Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Basın Bayramı veya Gazeteciler ve Basın Bayramı, tarihi
konusunda üzerinde tartışmalar bulunsa da Türkiye’de Türk basınında sansürün
kaldırılmasının yıl dönümü olarak her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanmaktadır.
Osmanlı
İmparatorluğu zamanında yayınlanan gazeteler görevli sansür memurlarının
denetiminden geçtikten sonra yayınlanıyordu.
Türk
basınında sansürün ilk uygulandığı tarih 10 Mayıs 1876'dır. 24 Temmuz 1908
tarihinde İkinci meşrutiyet ile yürürlüğe
girdikten sonra bu uygulamaya son verilmiş olması günümüzde "sansürün
kaldırılması" olarak adlandırılmaktadır.
10
Haziran 1946 yılında kurulan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bir basın günü oluşturmayı planlamıştır.
Türkiye'de ilk gazetenin çıkış tarihine göre düzenlenmesi planlanan bu güne
"Basın Bayramı" adı verilecektir. Ancak ilk gazete konusunda çeşitli
görüşler bulunduğundan dolayı bir görüş birliğine varılamamış,Falih Rıfkı Atay tarafından
bayramın her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanılması fikri ortaya atılmış ve kabul
edilmiştir.
İlk
gazetenin çıkışı konusundaki tartışmalarda bazı kişiler, Osmanlı İmparatorluğu
sınırları dahilinde ilk Osmanlı Türk gazetesi olan Takvim-i Vekayi’nin yayınlandığı
1831 çıkış tarihini doğru olarak kabul etmişlerdir. Ancak Takvim-i Vekayi'nin
resmi gazete olmasından dolayı ilk çıkan Türkçe gazete olmadığını savunanlarda
bulunmaktadır. Bu görüşü savunanlar ise
ilk Türkçe gazetenin 1861 yılında yayınlanmaya başlanan Tercüman-ı Hakikat
gazetesi olduğunu iddia ederler.
Türkiye'de
Basın Bayramı Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti önderliğinde Bab-ı Ali ile birlikte kutlanmaya başlanmış, ardından
her il ve bazı ilçelerde de Basın Bayramı ayrı ayrı kutlanmaya başlamıştır.
Türk
basınında sansürün kaldırılmasının yıl dönümü olan bu günü tüm gazeteciler
Basın Bayramı olarak kutluyor. Gerçekten Basında sansür
kalkmışmıdır? Gazeteciler özgürce yazabiliyorlar mı? Bayramlarını içlerine sindirerek kutluyorlar mı ? Bu soruların cevabını siz değerli okuyucularıma bırakıyorum...
Türkiye’de basının
durumunu, Ahmet Altan’ın uzun yıllar önceki bir yazısından esinle, ‘av
sahası’na benzetebiliriz. Av sahasında hayvanlar kendilerini özgür sanır.
Oysa ne zaman ve nereden bir kör kurşunun
geleceği hiç belli değildir. Maalesef Basının bugünkü hali de bu! Bu duruma
özgürlük denilebilir mi?!.
Tüm meslektaşlarıma; hiçbir baskı görmeden, yazılarını özgürce yazacağı bayramlar diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder