30 Temmuz 2016 Cumartesi

Başkan Kesimoğlu; “ Kırklarelimizin çehresini değiştireceğiz.”


 Belediye Başkanlığı ekipleri Karacaibrahim Mahallesinde  beş  sokağı komple yeniledi.  Kırklareli’de tüm sokak yollarının yenileneceğini  belirten Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu; “ Sevgili hemşehrilerim, Kırklareli Belediyesi  olarak çalışmaya devam ediyoruz. Başlattığımız  yol yapım çalışmaları  kapsamında 680. 683. 684. 719. ve Yıldırımbey Sokaklarında kaldırım ve parke taşı döşeme çalışmalarımızı tamamladık. Aynı zamanda bu alanda yüz  araçlık bir açık ücretsiz otoparkın inşasını da tamamlamış olduk. Çalışmalarımız aralıksız devam edecek, tüm cadde ve sokaklarımız yenilenecek ve yayalarda, araçlarda Çağdaş Kırklareli insanına  yakışır  yoları kullanacaktır.
Yol yenileme çalışmalarımızla birlikte seçim döneminde sözünü verdiğimiz beş projeyi de görev süremiz  içerisinde hayata geçireceğiz.  Halkımızı, sözünü vermediğimiz hizmetlerle  buluşturarak Kırklarelimizin çehresini değiştireceğiz.” dedi. 



Kırklareli'de 5 Akademisyen Tutuklandı

Kırklareli Üniversitesinde , Fetullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması çerçevesinde  faaliyetlerde  bulunduğu iddia edilerek gözaltına alınan altı  Üniversite görevlisinden  beşi  tutuklandı.

Kırklareli Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi yetkilileri, Fetullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanmasına  yönelik soruşturmalar kapsamında,  Kırklareli Üniversitesinde görevli altı akademisyeni gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar Emniyetteki  işlemlerinden  sonra  adliyeye sevk edildiler. Adliyedeki sorgularından  sonra  altı  akademisyenden beşi  tutuklandı,  biride adli kontrol koşulu bile  serbest bırakıldı.

Fetullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanmasına  yönelik operasyon kapsamında firar eden bir akademisyenin ise yakalama çalışmalarının  sürdüğü öğrenildi. 

Başkan Hacı, “Yıl sonuna kadar yol yapım çalışmalarının %90’ından fazlası bitecek”


1854 yılında kurulan ve en eski belediyelerden biri olan  Babaeski'yi, Evliya çelebi ünlü seyhatnamesinde şöyle anlatmaktadır: 
     "Madyan oğlu Yanko zamanından beri bayındır bir kale ve büyük bir şehir idi. Sonra, Sırp,Bulgar ve Hersekliler birleşip İstanbul'u yıkmaya giderken bu şehri de yıkmışlardır. Sonra, sarı Saltuk Bey, Pravadi yakınında vefat edince,  vasiyeti üzerine cenazesi yedi adet tabuta kanarak her biri bir tarafa götürülürken Edirne Kralı da "bu adam bizdendir" diye Saltuk'un naaşını getirip Babaeski de gömdürmüştür. İste buna dayanarak kasabaya "Babaeski" denilmiştir.
Bin altmış adet bağ ve bahçeleri, baştan başa kızıl kiremit örtülü alçaklı, yüksekli kagir binaları bulunmaktadır" 

     Evliya çelebi, Seyhatnamesinde Babaeski'deki mimari eserlerle ilgili olarak ta şunları yazmıştır : 
     "Şehrin doğu girişinde ve su kenarında ki Ali Paşa Camii, medrese,imaret, han ve dükkanların hepsi Semiz Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Bunlardan başka, yedi mescit, yedi çocuk mektebi, yedi han, yüz kadar dükkan,bir aş evi,bir hamam,üç adet tekke ve çarşı içinde hayat suyu akan bir çeşmesi vardır. Ayrıca Saltuk Baba ziyaret yeri ve şeyh Mahmud Şühüdi Türbesi de buradadır." 
 XX. yüzyılın başında altı mahalle ve kırk üç köyden oluşan Babaeski'nin, 1919 yılında yapılan bir sayıma göre nüfusu 1968 kişiden oluşmaktaydı.
Kısa geçmişi ile tanıdığımız Babaeski, geçen yıllarda Belediye hizmetleri ile gelişmeler kaydetmiş, en büyük gelişmeyi Belediye Başkanı Abdullah Hacı ile sağlamış ve modern bir kent haline gelme çalışmaları  Başkan Hacı ve ekibinin özverili gayretleri ile devam etmektedir.

Meşakkatli çalışmalarla alt yapı sorununu tamamen çözerek Babaeski’nin gelecek 150 yılını garanti altına alan  Belediye Başkanlığı, geçen yıl başlattığı yol yapım çalışmalarını  bu yılda hızla  devam ediyor.
Yol yapım çalışmaları hakkında bilgiler  veren
Babaeski  Belediye Başkanı Abdullah Hacı  konu ile ilgili şunları kaydetti;  "2016 Mart Ayı ile birlikte ana arterlerin yapımından sonra mahalle ve sokaklarımızda  da asfalt ve parke taş yol yapım çalışmalarına başladık.  Bu yılın sonuna kadar da ilçemizdeki yolların yüzde 90'ınından fazlasını  tamamlanmış olacağız.
 Şu anda  Atatürk, Fevzi Çakmak, Gazi Osman Paşa, Hacı Hasan ve Kurtuluş mahallerinde devam eden yol yapım çalışmalarıyla tüm sokaklarımızı parke taş ile döşüyoruz.  Yaklaşık olarak 182 bin 280 metrekare parke taş, 50 bin 430 metrekare kaldırım taşı, 49 bin 755 metre bordür, 48 bin 800 metre oluk yapım işini tamamladık." dedi.

Başkan Hacı, alt yapı çalışmaları sebebiyle  bozulan yollarda büyük sıkıntılar yaşayan sanayi esnafına da bir müjde verdi. Başkan Hacı, " Alt yapı çalışmaları sebebiyle bozulan yollarda büyük sıkıntılar yaşayan sanayi esnafımızın da yollarını yapmaya başlıyoruz. Yaklaşık 5-10 gün içerisinde sanayi çarşımızın bütün yollarına sıcak asfalt yapmaya başlayacağız" dedi..

28 Temmuz 2016 Perşembe

Başkan Kesimoğlu İstasyonu ikinci üç boyutlu resimle buluşturdu


      
Yaptığı üç boyutlu yer resimleriyle herkesin beğenisini kazanan ve Türkiye’nin ilk 3 boyutlu bayan yer ressamı olan Eylem Çalışkan, Belediye Başkanı Mehmet Siyam  Kesimoğlu sayesinde  çalışmalarını Kırklareli sokaklarına taşıdı.
     
Faruk CEYLAN-Daha önce Tekirdağ, Lüleburgaz, Çorlu, Malkara, Pınarhisar, Süleymanpaşa’da üç boyutlu resim çalışmaları yaptığını belirten ressam  Eylem Çalışkan, Kırklareli Haberciye yaptığı açıklamada Kırklareli ile Belediye Başkanı Mehmet Kesimoğlu sayesinde buluştuğunu söyledi. Ressam Çalışkan konu ile ilgili açıklamalarına şöyle devam etti; ‘’ Üç boyutlu yer resimleri genellikle yurt dışında daha yaygın ve daha çok biliniyor. Bu sanat  yavaş yavaş ülkemizde de yaygınlaşıyor. Bende ülkemizde bu sanatı yapan ilk bayan ressamım. Belediye Başkanı Mehmet Kesimoğlu’nun talebi doğrultusunda Kırklareli’de de iki çalışma yaptım. Kırklareli’de büyük bir ilgi gördüm, bu  ilgi beni çok mutlu etti. Burada sanatımı sergilememe yardımcı olan bana bu imkanı sağlayan Kırklareli Belediyesine ve Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu’na çok teşekkür ederim’’ dedi.
Sanata ve sanatçıya büyük önem veren Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu,  sanatın farklı dallarını Kırklareli halkı ile buluşturmaya çalıştıklarını söyleyerek şunları kaydetti; ‘’ Vatandaşlarımızı sanatın her dalı ile buluşturma gayreti içerisindeyiz.. İstasyon caddesine yaptırmış olduğumuz çalışmalarda bunların arasında yer alıyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygınlaşan üç boyutlu yer resmi çalışmasını Kırklareli'mize taşıdık. Ressam Eylem Çalışkan’ın yaptığı üç boyutlu yer resimleri halkımızın beğenisini kazanan  ilginç bir sanat dalı uygulaması. İstasyon Caddesi girişine ve çıkışına birer çalışma yaptırdık. Halkımızı değişik tarzdaki resim çalışmalarıyla buluşturan ve onların beğenisini kazanan güzel çalışmaları için Ressam Eylem Çalışkan' a teşekkür ediyorum’’ dedi.



25 Temmuz 2016 Pazartesi

Kırkpınar’da Bakan&Başkan Birliği

Kırklareli Günlüğü
Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com

Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç, 655. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşlerini izlemek için geldiği er meydanında,  Belediye Başkanı Recep Gürkan’la birlikte sergilediği birlik ve beraberlikle özlenen bir siyasi tabloyu ortaya koydu.
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan ile  Bakan Çağatay Kılıç’ın samimi kucaklaşması, ayrı siyasi görüşlere sahip oldukları halde birlikte hareket ederek ülkenin geleceği ve Edirne için yaptıkları açıklamalarla samimi bir şekilde birlik, beraberlik içinde olmaları tribünleri dolduran her görüşten insan tarafından taktirle karşılandı,  alkışlarla desteklendi.
Bakan Kılıç, Kırkpınar finalinden önce yaptığı  konuşmada; “Kırkpınar Er Meydanını şanına yakışır bir şekle getirmek için düğmeye basıyoruz. Yeni Saray içi Er Meydanı, Edirne’ye hayırlı uğurlu olsun. Seneye yeni bir stadyumda birlikte olmayı ümit ediyorum” dedi.
Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde gelecek yılın ağalığını iş adamı Seyfettin Selim’in tekrar kazanmasından sonra Saray içi Er Meydanındaki seyircilere seslenen  Bakan Kılıç, Seytfettin Selim’in  şehit ailelerine verdiği  destek için de teşekkür etti.
 Bakan Kılıç; “Zor günlerden geçiyoruz ama bunu birlik ve beraber ile aştık. Bundan sonrada hep beraber dim dik ayakta durarak milletimizin ve devletimizin geleceğini koruyacağız. Er Meydanında yapılması gereken bazı işler var. Kırkpınar Er Meydanını şanına yakışır hale  getirmek için çalışmaları hemen başlatacağız. Yeni Saray içi Er Meydanı Edirne’ye hayırlı uğurlu olsun. Seneye yeni bir stadyumda birlikte olmayı ümit ediyorum.
 655. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşlerini de birlik ve beraber içerisinde devam ettirdik. Edirneli vatandaşlarımıza ve Belediye Başkanı Recep Gürkan’a,  pehlivanlarımız ile bizlere  göstermiş oldukları güzel misafirperverlik ve ev sahipliği için teşekkür ediyorum. Siyasal görüş ayırımı yapmadan   Birlik ve beraberliğimizin her zaman daim olacağını belirtmek isterim. Geleneksel spor dallarımızı yaşatmak ise hepimizin asli görevidir. Birliğimiz bu konuda da devam edecektir..

Yağlı güreşler medeniyetimizin geçmişinden gelen ve geleceğe taşıyacağımız geleneklerimizden biridir. Bakanlığımız ve yerel yönetimin temsilcisi Belediye Başkanı Gürkan’la beraber yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda er meydanındaki ıslah çalışmaları projelerinde  sona gelmiş durumdayız. Bu konu ile alakalı olarak eski Çanakkale Milletvekili ve benim danışmanım olan arkadaşımızı  koordinatör olarak görevlendirdik.  Kendisini yetkilendirdik. Yarından itibaren Başkanımız Recep Gürkan’la birlikte çalışmalara başlayacaklar. 656. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde bu alanı, er meydanına yakışır bir şekilde ihya etmiş olacağız” dedi.
 
FETÖ'nün darbe girişimi Er Meydanında  da lanetlendi

655. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri başpehlivanlık final müsabakası  öncesinde, Er Meydanında devasa bir Türk bayrağı dolaştırıldı. Güreşlerde görev yapan hakemlerin taşıdığı 40 metrekarelik Türk bayrağı, 53 yıllık Kırkpınar baş cazgırı Şükrü Kayabaş'ın ve diğer cazgırların sunumu ile er meydanda gezdirildi. Cazgırlar, söyledikleri  manilerle bayrak, birlik ve beraberlik çağrısı yaparken, darbe girişimini lanetleyen söylemlerde bulundular. Güreş severler de tribünden; "Darbeye hayır, kardeşliğe, demokrasiye evet" pankartı açarak FETÖ darbe girişimine lanetler içeren sloganlar attılar.
 
Başpehlivan Recep Kara oldu
655. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri finalinde Mehmet Yeşil Yeşil'i mağlup eden Recep Kara başpehlivan oldu. Kazandığı altın kemeri, 15 Temmuz'da tanklara göğsünü siper eden vatandaşlara, şehit olan polislere ve askerlere armağan ettiğini söyleyen Recep  Kara, Kırkpınar tarihinde dördüncü başpehlivanlığını .kazandı.
 
655. Kırkpınar Başpehlivanı  Recep Kara'nın altın kemerini Bakan  Çağatay Kılıç taktı. 

24 Temmuz 2016 Pazar

Gazeteciler ve Basın Bayramı Kutlu Olsun




24 Temmuz 1908’de Türk Basınında sansürün kaldırılması ile biz gazeteciler 24 Temmuz gününü  "Gazeteciler ve Basın Bayramı" olarak kutlamaktayız..

Günümüzde her insanın bilgiye ulaşma, doğruları öğrenebilme ve kendi fikirlerini ifade edebilme özgürlüğünün en temel hak olduğu  tartışmasız  bir gerçektir. Basın mesleği, kamu adına gerçekleri araştırma ve gerçek haberlerle kamuoyunu aydınlatma işidir.  Dolayısı ile  hayatımızın vazgeçilmez unsurlarından biri olan, haber alma ve yayma özgürlüğünün en etkili aracı olan basın, demokrasinin yaşamasını ve gelişmesini sağlayan kurumların da  başında gelmektedir.
Basın mensupları, yazılı gazeteler ve görsel kanallar aracılığı ile  bölgemizde ve dünyadaki gelişmeler hakkında bilgi sahibi olunması, vatandaş ile devlet arasında iletişimin sağlanması, kamuoyu oluşturulması gibi birçok önemli görev ve sorumluluğu üstlenmektedir.  Gazete çalışanı arkadaşlarımın tümünün bu sorumluluk bilinciyle yaptıkları ve yapacakları duyarlı çalışmaların İlimize  her alanda büyük katkı sağlayacağına inancım tamdır.


Bu duygu ve düşüncelerimle;  Basında Sansürün Kaldırılışının 108’inci yıldönümü münasebetiyle, İlimizde faaliyette bulunan gazete, dergi, radyo ve ulusal haber ajansı temsilcisi değerli meslektaşlarımın   “24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı”nı gönülden  kutluyor, Kamuoyuna fayda sağlayacak olan yorum ve eleştirilerle habere ulaşma ve haberi kamuoyuna ulaştırma çabalarında başarılar diliyorum.  

Faruk CEYLAN


23 Temmuz 2016 Cumartesi

ÜNİ-PER-SEN'DEN BİRLİK ÇAĞRISI



ÜNİ-PER-SEN GENEL BAŞKANI VE GENEL BAŞKAN YARDIMCILARI
" Şimdi Birlik ve Beraberlik Zamanı"

Türkiye'de yaşanan darbe girişiminden sonra Kırklareli Haberci'ye açıklamada bulunan ÜNİ-PER-SEN Genel Başkanlığı, birlik ve beraberlik çağrısında bulun dukları açıklamalarında şunlara yer verdiler;
"Ülkemizin içinden geçtiği bu acılı ve zor günlerde Üni- Per-Sen Genel Başkanlığı olarak;

Vatanın Milli Bütünlüğünün, Demokrasinin ve Aziz Milletimizin yanındayız.

Milli İradeye karşı yapılan bu hain Terör saldırılarında;

hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet,

acılı yakınlarına sabırlar diliyoruz.

Bu kadar alçakça planlanan ve Aziz Milletimizin evlatlarını,

askerini ve polisini karşı karşıya getirmeye çalışan Terörist yapılarda

yer alan yada destek veren her kim varsa;

Devletten temizlenmeli ve cezalandırılmalıdır.

Tarihin sayfalarına hain olarak kazınacak bu ahlak yoksunu,

kansız teröristlerin Ülkemiz üzerine oynadıkları oyunlara Dur! demek için;

Gün Birlik Günüdür.

Ülkemizin bekasının söz konusu olduğu, ortalığı toz bulutlarının kapladığı bu günlerde

Bakanlar Kurulumuzdan çıkan OHAL süresince sendikamıza

yeni üye başvuruları durdurulmuştur.

Başta Temsilcilerimiz ve Üyelerimiz olmak üzere, üniversite idari personelinden sendikamızın resmi sitesi ve resmi sosyal medya

hesapları dışında, sendikamızla ilgili yapılan açıklamalara itibar etmemelerini de rica ediyoruz."

18 Temmuz 2016 Pazartesi

Söz Konusu Vatansa Gerisi Teferruattır

Kırklareli Günlüğü
Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com

Yaş itibariyle 12 Eylül’ü de, 28 Şubat’ı da yaşamış biri olarak, darbelerin devlet ve millet üzerindeki  tahribatını  yaşıtlarımın bildiği gibi iyi bilenlerdenim. Darbe girişiminde bulunanlar;  Evlatlarımızın  şehit olmasına sebep olmuş, Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT, Milli iradenin tecelli ettiği TBMM’si vurulmuştur. Ülkenin üzerine çöken karanlık haklı haksız yorumlarla asla ortadan kalkamaz.
Darbe Ak Partiden ziyade TSK’ya karşı yapılmıştır. Darbenin başarısız olmasının en önemli unsuru da TSK bu oyuna gelmemiş,  top yekun bu plan içinde yer almamış  aksine darbecilere karşı durmuştur. İşte bu duruş orduyu ele geçirmeyi planlayan darbecilerin başarılı olmasını engellemiştir.
Bu darbe girişiminde sadece emir kulu olan vatan evlatları da unutulmamalıdır. Ana haber bültenlerinde yer alan ve  bir çoğunuzun da gözünden kaçmadığını sandığım tablo umuyorum ki bunu doğrulamaktadır. Emir almış 20 yaşında ki asker tankla hareket halindeyken, tankın üzerine bir sivil vatandaş çıkıyor. Asker sivil vatandaşa üzerime gelme  kabilinden  silahını doğrultuyor. Sivil vatandaş büyük bir cesaretle tankı kullanan askerle konuşuyor. Uzun bir konuşmanın ardından asker silahını  geri çekip sivil vatandaşın boynuna sarılıyor. Bu görüntü emir kulu askerlerin orada neden ve niçin bulunduğunu canlı olarak anlatıyor bence…
Polis,  askerlerin tutuklanmalarında hassas davranmış ve üzerine düşeni yapmıştır. Sivil vatandaşlardan bazılarının  emir kulu askerleri darp etmiş olmaları bir kahramanlık değildir. Aksine halk-asker düşmanlığı fotoğrafını ortaya koymaktadır ki bu da toplum hafızasında kötü bir fotoğraf karesi  olarak yer alacak olan  istenmeyen bir durumdur. Geçmişte yapılan ve başarılı olan darbelerde bile darbeciler halka silah doğrultmamış, devletin kurumları bombalanmamıştır. Bunlarda toplum hafızasında olumsuz yer alacak bir başka fotoğraftır.
TSK’nın böyle bir zafiyete düşmesi konusunda  40 yıl önceye gitmek gerekir. Bu zafiyete düşenleri  kimler askeri liselere yerleştirmiş, hangi eğitimlerden geçirmiş ve  bu gün general seviyesine yükseltmiştir?  Sorun bu gün değil o gün başlamıştır. TSK’nın bu zafiyet içine nasıl  düştüğü belli değilmidir?
İktidarın ve halkın,  78 milyonun geleceği için partizanlık yada ideolojik projeleri bir yana bırakarak,  Cumhuriyet’in kuruluş temelinde ki  milli birlikten vazgeçmeden kenetlenip hareket etmeleri,  yaşananları siyasallaştırmadan, kimseyi  ayrıştırmadan milli birliği kurmaları mümkündür. Dolayısıyla; söz konusu vatansa gerisi tefarruat olmalıdır.

Bu bağlamda birlik ve beraberliğimizin tesis edilerek  yaşananları bir daha yaşamamızı diliyorum.  

9 Temmuz 2016 Cumartesi

Bayramda en çok okunanlar

Gururlandırdın be Güney adlı köşe yazısı, Kaynarca'da Muhteşem Mevlevi Gösterisi haberi, Başkan Kesimoğlu Kırk Kiliseden Birini Buldu haberi, Nasıl Bayram Yapacağız adlı köşe yazısı ve Oyun Bozulacak adlı köşe yazısı  Kırklareli Haberci'de, Bayramda en çok okunanlar arasında yerini aldı. Kırklareli Haberci,  Bayramda 4.700 okuyucumuz   tarafından ziyaret edildi.
Okuyucularımıza  teşekkür ediyor, her anı Bayram sevinci içerisinde yaşamalarını diliyoruz.


Dereköy Sınır Kapısı &Tır Trafiği


Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Kırklareli Günlüğü

Ticaret Borsası Başkanı Turhan Altıntel, Bulgaristan 'a açılan Dereköy  Sınır Kapısının tır tarfiğine  açılması için çalışmaların sürdüğünü basına yaptığı açıklama ile  bildirdi.

Başkan Altıntel, Sınır kapısının tır trafiğine açılması için Gümrük Müsteşarlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile sürekli irtibat halinde olduklarını da açıkladı.
Sınır kapısının tır trafiğine açılmasının Kırklareli’ne ekonomik anlamda büyük  katkı sağlayacağı kesin. Ancak Kırklareli her hükümet döneminde aynı tekerlemeyi dinliyor. Bu tekerleme 30 yıldır da devam ediyor. Halen ortada bir şey yok…

Altıntel’in açıklamalarına göre Sınır kapısı için proje çalışmaları son aşamasına gelmiş. Ön projesi de hazırlanmış. Sınır kapısındaki kot farkını düzeltmek için Orman Genel Müdürlüğüne ait ağaçlık alandan 65 dönüm yer talep edilmiş. Bununla ilgili tahsis işlemleri de tamam. Yapım işinin  maliyeti de  100 milyon lira.
Kısa bir süre içinde yap-işlet-devret modeliyle,  Altıntel’in de  yönetiminde bulunduğu Gümrük ve Turizm İşletmeleri AŞ tarafından yapılacak ve 49 yıl boyunca   şirket tarafından işletilecekmiş.
Türk tarafı olarak bu hazırlıklar yapılırken, Bulgar tarafının ne yaptığını bilmiyoruz tabi ki. Hazırlıkların ardından  sınır kapısı tır trafiğine açılır mı? Yoksa kapı yenilendiği ile mi kalır onu bekleyip göreceğiz.  
Dilerim bu hazırlıklar tek taraflı kalmaz ve 30 yıllık Tır Trafiği rüyamız, Vali Esengül Civelek hanım ve  Ticaret Borsası Başkanı  Turhan Altıntel’in  gayretleri ile gerçekleşir.   



8 Temmuz 2016 Cuma

Tekirdağspor Transferlere Başladı.

Tekirdağspor gerçekleştirdiği imza töreninde 4 futbolcuyu renklerine bağladı ve  iç transferde 1 futbolcusuyla sözleşme yenileyerek transfer atağına geçti.

Kulüp binasında gerçekleşen imza töreninde Başkan Aydoğdu ve yönetim kurulu üyeleri hazır bulundu..Tekirdağspor transfer komitesi, Teknik Direktör Erdal Alpaslan’ın önerdiği liste doğrultusunda görüşülen ve kesin anlaşmaya varılan oyuncularla sözleşme imzalarken, listede yer alan diğer oyuncularla sözleşme imzalamak üzere temaslarını sürdürüyor.
Bayram tatilinin ardından Tekirdağspor da transfer atağı devam edecek diyen Başkan Mustafa Aydoğdu;
‘Hocamızın yönetime sunduğu ve gerekli mevkilere transferlerimiz sürerken diğer taraftan takımımızın yeni sezon hazırlık kamp programını belirliyoruz’ dedi.
Tekirdağspor'un törenle renklerine bağladığı futbolcular Kaleci Taner Tamince, Kemal Özyurt, Mehmet Ali Kıran, Göksel Ergun futbol kariyerlerinde başarılarıyla tanınan isimler.
İç transferde Volkan Sel Yalçın’la anlaşılması Tekirdağspor taraftarlarını da memnun ederken, Volkan bu yıl kendisine diğer kulüplerden yapılan transfer tekliflerini geri çevirerek Tekirdağspor'da kalmayı istediğini her fırsatta dile getirmişti. Bu iç transfer camiada memnuniyet yarattı.
Taner Tamince (Kaleci)
Van doğumlu 27 yaşında.
Geçtiğimiz yıl 3.lig takımlarından Bodrumspor'da 36 maç forma giydi. Geçen yılın en az gol yiyen Kalecisi ünvanını aldı.

Kemal Özyurt
İstanbul Doğumlu 35 yaşında
PTT 1.lig ve 2.lig tecrübesi olan Kemal Özyurt geçen yıl Bodrumspor da forvet arkası 36 maç oynayarak 4 gol attı.

Mehmet Ali Kıran
İstanbul Doğumlu 29 yaşında
PTT 1.lig ve 2.lig tecrübesi olan Mehmet Ali Kıran geçen yıl 2.lig takımlarında Tarsus İdman Yurdu’nda sağ bek mevkiinde 20 maç oynadı.

Göksel Ergun
Babaeski Doğumlu 28 yaşında
2.lig tecrübesi olan Göksel Ergun geçen yıl 2.lig takımlarında Kırlarelispor da sol bek mevkiinde 30 maç oynayarak 2 gol attı.

Volkan Sel Yalçın
İstanbul Doğumlu 26 yaşında
Geçen yıl Tekirdağspor da forma giyen Volkan Sel 32 maçta 4 gol attı. 

Ülkücü Hareket-sizlik

Mert'çe
Mert Satılmış

Yıllardır tüm ülkücüler, milliyetçiler hep bir ağızdan aynı sloganı attılar “Ülkücü hareket engellenemez!”
Ama, engelleniyor…
An itibariyle, ülkücü hareketin önünde ki en büyük engel ülkücü hareketin ta kendisidir!
Ülkücü hareket geçmişte hiçbir zaman bu kadar kendini küçültmemiş, bu kadar bölünmemiş, bu kadar alay konusu olmamıştı.
An itibariyle mevcut yönetim ülkenin neredeyse tamamına göre “Her türlü Milliyetçiliği ayaklar altına aldık elhamdülillah” diyen Ak Parti’nin yedek lastiği haline gelmiştir.
Mevcut yönetim, hükümet ile birlikte kendi muhalif kanadına öfke kusmaktadır.
Hükümete yakınlığı ile bilinen gazeteler her gün muhalifleri manşetlerine taşıyıp, karalama kampanyası yapmaktadır.
Bu seçim isteği muhalifler için meydan okuma, mevcut yönetim için ise güven yoklamasıdır.
Bu kongrenin gerçekleşmemesi demek, mevcut yönetimin kendine olan güvensizliğinin göstergesidir.
Çünkü; Gerçek tüm çıplaklığı ile ortadadır.
Bugün neredeyse İl ve ilçe teşkilatlarının %80’i muhaliflere desteğini açıklayıp istifa etmiştir.
Bu nedenle an itibariyle bir çok yerde MHP teşkilatları kapatılmıştır.
Milliyetçi Hareket’in bürolarına kilit vurmak, ülkü ocaklarını kapatmak Türk Milliyetçiliğine yapılmış tarihte ki en büyük darbelerden bir tanesidir!
Ülke olarak provokasyona bu kadar açık olduğumuz bir dönemde, manevi değerlerimizin bu kadar hassas olduğu bir dönemde Milliyetçi kanadın sahipsiz, ocaksız, yuvasız bırakılması kabul edilemez.
Halkın ve delegelerin seçtiği yönetimler muhaliflere destek verdiği için kapatılırken, yerlerine merkezden atamalar yapılsa da halkın ve Milliyetçi kanadın bu yönetimlere itibarı yoktur.
Artık gerçeği görmemekte diretenler, vahim tablonun farkına varmalıdır.
Oktay Vural gibi Milliyetçi Hareket üzerinde ciddi emeği, ciddi ağırlığı olan bir isim bile “Burada daha fazla duramam, tarihe böyle geçemeyiz.” diyerek istifa etmiştir.
1997 yılından istifa ettiği zamana kadar Devlet Bahçeli’ye en yakın isim olarak kalan Oktay Vural, “Türkiye’mizin ve partimizin bizlere, gönül verenlerin beklentisi olan milyonlarca insan var. İstifa etmek an itibariyle bir sorumluluktur.” diyerek olayı çok güzel özetlemiş.
Şimdi Bahçeli hayranlarına soralım, hafızamızı tazeleyelim;

Ülkücü hareketin varoluş amacı “Türklerin birliği ülküsü” iken Avrupa Birliği’nin altına imza atmak ve kürsülerde “Onurlu üyelik” naraları atmak hangi Milliyetçiliğin parçasıdır?
Cumhurbaşkanlığı seçimleri gelmiştir. Bütün siyasi otoriteler ve anketler Sadi Somuncuoğlu’nun açık ara kazanacağını söylemektedir. Ancak Devlet Bahçeli ve ekibi Ahmet Necdet Sezeri desteklemiştir. Hatta bu destek, farklı bir boyut kazanarak MHP’li 10 Milletvekili, adaylık süresi dolana kadar Meclis Evrak Müdürlüğü önünde nöbet tutarak Sadi Somuncuoğlu’nun aday olması engellenmiştir. Somuncuoğlu adaylık başvurusu yapmaya geldiği zaman, MHP’liler kendi aralarında itiş-kakış yaşamış ve sonuç olarak Sadi Somuncuoğlu “Ülkücüyü, ülkücüye düşman edemem.” diyerek aday olmamıştır.
Ülkücülere “Eli kanlı hainler!” diyen Rahşan Ecevit’in öncülerinden olduğu DSP ile ittifak kurmaktan çekinmeyen MHP, geçtiğimiz dönem neden halkın ortaya koyduğu iradeye saygı duyup, Ak Parti’yi hükümetten indirecek koalisyonu elinin tersiyle itmiştir? Hemde kendisine başbakanlık teklif edilmesine rağmen!
Doğu Türkistan’da soydaşlarımıza her türlü zulmü reva gören Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin’e devlet liyakat nişanını, bizzat Sayın Devlet Bahçeli takdim etmiştir. Nişan töreninin ardından Türkistanlı soydaşlarımız ile görüşen Bahçeli, kameralar önünde soydaşlarımıza “Çin Hükümetine sağdık kalın!” diye tembihlemiştir.
Ayrıca Milliyetçi Hareket Partisi kendi hareketi içerisinden bir Cumhurbaşkanı adayı çıkartamayacak kadar aciz midir?
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Bahçeli ve yönetimi “Halk isterse Abdullah Öcalan’ı çıkartırım.” diyen Ekmeleddin İhsanoğlu’nu desteklemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi’nde Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Mehmet Şan, “Nevruz kutlamasını birlikte yapmak için HADEP’e teklif götürdük.” demiştir.
Devlet Bahçeli ve yönetimi Ozan Arif’i, Ali Güngör’ü, Ramiz Ongun’u, Abdulkadir Erdil’i hain olarak tanımış ve tanıtmıştır. Ülkücüleri sistematik bir şekilde hareketten tecrit ve tasfiye etmiştir.

Bakın bunlar bir çırpıda aklıma gelip, yazdıklarım.
Yazamadıklarım, unuttuklarım ve yazmak istemediklerim de var…
Gerçeği görmek için, doğru olanı yapmak için daha ne lazım?

Ülkücüye moral,

MHP’ye Meral şart olmuştur!

5 Temmuz 2016 Salı

Nasıl Bayram Yapacağız?

Kırklareli Günlüğü
Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Bayramda babasının elini öpüp harçlık almak için heyecanla evin içinde neşeyle koşturan çocuklar, bayramda babasının kokusunu almak için bir şehitlikten diğerine koşturacak. Küçücük çocuklar babasının elini, yanaklarını öpecekken, toprağını öpecek.  Biz  çocuklarımızla neşe içinde nasıl bayram yapacağız?
Asker ve polis binlerce vatan evladımız ardında gözü yaşlı ana, baba, eş ve en önemlisi bir lokma çocuklarını  bırakıp vatan için, bayrak için, kara toprağın bağrına düşerken biz  çocuklarımıza sarılarak nasıl neşe içinde bayram yapacağız?  Kendinizi hiç şehit olan bir eş olarak hayal ettiniz mi? Ya evladınızı, babasını kaybetmiş  minicik bir evlat olarak…  
Mesela  Trakyalı hemşehrimiz Şehit Polis Nefize Özsoy’un 4 yaşındaki kızı aklınıza geldi mi hiç  bu gün? Dürüst olalım...   çoğumuzun aklına gelmemiştir.  Geçici görevde olduğu için Annesinin yüzünü görememeye alışmış bu yavrucak, daha ölüm hadisesinin bile idrakinde değil ama telefonda sesini duymaya alışık. Annesi kara toprağın bağrına düştüğü günden bu güne annesinin ona neden telefon etmediğini soruyor.  Bu günde bayram oldu annem neden gelmedi? Neden beni aramıyor? Diye soruyor. Hadi   baba ol da cevap ver bu 4 yaşındaki yavruya… 
Şimdi gelin binlerce şehit yavrusunu hayal edin, eşlerini de  ve yüreğiniz acımadan evladınıza, eşinize  sarılıp neşe içinde bayram yapın… 
Nefize Özsoy kardeşimin şahsında tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Ailelerine sabırlar diliyorum.  
 Onları ailelerinden koparanları Kahhar adınla kahret Yarabbim...


30 Haziran 2016 Perşembe

Kaynarca’da Muhteşem Mevlevi Gösterisi


Faruk CEYLAN-Kaynarca Belediyesi Atatürk Kültür Merkezinde Belediye Başkanlığı tarafından Mevlevi gösterisi etkinliği düzenlendi. Kaynarcalıların akın ettiği  Atatürk Kültür Merkezinde ki etkinlikte 13. yüzyılda yaşamış olan  Mevlana Celaleddin Rumi’nin  görüşleri ve tasavvufi  düşünceleri üzerine, konuşmalar yapıldı, dualar edildi. Son olarak Mevlevi semazenler muhteşem bir gösteride bulundu.
İngiltere’den gelerek hayran kaldığı Kaynarca’da, Erdoğan Kantürer’in evine kiracı olarak  Kaynarca’ya yerleşen  İngiliz David’in de (Komşuları ona Davut diyor) katıldığı Mevlana ve Mevleviler etkinliği muhteşem görüntülere sahne oldu. Belediye Başkanı Serdar Türker, düzenlenen etkinlikle, her kültürden, her görüşten  insanı bir araya getirerek yine bir ilki gerçekleştirdi.
Hem Allah kelamı, hem de Atatürk vardı.
Mevlana Celaleddin Rumi’nin  görüşleri ve tasavvufi  düşüncelerini anlatan, konuşmacı, Mustafa Kemal Atatürk’ten de bahsederek, Mustafa Kemal’in Cumhuriyet döneminde ilk Kuran-ı Kerim tevsirini yaptıran lider olduğunu belirtti ve “Atatürk kurtuluş mücadelesi vererek Cumhuriyeti kurmasaydı biz bu gün burada olamazdık, camilerden ezan sesleri duyamazdık. Ay yıldızlı Bayrağımız  dalgalanmazdı.” diyerek Atatürk’e hayır dualarda bulundu.
Gecenin finalinde ki Mevlevi gösterisi çoğunluğu kadın olan, Kaynarca ve Kaynarca dışından gelen  izleyiciler tarafından büyük beğeni kazandı.

 
Mevlana etkinliğine Kadınlar büyük ilgi gösterdi
İngiliz David'de Mevlana  etkinliğindeydi
(Sol başta elinde şemsiye olan)

ACINIZI YÜREKTEN PAYLAŞIYORUM

Kırklareli Haberci
Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com

Önce İsrail’le normalleşme anlaşması, sonra da Rusya’dan özür mektubu haberini duyduk.  Ardından THY’nın kana bulandığını. Özür ve normalleşmeyi gündem sanarken, unuttuk ve  yüreğimizin yangınıyla saldırıda ölü sayınsının artmaması için dua etmeye başladık.
Bu kaçıncı acı? Kaçıncı şehit? Sayamaz olduk. Yürekler sönmeyen bir yangın yeri haline geldi. Her yolun bir sonu var derler ama artık bu yolun sonundan umut kestik. Yaşanan bu kanlı saldırıyı asla siyasallaştırmak istemiyorum ama Hükümet yetkilileri onlarca vatandaşımızın hayatını kaybettiği saldırıda nasıl bu kadar acze düşer? Anlamak mümkün değil…
Af buyurun insanların donuna kadar arandığı, bir bayanın  başındaki minicik tokayla geçemediği kontrolden bunlar nasıl geçti? Allah aşkına birileri çıkıp bunu açıklasın. Bu bir ihmal mi? Yoksa ihanet mi? Vatandaşa kuş uçurtmayanlar teröristi nasıl görmez?
Ne olacak şimdi? Bizde yetkililerde baş sağlığında bulunacağız. Rahmet, mağfiret dileyeceğiz. Sonra? Sonra da kalanlara sabırlar… Bunları yapınca can kayıpları geri mi gelecek? Ateş düşen ailelerin yangını mı sönecek ?
Buradan Hükümet ve muhalefet yetkililerine sesleniyorum, sesimi ne kadar duyarlar onu da bilmiyorum ama Allah’ını seven bir araya gelsin.  Kimse şu yaşanan can kayıpları üzerinden rant elde etmesin, herkes el ele versin. Birileri  hükümet yetkililerine aklınızı başınıza toplayın desin. Olmadı mı?  O vakit çözüm önerilerini koysunlar masaya, destek versinler  sonuna kadar ve çıksınlar bir olduk, birlik olduk, hep birlikte taşın altına koyuyoruz elimizi, and olsun vatandaşımızın güvenliğini sağlamak için bu yola baş koyduk  akan kanın önüne geçeceğiz. Desin; kan ve göz yaşına son versin.
İnsanımız sokağa çıkmaktan korkar oldu. Ne zaman nerede bir patlama olacak korkusuyla herkes diken üzerinde. Bitmek tükenmek bilmeyen kan ve göz yaşı tahammül sınırlarının sonuna dayandı.  Sosyal paylaşım sitelerine baktığınız vakit acıların  nefrete  dönüştüğünü anlamak için alim olmaya gerek kalmıyor. İnsanlar bu sitelerden en üstteki hükümet yetkililerini sorumlu tutarak hakaret edip nefret kusuyor. Ve bunda bir sakınca görmüyor. “Yeter artık ne olacaksa olsun.” Diyor. Bu çok vahim bir durum. Çünkü yaşanan travmalar  toplum psikolojisini tamamen bozdu. Bu hal ve ahvalle  iç karışıklıklara doğru gidildiği de ortada.
Yetkililer olaylarda ihmali olanları vakit geçirmeden  görevden almalı, hesap sormalı ve ağırlaştırılmış şekilde hemen cezalandırmalıdır. Bu en üst birimden en alt birime kadar sinsile yolu takip edilerek hayata geçirilmelidir. Özellikle kalabalık ortamlarda deyim yerindeyse kuş uçurtulmayacak tedbirler alınmalıdır. Kuşkusuz  Yüce Türk  Devletinin buna gücü vardır. O halde Devlet mekanizmaları teyakkuza geçmeli, olağan hallerde bile olağan üstü tedbirleri alarak  sürdürmelidir.
Baş sağlığı dilemenin giden canlara, ateşin düşüp yandığı ailelere bir faydası olmadığını biliyorum ama hayatını kaybeden canlarımıza Cenab-Allah’tan rahmet dileyerek, ailelerine acınız acımızdır diyor,  acılarını yürekten paylaşıyorum.





Oyun Bozulacak!

Kırklareli Haberci
Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısında yaptığı  açıklamada MHP'de yaşanan yargı kaosu için, "Hukuken 10 Temmuz'da genel başkan ve genel merkez organlarının seçimi şu anda mümkün değildir. Tüzük değişikliği konusunda tedbir kararı bulunduğundan usul ve esas açısında doğru değildir.” dedi. 
Bahçeli’nin  basında yer alan açıklamalarında, muhalefete ve aleyhinde yazı yazan yazarlara da hakaret cümleleri kullanarak, pis oyunlar ve şirret hesaplar cümlelerini  kullanmayı ihmal etmediği yer aldı. Kamuoyunda, Bahçeli’nin mağlubiyeti hazmedememesi ve öfkesine yenik düşmesiyle hızla   toplum güvenini de  kaybetmeye devam ettiği yorumları yapıldı.
Yargının MHP kongresi hakkında  verdiği çelişkili kararlar, iptal edilen Gemerek kararı  başta olmak üzere hepsi kamuoyu önünde cereyan etti. Son sözü Yargıtay kararı söyledi. Bu kararın ardından Tüzük Kurultayı yapıldı ve Bahçeli’nin yetkileri o gün itibariyle sona erdi.  Genel Başkanlık için Kurultay yapılma kararı alınınca bu kararın durdurulabilmesi için Genel Merkez tarafında ki bir delege yeni bir mahkeme açarak tedbiren durdurma kararı aldırdı. Üstelik alınan karar dosyasında  tek delil olmadığı hukukçular tarafından açıklandığı halde. Hukuçular, Hukuk Mahkemeleri Kanunu 391. Maddesine göre bu kararın verilmesi için delil olması gerektiğini iddia ediyorlar. İddiaya göre karar için bu delillerin çeşitli mercilerden talep edilmesi gerekiyor.
Üstelik muhaliflerin   kurultayını yargı kararıyla yapan yetkili kurul çağrı heyeti olduğu halde, mahkeme davalı olarak muhalifleri değil, MHP Genel Merkezini kabul etmiş! Davayı açan yani davacı olan delege de, davalı MHP Genel Merkezi de muhaliflerin kurultayına karşı. Yani davalıda, davacıda kurultayı korsan kurultay olarak niteliyor. Davacı ve davalının aynı tarafta olduğu bir yargılama sisteminin örneğine dünyanın hiçbir yerinde rastlamak mümkün değil.  Bu nasıl  perhiz, nasıl bir lahana turşusuysa...
 Muhaliflerin yargı kararı ile yaptığı tüzük kurultayına pis oyunlar, şirret hesaplar, korsan kurultay diyenlerin yaptığına ne demeli?
Bu yap boz kararlarla yapılmak istenen  zaman kazanmaktan başka bir şey değildir. Çünkü onlar  bu mücadeleyi daha tüzük kurultayında kaybettiklerini çok iyi biliyorlar.  Zaman kazanınca ne mi olacak? Devlet beyle bir erken seçime gidilip, MHP’nin baraj altında kalması sağlanacak. Başka ne olabilir ki?  Aksi halde ayağa kalkan Türkiye’de, MHP Meral Akşener’le kazanacak ve oyun bozulacak…
  




Ateş düştüğü yeri yaksın, sonrası baş sağlığı!

Selda Semiha Kurtoğlu

Her gün şehit, her gün yaralı, her gün evlere düşen  onlarca acı, onlarca göz yaşı. Peki buna  kim dur diyecek?  Kan ve göz yaşı nasıl son bulacak? Doğudan, güneydoğudan  askeri, polisi çektiniz de ne oldu?  Durdular mı?  Yaşanan acılar unutuldu mu?   Aksine katlanarak arttı…
Hükümet her konuda her alan da  söz sahibi olduğunu düşünüyor. Eğitimden, sanata, bilimden,hane halkına kadar karışmayı kendinde hak  görüyor.Ya bu son olay. 2 bomba 28 ölü ve yüzlerce  yaralı. Yazık değil mi bu masum insanlara…  Masum insanlar bu savaşın neresinde?
Her gün acılar paylaşılırken haber bile izleyemez olduk. Artık kimse de bu bu acıları taşıyacak hal kalmadı.  Daha kaç  günahsız vatan  evladı  sebepsiz ölecek? Daha kaç ocak  sönecek?
Onca güvenlik elemanı varken nasıl oluyor da  canlı bombalar  o hava limanına elini kolunu sallayarak girmeyi başarıyor, önce silah sonra da bombayı patlatıyor. Ben  anlayamadım. Sizler anladınız mı ? Oysa Millet’in güvenliğini sağlama mükellefiyetiniz olduğu için anlamak durumunda ve güvenliği  sağlamak zorundasınız…
Ülkemizde her geçen gün artmakta olan bombalı eylemlere artık bir son verilmeli, sıradan vatandaşlar olarak canımız,malımız,evlatlarımız ve ailemiz tedirgin.Sokağa çıkarken bile iki kez düşündüğümüz günlerde hele de bu son olay artık bardağı taşıran damla oldu. Bu bardak daha fazla su almaz. Kimsede tahammül kalmadı.  Artık sözün bittiği yerdeyiz. Milletimizin başı sağ olsun,yaralılara da acil şifalar diliyorum . Benim baş sağlığı dilemekten gayrı yapacak bir şeyim yok.  Hükümetin başındakilerin de mi yok? Allah aşkına konuşun Sizinde mi yok? Sizde benim gibi sadece üzüntünüzü ifade edecek bu lanet terörün önüne geçemeyecekseniz neden oradasınız?


Gururlandırdın be Güney!


 Kırklareli Günlüğü
Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Güney Soykan, çoğunuzun çocukluğunu bildiği, aradan geçen yıllardan sonra  yolda görseniz tanıyamayacağı bir Kırklareli evladı. Diş Tabibi Tuna Soykan ağabeyimizin oğlu. Tuna ağabey zaman zaman ettiğimiz sohbetlerde bana Güney’in iyi bir reklamcı olduğunu,  mükemmel işler yaptığını anlatırdı. Bende şahine yavrusu kuzgun gelir misali, “eh oğlu, tabi ki anlatacak ve gurur duyacak.” diye aklımdan geçirirdim bilmediğim için. 
Sonra Tuna ağabeyin Milletvekili aday adaylığı sürecinde reklam  tanıtımlarını, tanıtım için hazırlanan materyelleri görünce; “Abi senin reklam çalışmalarını kim yapıyor?” Diye sorduğumda oğlu Güney’in yaptığını öğrendim ve o gün Tuna ağabeyin oğlu için boş konuşmadığını anladım. Bu delikanlının önemli bir yetenek olduğu kanaatine vardım…
Şimdi de o işinin ehli olduğuna kanaat ettiğim Kırklareli delikanlısı, başta Fransa  olmak üzere, Avrupa’nın tüm televizyonlarından canlı olarak yayınlanan ‘Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali’ ödül töreninde ING için hazırladığı “The Next Rembrandt” kampanyası ile ‘Altın Aslan’ ödülü aldığını öğrendim.
Oğlunun böyle muhteşem bir başarı elde etmesi doğal olarak Tuna ağabeyi çok gururlandırdı ama sadece onu mu?  Güney Soykan başta Kırklarelililer olmak üzere tüm Türkiye’yi gururlandırdı.
Gurur duymamak mümkün mü?  Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlenen ‘Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali dünyanın en büyük ve en prestijli reklam etkinliği. Festival dünyanın her yerinden gelen reklam, pazarlama, eğlence ve teknoloji  duayenlerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Yarışmaya dünyanın 120’den fazla ülkesinden 43 bin dünya  reklam devi temsilcisi  katıldı. Güney Soykan bu devleri geride bırakarak  dünyanın en büyük ödüllerinden Grand Prix  ödülü ile birlikte  toplam da 16 Ödül kazandı.
Bu ödüller, Marmara Üniversitesi Grafik Bölümü mezunu olan ve reklamcılık mesleğine İstanbul'da başlayan Güney Soykan’ın ilk ödülü değil. Soykan, 2013 yılında da uluslararası bir ödül kazanmıştı. Demek ki o ödül bu büyük ödülün habercisiymiş.
Güney Soykan evladımız, bu muhteşem başarısının ardından yurt dışındaki dünya devi  reklam firmalarından yüzlerce iş teklifi almış, teklifleri değerlendirerek iş hayatını Amsterdam’da sürdürmeye karar vermiş.
Bu memleket evladını kutlamak istiyorum ama onu sadece seni kutluyoruz, tebrikler Güney  falan demenin çok yetersiz olduğunu da biliyorum.
Güney kardeşim; böyle büyük başarılara aç olan Kırklarelimizi dünyaya duyurduğun, doğduğun büyüdüğün Kentin insanlarına bu gururu yaşattığın için inan sana söyleyecek söz bulamıyorum.  Kırk Şehitler diyarının evladı seni alnından öpüyor, tüm Kırklareliler gibi seninle gurur duyuyorum. Başarılarının artarak devam etmesini temenni ediyorum. Bu gururu en fazla hak edenler ise baban ve anneciğindir. Seni yetiştiren Soykan ailesini  de yürekten kutluyorum…