27 Temmuz 2015 Pazartesi

Gazeteci ve Gazetecilik Yapan



Kırklareli Günlüğü

Faruk CEYLAN

farukceylan39@gmail.com

İnsan şu gazetecilik mesleğine bulaştı mı bir kez,  tozunu yuttu mu geri dönüşü olmayan bir yola girer. Çünkü bu virüs vücuduna girdimi tüm bedenini teslim alır. Artık gecesi, gündüzü ya da tatili olmaz.  Aşktır gaztecilik.  Dinlenmek mi?  Yazarken dinlenir  gazeteci...
Mesai tahtidinde bulunmadan, gerekirse sabaha kadar  şevkle ve zevkle  çalışır.  Bir olay vukuu bulduğunda ben şimdi tatildeyim demesi imkansızdır. İşin peşine düşer. Uykunun en tatlı anında, gece yarısı bir telefonla yataktan kaldırıldığında saniye geçirmeden olaya intikal eder. Tıpkı asker ve polis gibi  mesaisi olmayan bir meslektir gazetecilik.
Gazetecilik yapan, gazetecilikten sonra bir başka mesleği kolay kolay yapamaz. Çok zordur gazetecilikten sonra başka meslek.  Yapmak zorunda kalsa da  insan gazetecilikten kopamaz.  Hayata bakışı daima gazetecilik gözü ile olur. Başka bir iş yapsa da gazeteci her fırsatta yazmaya çalışır. Gazeteci duyarlılığı çok farklıdır. Bu duyarlılık ve hassasiyet  gazeteciyi daima farklı kılar.
Gazeteci,  Siyasetçi gibi günlük yaşayamaz. Siyasetçiler günlük yaşamak zorundadır. Çünkü ne araştırmaya, ne de vefa gösterecek nezakete vakit bulamazlar. Onlar için günü kurtarmak esastır.  Bu yüzden gazetecilik yaparken siyasete girenler, siyasette de farklı duruş sergilerler. Çünkü  virüs  bulaşmıştır bir kere, mecburen yaptıkları işe gazetecilik gözlüğü arkasından bakarlar.
Gazetecilik yapan ama o virüsün  bulaşmadığı   gazeteciler, gazeteciliği  iş olduğu için yapar. Mesleğini yaparken  ne araştırır, ne vefa, ne de hassasiyet gösterebilirler. Mesai bittimi gazetecilikde biter onlar için.
İşte bunun için gazeteciyim diyen ile, gazetecilik yapanı ayırmak gerekir...


Hiç yorum yok: