2 Mayıs 2014 Cuma

“3 Mayıs Türkçülük Bayramı”


Kırklareli Günlüğü
Faruk Ceylan
farukceylan39@gmail.com
“3 Mayıs Türkçülük Bayramı
Cumhuriyetin ilanından sonra fikir ve edebiyat dünyamızın önde gelen yazar ve düşünürlerinden bir kısmı Türk Tarihi, Türk milli kültürü, Türk dili üzerine yazılar yazmıştır. Bunlar başta Ziya Gökalp, Namık Kemal, Rıza Nur, Mehmet Emin, Ali Süavi gibi isimlerdi.
Atatürk’ün ölümünden sonra Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü’nün, 2. Dünya Savaşı esnasında Rusların Almanya’ya üstünlük sağlaması sonrası Sosyalist bloklara hoş görünme gayretleri öne çıkmıştır.
O yıllarda birkaç dergi ve gazetede sadece fikir alanında örgütlenen, Türk maneviyatına inanan, ilimde ve fende Türkçü bir bakışla hayatı algılayan başta Nihal Adsız, Necdet Sancar, Hasan Ferit Cansever, Fethi Tevetoğlu, Zeki Velidi Toğan, Orhan Şaik Gökyay, Alparslan Türkeş, , Reha Oğuz Türkkan, Osman Yüksel Serdengeçti   gibi  Türkçü yazarlar o günün  iktidarı  tarafından hedefe konulmuş ve bu grubun yok edilmesine karar verilmiştir.
Yakın tarihimize “Irkçılık- Turancılık Davası” olarak geçen dava o dönemin MEB Sabahattin Ali’nin, Fikir adamı  Hüseyin Nihal Adsız’a dava açmasıyla başlamış,
07 Eylül 1944 başlayan bu dava da 23 Türkçü yazar ve düşünür yargılanmıştır.
Açılan  davaya bağlı olarak  yürütülen soruşturmalar  çerçevesinde  Nihal Adsız’ın evinde yapılan aramalarda, o dönemde Üsteğmen olarak görev yapan ve daha sonraları  Türk Dünyasının ve Türk Milliyetçilerinin “Başbuğu” olacak olan Alparslan Türkeş’in, Nihal Adsız’a gönderdiği mektup ve yazıları da ortaya çıkınca; Alparslan Türkeş’de gözaltına alınarak İstanbul Tophane’deki Askeri Cezaevine konulmuştur.
“Irkçılık ve Turancılık” yaptıkları iddiaları ile tutuklanan Türk milliyetçileri, başta Alparslan Türkeş, Reha Oğuz Türkkan,Nihal Adsız, Zeki Velidi Toğan olmak üzere  Irkcılık ve turancılık yaptıklarını itiraf ettirmek üzere işkencelere tabi tutulmuş,”tabutluklara” konulmuş,el ve ayak  tırnakları kerpetenle  sökülmüştür. Tarihe geçen bu  işkence ve tabutluklara rağmen milli ve manevi değerlerine sımsıkı bağlı, gönülleri Türk milliyetçiliği ile dolu insanlara yapılan işkenceler tesir etmemiş ve mahkeme günü beklenmiştir.“Irkçılık ve Turancılık” davasının ilk yargılaması 3 Mayıs 1944 tarihinde Ankara’da yapılmıştır.
Cumhuriyetten sonra Türkçülerin ve kendilerini “Türk Milliyetçileri” olarak ifade edenlerin bu tarihe kadar yalnız duygu ve düşüncede yaşattıkları ve edebi, ilmi sınırları aşmayan “Türkçülük hareketi” artık eyleme dökülen bir hareket olarak ortaya çıkmıştır.
3 Mayıs günü Ankara’da yapılan duruşma yurdun dört bir yanından gelen ve büyük çoğunluğu üniversite öğrencisi olan  binlerce gencin gösterisine sahne olmuştur.
Nihal Adsız duruşmada ki savunmasında; “'Biz Ziya Gökalp?ın, Mehmet Emin?in şiirleriyle beslendik. Haritalarda, ırkımızın yaşadığı yerlere baktık. Milletimize fenalık edenleri tarihte okuduk. Ve milli kini ateşten damgalar gibi kalbimize yazdık.?? Türkçü ve Turancı olduğum için mahkum olursam bu mahkumluk hayatımın en büyük şerefini teşkil edecektir." demiştir.

23 Sanıklı bu davada 65 oturum yapılmış, davadan 13 sanık beraat etmiş, diğer sanıklar başta Alparslan Türkeş, Zeki Velidi Toğan, Nihal Adsız, Oğuz Türkkan, Cihat Savaş Fer, Nurullah Barman, Fethi Tevetoğlu Necdet Sancar,Cebbar Şenel,ve Cemal Oğuz Öcal gibi sanıklarda 26 Ekim 1945 tarihine kadar cezaevinde kaldıktan sonra  tahliye edilmişlerdir.
3 Mayıs 1944 tarihli duruşmadan sonra Ankara’da yaşanan “Ankara yürüyüşü ve direnişini” yaşatmak maksadıyla bu gün  ilk defa 3 Mayıs 1945 tarihinde Tophane Askeri cezaevinde tutuklu bulunan başta Alparslan Türkeş, Nihal Adsız, Zeki Velidi Togan, Necdet Sancar ve Reha Oğuz Türkkan olmak üzere on tutuklu tarafından kutlanmış ve daha sonraki yıllarda da kutlanma kararıyla  bu  direnişin  “Türkçüler Günü”  “Türkçülük Bayramı”olarak kutlanmasına  karar verilmiştir.
1945 yılından sonra Türk milliyetçileri 3 Mayısları büyük bir coşkuyla kutlamış, Türk milletinin tarih sahnesinde hep var olması, şanlı tarihine, geçmişine sahip çıkılması ve dünya yüzündeki tüm Türklerin özgürce ve kardeşçe yaşaması için mücadeleleri sürmüştür.
Sırf Türkçü ve Türk Milliyetçisi oldukları için tabutluklarda yatırılan, tırnakları kerpetenle sökülen,türlü  işkencelere  maruz kalan Türk Milliyetçileri, bugünde şartlar ne olursa olsun bu büyük milletin en büyük savunucusu ve koruyucusu olmaya devam etmektedirler.
"Bütün Türk'ler bir ordu..." Bu dört kelime, Türk soyunun Ülküsünü dile getiren sözlerin en güzellerinden biridir. Büyük fikir adamımız Ziya Gökaalp'in bir makalesinden çıkarılıp bir Ülkü haline getirilen bu söz, emelleri hiç bir karşılık beklemeden Türklüğe hizmet olan tüm dünya Türk'ünün de parolası olmuş, günümüze kadar gelmiştir. Muhakkak ki  bundan sonra ki nesillere de aktarılacaktır.
 Tüm dünya Türklüğünün 3 Mayıs Türkçülük Bayramını kutluyor, Cenab-ı Allah'tan, Müslümana birlik, Türk'e önderlik nasip etmesini niyaz ediyorum. 





Hiç yorum yok: