyorsada  yapanlar tövbe etti ya artık  bir kibrit çöpü çalınmaz, bir tek aç ve yoksul kalmaz, kimsenin hakkı kmseye geçmez  diye düşünüyorum mecburen.  Yoksa siz böyle düşünmüyormusunuz?
İyide çalan yine çalacaksa, kişi hakları gasp edilecekse, fakir fukara ve yetimin aç kalması, açıkta kalması kimsenin umurunda olmayacaksa  bu oruçlar neden tutuldu? Neden iftar sofraları kuruldu? Neden camilerde basacak yer kalmadı?  Huşu içinde Tövbeler ve  dualar edildi...
Yalan mı oldu bunca çaba.  Yoksa bir aylık sevap on bir ayı kurtarıyorda benim mi haberim yok. Ben bu işten bir şey anlayamadım, anlayan varsa anlatsın öğrenelim...
Yüce  Peygamberimiz (sav); ”Günahlarına samimi olarak tevbe eden kimse hiç günah işlememiş gibidir.” ( İbn Mace,Zühd,30 ) buyurmuştur.  Yüce Peygamberimiz (sav), böyle buyurmuş ama tövbe et affa uğra,  sonra tövbenden vaz geç günah işle,  yeniden tövbe et de dememiştir...
 Allah (cc) o samimi tevbeyi bizlere de nasib etsin, ben dahil herkese hidayet versin. Tövbe edip bir daha geri vites yaptırmasın inşaallah...


19 Temmuz 2015 Pazar

Üsküp Belediyesi halkla bayramlaştı


*Üsküp Belediye Başkanlığı, Bayramın birinci günü Üsküplülerle bayramlaştı.  

Faruk CEYLAN-Üsküp Belediye Başkanı Hüseyin Kasap ve Belediye Meclis üyeleri, Belediye Başkanlığında düzenlenen törende halkla bayramlaştı.  Ramazan Bayramının birinci günü Belediye binasında  gerçekleştirilen Bayramlaşma törenine Üsküp halkı büyük bir katılım gösterdi.
Belediye Başkanı Hüseyin Kasap Bayramlaşma törenine katılan herkesin ayrı ayrı bayramını kutladı, büyüklerin ellerinini öperek Üsküp halkına teşekkür etti.

Başkan Kasap Bayramlaşma töreninin ardından, törene katılanlara hitaben yaptığı konuşmada, Ramzan ayının birlik, beraberlik ve paylaşma ayı olduğunu, tutulan orucun ardından sevginin ve kardeşlik duyguşlarının  coşkuyla paylaşılmasından duyduğu memnuniyeti ifade ederek Üsküplülere teşekkür etti. 

Ahmetbey Belediye Başkanı Altıntaş’tan bayram ziyaretleri


Ahmetbey’in genç ve çalışkan  Belediye Başkanı Mustafa Altıntaş, Bayramda kapı kapı gezip halkın bayramını kutladı.

Faruk CEYLAN-Trakya’da en genç Belediye Başkanı ünvanına sahip olan Ahmnetbey Belediye Başkanı Mustafa Altıntaş, Ramazan Bayramı münasebetiyle bayram ziyaretlerini makamında kabul etti. Makamda ki Bayramlaşmadan sonra Ahmetbey halkını tek tek ziyaret eden Başkan Mustafa Altıntaş büyüklerin ellerini öperek Bayramlarını kutladı.
Başkan Mustafa Altıntaş, Ahmetbeyin evi, halkında ailesi olduğunu söyleyerek; “ Ahmetbey hepimizin evi, halkıda ailemizdir. Ben Belediye Başkanı olarak siyasi fikri ne olursa olsun herkesi aile bireyim olarak görüyor ve kucaklıyorum. Hizmet anlayışım aile bireylerinin memnunniyetini sağlamak içindir.

Bu sevgi ve birliktelikle Ahmetbey’in tüm sorunlarının çözümü için gece gündüz demeden çalışıyorum. Ahmetbey halkının destekleri çalışma azmimi arttırıyor.

Gazeteniz aracılığı ile halkımızın bayramını bir kez daha kutluyor, Ahmetbey’de her günün bayram sevinci içinde geçmesini diliyorum.” dedi. 

Kaynarca Belediyesi Kaynarcalılarla bayramlaştı.


*Halkın adamı halkla buluştu. Kaynarca meydanında tüm Kaynarcalılarla bayramlaştı.

Faruk CEYLAN-Kaynarca Belediye Başkanı Serdar Türker, Belediye Meclis üyeleri ve Belediye çalşanları Ramazan Bayramının ikinci gününde Kaynarca Belediyesinde Bayramlaştı. Belediye binasında ki bayramlaşma töreninden sonra, Kaynarcalıların; “halkın adamı” olarak tanımladıkları Belediye Başkanı Serdar Türker, Kaynarca meydanında ki parkta halkla buluştu.

Tüm Kaynarcalılarala  tek tek bayramlaşan Başkan Türker, Kaynarca meydanında ki halkla kucaklaşmasının ardından yaşlı ve hastaları evlerinde ziyaret ederek ellerini öptü, hayır dualarını aldı.  Başkan Serdar Türker, yaşlı ve hasta  ziyaretlerini eşi Ayşen Türker’le birlikte yaptı.