Kırklareli Günlüğü
Faruk Ceylan
farukceylan39@gmail.com
“3 Mayıs Türkçülük
Bayramı”
Cumhuriyetin ilanından
sonra fikir ve edebiyat dünyamızın önde gelen yazar ve düşünürlerinden bir
kısmı Türk Tarihi, Türk milli kültürü, Türk dili üzerine yazılar yazmıştır.
Bunlar başta Ziya Gökalp, Namık Kemal, Rıza Nur, Mehmet Emin, Ali Süavi gibi isimlerdi.
Atatürk’ün ölümünden
sonra Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü’nün, 2. Dünya Savaşı esnasında Rusların
Almanya’ya üstünlük sağlaması sonrası Sosyalist bloklara hoş görünme gayretleri
öne çıkmıştır.
O yıllarda birkaç
dergi ve gazetede sadece fikir alanında örgütlenen, Türk maneviyatına inanan,
ilimde ve fende Türkçü bir bakışla hayatı algılayan başta Nihal Adsız, Necdet
Sancar, Hasan Ferit Cansever, Fethi Tevetoğlu, Zeki Velidi Toğan, Orhan Şaik
Gökyay, Alparslan Türkeş, , Reha Oğuz Türkkan, Osman Yüksel Serdengeçti gibi Türkçü yazarlar o günün iktidarı tarafından hedefe konulmuş ve bu grubun yok
edilmesine karar verilmiştir.
Yakın tarihimize
“Irkçılık- Turancılık Davası” olarak geçen dava o dönemin MEB Sabahattin
Ali’nin, Fikir adamı Hüseyin Nihal
Adsız’a dava açmasıyla başlamış,
07 Eylül 1944 başlayan
bu dava da 23 Türkçü yazar ve düşünür yargılanmıştır.
Açılan davaya bağlı olarak yürütülen soruşturmalar çerçevesinde Nihal Adsız’ın evinde yapılan aramalarda, o
dönemde Üsteğmen olarak görev yapan ve daha sonraları Türk Dünyasının ve Türk Milliyetçilerinin
“Başbuğu” olacak olan Alparslan Türkeş’in, Nihal Adsız’a gönderdiği mektup ve
yazıları da ortaya çıkınca; Alparslan Türkeş’de gözaltına alınarak İstanbul
Tophane’deki Askeri Cezaevine konulmuştur.
“Irkçılık ve
Turancılık” yaptıkları iddiaları ile tutuklanan Türk milliyetçileri, başta Alparslan
Türkeş, Reha Oğuz Türkkan,Nihal Adsız, Zeki Velidi Toğan olmak üzere
Irkcılık ve turancılık yaptıklarını itiraf ettirmek üzere işkencelere tabi
tutulmuş,”tabutluklara” konulmuş,el ve ayak
tırnakları kerpetenle sökülmüştür. Tarihe geçen bu işkence ve tabutluklara rağmen milli ve manevi
değerlerine sımsıkı bağlı, gönülleri Türk milliyetçiliği ile dolu insanlara yapılan
işkenceler tesir etmemiş ve mahkeme günü beklenmiştir.“Irkçılık ve Turancılık”
davasının ilk yargılaması 3 Mayıs 1944 tarihinde Ankara’da yapılmıştır.
Cumhuriyetten sonra
Türkçülerin ve kendilerini “Türk Milliyetçileri” olarak ifade edenlerin bu
tarihe kadar yalnız duygu ve düşüncede yaşattıkları ve edebi, ilmi sınırları
aşmayan “Türkçülük hareketi” artık eyleme dökülen bir hareket olarak ortaya
çıkmıştır.
3 Mayıs günü Ankara’da
yapılan duruşma yurdun dört bir yanından gelen ve büyük çoğunluğu üniversite
öğrencisi olan binlerce gencin
gösterisine sahne olmuştur.
Nihal Adsız duruşmada ki savunmasında; “'Biz Ziya Gökalp?ın,
Mehmet Emin?in şiirleriyle beslendik. Haritalarda, ırkımızın yaşadığı yerlere
baktık. Milletimize fenalık edenleri tarihte okuduk. Ve milli kini ateşten
damgalar gibi kalbimize yazdık.?? Türkçü ve Turancı olduğum için mahkum olursam bu mahkumluk hayatımın en büyük şerefini teşkil edecektir." demiştir.
23 Sanıklı bu davada
65 oturum yapılmış, davadan 13 sanık beraat etmiş, diğer sanıklar başta
Alparslan Türkeş, Zeki Velidi Toğan, Nihal Adsız, Oğuz Türkkan, Cihat Savaş
Fer, Nurullah Barman, Fethi Tevetoğlu Necdet Sancar,Cebbar Şenel,ve Cemal Oğuz
Öcal gibi sanıklarda 26 Ekim 1945 tarihine kadar cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilmişlerdir.
3 Mayıs 1944 tarihli
duruşmadan sonra Ankara’da yaşanan “Ankara yürüyüşü ve direnişini” yaşatmak
maksadıyla bu gün ilk defa 3 Mayıs 1945
tarihinde Tophane Askeri cezaevinde tutuklu bulunan başta Alparslan Türkeş,
Nihal Adsız, Zeki Velidi Togan, Necdet Sancar ve Reha Oğuz Türkkan olmak üzere
on tutuklu tarafından kutlanmış ve daha sonraki yıllarda da kutlanma
kararıyla bu direnişin “Türkçüler Günü” “Türkçülük Bayramı”olarak
kutlanmasına karar verilmiştir.
1945 yılından sonra
Türk milliyetçileri 3 Mayısları büyük bir coşkuyla kutlamış, Türk milletinin
tarih sahnesinde hep var olması, şanlı tarihine, geçmişine sahip çıkılması ve
dünya yüzündeki tüm Türklerin özgürce ve kardeşçe yaşaması için mücadeleleri
sürmüştür.
Sırf Türkçü ve Türk
Milliyetçisi oldukları için tabutluklarda yatırılan, tırnakları kerpetenle
sökülen,türlü işkencelere maruz kalan Türk Milliyetçileri, bugünde
şartlar ne olursa olsun bu büyük milletin en büyük savunucusu ve koruyucusu
olmaya devam etmektedirler.
"Bütün Türk'ler bir ordu..." Bu dört kelime, Türk soyunun Ülküsünü dile getiren sözlerin en güzellerinden biridir. Büyük fikir adamımız Ziya Gökaalp'in bir makalesinden çıkarılıp bir Ülkü haline getirilen bu söz, emelleri hiç bir karşılık beklemeden Türklüğe hizmet olan tüm dünya Türk'ünün de parolası olmuş, günümüze kadar gelmiştir. Muhakkak ki bundan sonra ki nesillere de aktarılacaktır.
Tüm dünya Türklüğünün 3 Mayıs Türkçülük Bayramını kutluyor, Cenab-ı Allah'tan, Müslümana birlik, Türk'e önderlik nasip etmesini niyaz ediyorum.
"Bütün Türk'ler bir ordu..." Bu dört kelime, Türk soyunun Ülküsünü dile getiren sözlerin en güzellerinden biridir. Büyük fikir adamımız Ziya Gökaalp'in bir makalesinden çıkarılıp bir Ülkü haline getirilen bu söz, emelleri hiç bir karşılık beklemeden Türklüğe hizmet olan tüm dünya Türk'ünün de parolası olmuş, günümüze kadar gelmiştir. Muhakkak ki bundan sonra ki nesillere de aktarılacaktır.
Tüm dünya Türklüğünün 3 Mayıs Türkçülük Bayramını kutluyor, Cenab-ı Allah'tan, Müslümana birlik, Türk'e önderlik nasip etmesini niyaz ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder