10 Haziran 2016 Cuma

BİLENLER BİLMEYENLERE ANLATSIN!

Kırklareli Günlüğü

Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Mülkiyeti  Kırklareli Belediyesine  ait olan eski Grant otelin satışı ile ilgili Başkan Mehmet Kesimoğlu ile makamında görüştüm.  Başkan otelin onarılarak Belediye hizmet binası olarak kullanılması için yaptığı araştırmalar sonunda otel içinde duvar yıkıp oda genişletmenin bile  taşıyıcı direkler sebebiyle mümkün olmadığını söyledi. Yapının oldukça eski olması sebebiyle onarım işinin de  çok maliyetli olduğunu  belirterek,  otelin  ihale ile satılmasına, otelden elde edilecek olan  gelirinde  iddia edildiği gibi Belediye borçlarının ödenmesi için değil,  tamamen yeni projelerin hayata geçirilmesi için kullanılmasına meclis olarak karar verdiklerini, bu hususta ki  karara  da  şerh koyduklarını  anlattı.
Otelin satış bedeli için değer tespitini yaptırdıklarını bu değerin 12 milyon lira olduğunu belirten Başkan, 12 milyon 500 bin lira bedelle ihaleye çıktıklarını ancak ihaleye kimsenin katılmadığını söyledi.
Başkan Mehmet Kesimoğlu, otelin birilerine değerinin çok altında verilerek peş keş çekileceği dedikodularını üretenlerin,  otelin belirlenen reel değerle ihaleye çıkması ve buna rağmen katılım olmaması sebebiyle satılamadığını belirterek, hadiseyi provoke edenlerin provokasyonlarının havada kaldığını belirtti.
Otel satışı konusunda fırtınalar estirilmesinin ne kadar doğru olduğunu okuyucularımızın yorumuna bırakıyor, belediyeye ait bir mülkün satışının Cumhuriyet tarihinde bir ilkmiş gibi gösterilmesini doğru bulmadığımı belirtmek istiyorum.
Zira geçmişte  bir çok Belediye Başkanının Belediyeye ait mülkleri sattığına bende, değerli okuyucularımda tanık oldular. Ancak   elde edilen gelirle  yatırım mı yapıldı? Borç mu ödendi?  Yoksa bu satışlarla mülkler peşkeş mi çekildi? Orasını bilmiyorum ama her ne yapıldıysa yapıldı ve  geçmişte de Belediye mülkü satıldı…
Örnek mi? Çocukluğumda,  elektirikler  kesilip karanlıkta kaldığımız vakit   rahmetli babam, “Belediyenin tüm şehri aydınlatacak kapasitede jeneratörü vardı. Elektrik kesildiği gibi devreye girerdi.  Başkan jenaratörü sattı ve bizi karanlıkta bıraktı.” diye her defasında  sitem ederdi. Bu benim yaşım itibariyle  bildiğim ilk.   En son örnek de zamanında Belediye Başkanlığının ciddi anlamda kira geliri elde ettiği  liselerin  altındaki Karaumur Belediye dükkanları.  Belediyeye gelir getiren bu dükkanların hepsi de şimdi  şahıs dükkanları…
Verdiğim bu örnek satışlar için peşkeş çekildi diyebilirmiyiz?   Neyin hangi sebeple ve  günün rayiç fiyatlarında mı? Altında mı? Satıldığını ve elde edilen gelirin nerede kullanıldığını bilmediğim için böyle bir yorumda asla bulunamam.  Bu yorumu,  satışları ve gelirin nerede kullanıldığını yakinen bilenlere  bırakıyorum.
Bilenler bilmeyenlere anlatsın!




7 Haziran 2016 Salı

“90 Yıldır Kırklareli’ne ne yapıldı?”







Kırklareli Günlüğü
Faruk  CEYLAN
farukceylan39@mail.com

Önceki gün sağanak yağmurdan sonra İstasyon altında seyyar sebze ve meyve satan Tevfik abi ile karşılaştım. Yağmurdan sonra tren garı yanında bulunan Atatürk heykelinin ve demiryolunun sular altında kaldığını anlatan Tevfik abi; “Herkes belediyeyi eleştiriyor. Bu Belediye Başkanından önce ki Başkanlar ne yaptı? Onlar yaptı da bu Başkan mı yapmıyor? 90 yıldır Kırklareli’ne  kim ne yaptı? Hiçbir Başkan’da, siyasi de doğru düzgün bir şey yapmadı.
Bu Başkan yağmur suyu toplanan bir çok bölgede yaptırdığı  çalışmalarla suyu kesti. Belediye ekipleri en son stadın arkasında çalışma başlatmıştı. Hiç olmazsa bu konuda bir gayret ve çalışma var. İnşaallah yapılacak çalışmalar sonucu bu sorun çözülür diye umuyorum.
90 yıldır Kırklareli’ye ne yapıldı demiştim değil mi?  Evet ,Atatürk 90 yıl önce Kırklareli’ye bir Demir yolu yaptırdı. Biz ne yaptık? Kırklareli’ne gelen trenin yolunu kestik, tren raylarının üzerine beton attık ve rayları yürüyüş yolu yaptık…
Daha Tansu Çiler Hükümetinde  Kırklareli’ye hızlı tren geliyordu ama o zamanın otobüs şirketleri siyasi baskılar sonucu Kırklareli’ye trenin gelmesini  durdurdular.  Biz o yılları iyi hatırlıyoruz. Sonra ne oldu? Tabi ki hiç bir şey…  Şimdi yeniden hızlı tren projeleri yapılıyormuş, Kırklareli’ne tren geleceği söyleniyor.  Söyleniyor ama   projeye göre  tren  Babaeski’den öte geçemeyecekmiş. Yani  Kırklareli Merkeze yine  bir şey yok diyorlar.
Tevfik abi anlattıklarında bence haksız değil. Neden?  Kalkınmada öncelikli 50 İl arasında Kırklareli yok da ondan. Yani Kırklareli gelişmiş  31 İl arasında yer alıyor. Oysa Lüleburgaz İlçesini çıkardığımız vakit  Kırklareli Merkez ekonomik gelişmişlik anlamında  kalkınmada öncelikliler arasında  1. Sırada yer alır.  Yani kalkınmış olan Kırklareli değil, başta Lüleburgaz olmak üzere diğer İlçelerdir.  Çünkü geçmişten bu güne tüm siyasiler ekonomik yatırımları  Lüleburgaz ilçesine yapmışlardır.
Hükümetlerin yaptığı yatırımlardan hiçbir dönem nasibini alamayan Kırklareli’de işsizlik Cumhuriyet kurulduğundan beri hiçbir zaman azalmamış, artarak büyümüştür. Üniversite mezunu gençler parklarda garsonluk, bulaşıkçılık yapmakta, siyasi torpili olanlarda taşeronda asgari ücretle çalışmaktadır. Bu işlere giremeyen ve babasından harçlık alanların sayısı da yüksek orandadır…
15-16 saat mesai yapan küçük esnafın büyük bölümü ise  bir memur maaşından daha az para kazanarak dar gelirliler sınıfından hiç çıkamamıştır. Son yıllarda Üniversitenin gelmesiyle bazı i sektörler; çoğunlukla yemek sektöründe bir nebze olsun ekonomik canlılık meydana gelmeye başlamıştır.
Kim ne derse desin Kırklareli halinin özeti budur. Bu makus talihi 90 yıldır kimse değiştirememiştir. Bundan sonra değişir mi?  Onu da Allah bilir…
*****
Bakan söz verdi, 2017’de Ergene Temiz akacakmış!

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu Kırklareli ziyaretinde  Ergene Nehri'nin temizlenmesi için hazırladıkları 15 maddelik ve 4 milyar liralık eylem planıyla 2017 yılında Ergene’nin   temiz akacağını ifade etti. İnşaallah bu ifade gerçekleştirilemeyecek bir iddia ya da temenni olarak kalmaz.
Hükümet,  Ergene’nin temizlenmesi için  daha  2011 yılında  bir eylem planı hazırlamış, benzeri  sözler o gün ve takip eden yıllarda da verilmişti. Ne değişti? Değişen hiçbir şey olmadı ve o eylem planlarından bu güne kadar Ergene’den zehir akmaya devam eti. 
Bu defa da Bakan bey  Kırklareli ziyaretinde Ergene’nin  2017 yılında temizleneceğini Müjdeledi. Haziran ayını tam ay sayarsak 2017’ye 7 ay kaldı.  Vatandaş, Hükümetin 2011 yılında başlatılan eylem planıyla temizleyemediği  Ergene’yi  7 ayda  temizleyeceğine inanmıyor. Kim bilir? Koskoca Bakan, “Ergene 2017 yılında temiz akacak.” diyorsa vardır bir bildiği diyecek, mecburen 2017 yılını bekleyeceğiz.  Bakan beyin verdiği sözü tutarak kendisine inanmayanları mahçup etmesini yürekten diliyorum  ama  bende şu 2017 yerine daha makul bir tarih söyleseydi keşke diyorum…



















6 Haziran 2016 Pazartesi

Kişilerin Gidici Olduğunu Unutmayın!

Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Kırklareli Günlüğü

 CHP Lüleburgaz İlçe Başkanlığı tarafından  asılan “Türkiye Laiktir, Laik Kalacak” ve Türkiye Cumhuriyeti Demokratik, Laik, Sosyal bir Hukuk devletidir” yazılı pankartlara kesilen cezaların, AK Parti İlçe Başkanı Tanzer Koç tarafından verilen şikayet  dilekçesi  ile kesildiği ortaya çıktı.
 CHP Lüleburgaz İlçe Başkanı Özgür Kaya, “Siyasetçiler hata yaparsa hatasının bedelini siyaseten öder ve AKP Lüleburgaz İlçe Başkanına düşen görev  istifa etmektir.” dedi.
Özgür Kaya, şikayetçinin aldıkları cezaya itiraz ettikleri sırada ortaya çıktığını belirterek; “11 Mayıs 2016 günü Lüleburgaz’da astığımız “Türkiye Laiktir, Laik Kalacak!” ve  “Türkiye Cumhuriyeti Demokratik, Laik, Sosyal bir hukuk devletidir” yazdığımız pankartlara kesilen ceza ile ilgili Lüleburgaz Sulh Ceza Hâkimliğine itiraz etmiş ve evrakları talep etmiştik. Gelen evraklarda şikâyetçinin AKP Lüleburgaz İlçe Başkanı Tanzer Koç olduğunu ve partinin mührünün imzası ile dilekçenin verildiğini üzüntü ile öğrenmiş  olduk.” dedi.
Özgür Kaya Milletvekili Türabi Kayan’ın AK Partili Bakan Fikri Işık’a  sorduğu soruyu hatırlatarak, “Cezanın kesildiği 11 Mayıs günü CHP Milletvekili Türabi Kayan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kesilen cezayı AKP’li bakana sordu ve Bakan: “Türkiye Cumhuriyeti Demokratik, Laik, Sosyal bir hukuk devletidir” bu da hiçbir şekilde tartışmaya açık bir konu değildir. AK Parti'nin ve hükümetimizin  temel görüşüdür, anayasanın vazgeçilmez ilkesidir, bu noktada hiçbir tartışmaya  taraf değiliz"  açıklaması yapmıştı.
Ak Parti Hükümeti Bakanı Fikri  Işık,   Cumhuriyetin  Demokratik ve Laik bir Hukuk Devleti olduğunu, bu görüşün hem Ak Partinin, hem de Hükümetin temel görüşü olduğunu ifade ederken,  Lüleburgaz Ak Parti İlçe Başkanı Tanzer Koç, CHP’nin aldığı cezanın muhatabının Lüleburgaz Belediyesi olduğunu söylemişti.  

CHP Lüleburgaz  İlçe  Başkanı Özgür Kaya, Ak Parti İlçe Başkanı Tanzer Koç’un, partilerini ve Laikliği şikayet ettiği halde muhatabı Lüleburgaz Belediyesi olarak gösterdiğini, kamuoyuna bu yönde  açıklamalarda bulunarak  yalan söylediğini iddia  etti.
  Özgür Kaya Kendi Hükümetinin ve Bakanının tasvibine rağmen Tanzer Koç’un, hem şikayet edip, hemde yalan söyleyerek hangi ruh hali ile bu kadar aciz duruma düştüğünü sordu ve; “Tanzer Koç’un  yalanları Lüleburgaz ikinci Sulh ve Ceza hâkimliliğinin soruşturma evrakları ile ispatlanmıştır. AKP İlçe Başkanı Koç bu skandal karşısında derhal  istifa etmelidir" dedi.
Acaba Tanzer Koç,  “Türkiye Cumhuriyeti Demokratik, Laik, Sosyal bir Hukuk devletidir .” ifadesinden neden   rahatsız oldu? Bu ifadeyi pankart olarak asan CHP’yi neden dava etti? Daha da önemlisi, Özgür Kaya’nın ifadesine göre, şikayet ettiği halde neden bu şikayeti Lüleburgaz Belediyesinin üzerine atma yalanını söyleme ihtiyacı hissetti?  Gerçekten anlaşılabilir gibi değil.
Oysa Ak Parti kurulduğu günden beri “Türkiye Cumhuriyeti Demokratik, Laik, Sosyal bir Hukuk devletidir .” diyenlerin oyları ile Kırklareli’den meclise Ak Partili milletvekili göndermektedir. Tanzer Koç bu eylemi ile siyasi bir skandala sebep olmuş ve arı kovanına çomak sokarak Kırklareli’de kendi partisini riske etmiştir.

Tanzer bey yaptığı siyasi hatalardan vaz geçmez ise sanırım akibeti önceki İlçe Başkanından farklı olmaz.  Kişilerin gidici, Kurumların kalıcı olduğu unutulmamalıdır…

İhraç Kararı CHP’yi Böldü!

Faruk CEYLAN
farukceylan39qgmail.com
Kırklareli Günlüğü
Kırklareli İl Genel Meclisinin  Nisan ayında  yapılan İl Genel Meclis Başkanlığı seçimlerinde CHP Kırklareli İl Teşkilatı grup kararı alarak  Kofçaz İl Genel Meclis üyesi Abdullah Mutluer’in İl Genel Meclis Başkanı olarak seçilmesine karar vermiş, ancak yapılan seçimlerde Kofçaz İl Genel Meclis Üyesi Abdullah Mutluer  yerine Demirköy İl Genel Meclis Üyesi Saffet Üresin İl Genel  Meclis Başkanlığı’na  seçilmişti.
Saffet Üresin’in İl Genel Meclis Başkanlığına seçilmesi ile  karışan CHP teşkilatında kızılca kıyametler koptu.  CHP İl Teşkilatı, Saffet Üresin yönünde oy kullanan İl Genel Meclis üyeleri Saffet Üresin, Gürcan Kırım, Yeşim Girgin, Mehmet Gülay Erkal, Şahin Arslan, Çetin Şinikoğlu ve Gürkan Umut’u, Parti Grup Kararına uymadıkları ve MHP ile iş birliği yaptıkları  gerekçesi ile  İl Disiplin  Kuruluna sevk  etti. CHP Kırklareli İl  Disiplin Kurulu yaptığı toplantıda ihraç talebi  6’ya  3 oyla kıabul edildi.
Ünal Başkur’un  İl Başkanlığını 1 oyla kazanmasıyla  partinin yarısının en başında muhalefete düşmesinden sonra, alınan ihraç  kararıyla ipler iyice gerildi ve CHP tamamen ikiye bölündü.
CHP’de son toplantının da içler acısı hale dönüştüğü, İl Başkanlığı ile muhaliflerin sert söylemler içeren sözlü  saldırılarla karşı karşıya geldiği iddia edildi.   
Karar üzerine kendisi ile görüştüğüm CHP Lüleburgaz İlçe Başkanı  Özgür Kaya, Gerek Türkiye’de gerek parti içinde demokrasinin savunucusu olduklarını söyledi ve
 “ İl Genel Meclisinde yaşanan krizin ardından il disiplin kurulunun verdiği karar adil değildir” dedi.
İl disiplin kurulunun verdiği karar ile çıkmaza giren ihraç olayının önüne geçmek adına Lüleburgaz İlçe Başkanlığı olarak süreci yakından takip ettiklerini ifade eden Özgür Kaya, Akılcı bir çözüm ve orta yolun bulunması gayretlerinin  boşa gittiğini üzülerek  gördüklerini söyledi.  
Özgür Kaya ile  görüşmemiz sırasında Başkan Kaya, 24 kişilik İl Genel Meclisinde 15 kişilik çoğunluğun 7 ihraç ile ortadan kalktığını, partilerinin  masa başında alınan kararla muhalefete düştüğünü anlattı.
 İlçe Başkanı Özgür Kaya; “Bu kararlar Kırklareli’nin yarınını sıkıntıya sokmuştur. AKP siyasetinin önünü açmıştır. Kararı verenler AKP’nin yeni rant alanları yaratma çalışmalarını bundan sonra nasıl durduracaklar?   " dedi.  
CHP Kırklareli  İl binasında  yapılan toplantıda Lüleburgaz İlçe Başkanı Özgür Kaya’nın konuşma yaptığı sırada, İl Başkanı Ünal Başkur’un kendisine birkaç kez sözlü tacizde bulunduğunu ve en son; “Hikaye anlatıyorsun”  diyerek   müdahale de bulunmasıyla  sinirlenerek  toplantıyı terk ettiğini söyledi.
CHP Teşkilatının büyük çoğunluğu da, Ünal Başkur’un Özgür Kaya’ya olan  tavrını ve ihraç kararını  şiddetle kınadıklarını söyleyerek  tepkilerinin durmayacağını   ifade ettiler.

Özgür Kaya son olarak; “Bu kararlar adil ve doğru  değildir.  Kararlar  bölünmenin ve parçalanmanın sebebi olacaktır. Adaletin sağlanması için mücadelemize devam edeceğiz. 'Mevzu vatansa gerisi teferruattır' dedi. 
Kırklareli’de partili partisiz herkes,  CHP İl Başkanlığının yanlış kararlar aldığını, bu tür karar ve eylemlerin Kırklareli’de  Ak Partinin  elini güçlendirdiğini ifade ederek; “Bu gün Belediye Başkanlığı seçimi olsa, Ak Parti Belediye Başkanlığını güle oynaya kazanır.” Yorumlarını yaptılar.
Bazı CHP’liler de Ak partinin bir önceki seçimi bin küsur  oyla kaybettiğini hatırlatarak, bu tutumun CHP’ye kaybettireceğini iddia ettiler.
Bu gelişmeler karşısında CHP kazanı kaynamaya devam eder mi? Yoksa uzlaşı sağlanıp sular durulur mu? Bilinmez ama daha Genel Kurulda ikiye bölünen CHP’de birliğin İl Başkanı Ünal Başkur’la sağlanacağına; doğrusu ne ben, ne de CHP’lilerin inanası yok…









Minik Tenisçiler Hem Kırklareli’nin, Hem de Türkiye’nin Gururu Oldu




18 Haziran’da Hırvatistan’da yapılacak olan dünyanın en prestijli turnuvasına her ülkenin en iyi 2 sporcusu katılıyor. Turnuvaya Türkiye’nin en iyi 2 sporcusu olan  Nisan Özay ve Yağız Ensar Aydın katılacak. Türkiye’yi ve İlimizi temsil edecek olan Nisan Özay ve Yağız Ensar Aydın’a başarılar diliyor, yeni şampiyonluk haberlerini bekliyoruz.

Faruk CEYLAN/Sınır Kent Spor
Türkiye Tenis Federasyonu  2016 yılı faaliyet programında yer alan 10 yaş turnuvası İstanbul Yeşilyurt Spor Kulübünde,12 Yaş turnuvası da İstanbul Tenis Eğitim Spor Kulübünde yapıldı.
Kırklareli Tenis takımının tek sporcu ile katıldığı 10 yaş kategorisinde 9 yasındaki sporcu  Mina İpek Gönül, kendisinden yaş olarak büyük olan rakipleriyle başa baş mücadele ederek 3.oldu.
Nisan Özay
12 yaş  kategorisinde mücadele  eden, hemen her turnuvadan şampiyonlukla dönen madalya canavarı lakaplı, 10 yaşındaki sporcu  Nisan Özay ile girdiği turnuvalarda Kırklareli’ne başarılı sonuçlar kazandıran   Yağız Ensar  Aydın tüm maçlarını kazandı ve rakiplerine tenis kortunu dar ettiler. Rakiplerinden 2 yaş küçük olan sporcularımız rahatlıkla  şampiyonluğa ulaştılar.
 12 yaş  grubunda mücadele eden bir diğer sporcu  Nehir Saylan’da  zorlu maçlarda gösterdiği direnç ve inatla  finale yükselmiş, şampiyonluğu kıl payı kaçırarak  2.olmuştur.
Selim Vatansever hoca ile birlikte İlimize yeni atanan tenis antrenörü Gülhan Akkaya’ nın da  iştirak ettiği turnuvada sporcuların başarısı Kırklareli’de büyük sevinç yarattı. Sporcularımız elde ettikleri başarılı sonuçlarla Kırklareli adını tüm Türkiye’ye duyurdu.
 18 Haziran’da Hırvatistan da yapılacak olan dünyanın en prestijli 10 yaş turnuvası olan Smrikva Bowl’a katılma  hakkı kazanan Nisan Özay  ve Yağız Ensar Aydın  için bu turnuvanın bir  prova niteliği taşıdığı Selim Vatansever ve Gülhan Akkaya hocalar tarafından bildirildi.
Hırvatistan’da yapılacak olan dünyanın en prestijli turnuvası için   her ülkeden 2006 doğumlu
Yağız Ensar Aydın
en iyi 2  sporcu katılmaya hak kazanıyor. Türkiye’yi temsil edecek olan ülkenin en iyi iki oyuncusunun da Kırklareli’den olması, Kırklareli için ayrı bir gurur vesilesi oldu.  
18 Haziran’da Hırvatistan’da yapılacak olan dünyanın en prestijli turnuvasında Türkiye’yi ve İlimizi temsil edecek olan Nisan Özay ve Yağız Ensar Aydın kardeşlerimize Sınır Kent Gazetesi olarak başarılar  diliyor, Kırklareli’ne şampiyonlukla dönmelerini temenni ediyoruz.



Nisan&Yağız Türkiye’nin en iyileri

Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Tribün

Nisan ve Yağız Kırklareli'nin Gururu

Tenis sporu kısa sürede başarıya ulaşmanın çok zor olduğu spor dallarının başında gelmektedir. Başarı için zaman,  iyi hocalar, iyi tesis, iyi malzeme, yüksek sayıda sporcu  gereklidir.
 Kırklareli’de Tenis sporunun ateşini yakan Selim Vatansever hoca, sınırlı imkan ve  sınırlı sayıda sporcu ile bu yola çıkmış,  yetiştirdiği sporcuları ile durmadan dinlenmeden  çalışarak katıldığı her turnuvada başarılar elde etmiş ve  Kırklareli adını tüm yurda duyurmayı başarmıştır.
Son katıldığı Turnuvadan da başarı ile dönen minik  tenisçilerimiz bir kez daha  Kırklareli’nin gururu olmayı başarmışlardır.
Başarılı sonuçlarına alıştığımız Nisan Özay ve Yağız Ensar Aydın, katıldıkları son turnuvadan dan  da şampiyonlukla dönerek, 18 Haziran’da Hırvatistan’da yapılacak olan dünyanın en prestijli turnuvasına katılma hakkını elde ettiler. Bu turnuvaya  her ülkeden  2006 doğumlu olan ve o ülkenin en iyi 2 sporcusu  katılabiliyor.
Turnuvaya Türkiye’nin en iyi 2 sporcusu olarak   Nisan Özay ve Yağız Ensar Aydın katılıyor. Üstelik  Türkiye’nin en iyi iki sporcusu; İstanbul, İzmir, Ankara gibi sınırsız maddi imkanlara, en iyi hocalara ve binlerce sporcuya sahip olan bu İllerden değil;  ikisi de  nüfus olarak da, imkan olarak da bu illerin çok gerisinde ki Kırklareli’den. Bence bu gurur bile Kırklareli’ne yeter…

Mina İpek Gönül ve Nehir Saylan’da  son turnuvada aldıkları başarılı sonuçlarla Nisan ve Yağız’ın başarılarının takipçisi olarak gelecek için büyük umut vaad ediyorlar.  Elde edilen başarılarda büyük pay sahibi olan Selim vatansever hoca ile birlikte çalışmak üzere  Kırklareli’ye atanan  tenis antrenörü Gülhan Akkaya’nın da bu başarılara büyük katkı sağlayacağı, yeni  şampiyonların yetişmesine katkı sağlaması bekleniyor.
Nisan, Yağız ve  Selim hocayı kutluyor, katılacakları uluslar arası turnuvada Kırklareli’ni  ve Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmelerini diliyorum.






ÇYDD, Sebahattin Ali Etkinlikleri için Başkan Kesimoğlu ile Emeği Geçenlere Teşekkür etti


Sınır Kent Haber-Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kırklareli Şube Başkanı Birsen Meriç, 4 gün süren 26.Sabahattin Ali Kültür etkinliklerinde, kendilerine katkı sağlayan Belediye Başkanı Mehmet Kesimoğlu ile emeği geçenlere teşekkür etti.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kırklareli Şube Başkanı Birsen Meriç, Geleneksel .Sabahattin Ali Kültür etkinliklerinin her yıl olduğu  bu yılda muhteşem şekilde  son bulduğunu belirterek şu açıklamada bulundu;

“26.Sabahattin Ali Kültür etkinliklerinin Barış ,sevgi ve dostluk içinde geçirdik.4 günlük bu etkinliğimizde ,bizden hiçbir desteği esirgemeyen,yanımızda olan çok değerli Belediye Başkanım Sayın Mehmet Siyam Kesimoğlu'na ,Sayın Mehmet Gider ve Adem Sevim başkan yardımcılarıma ,Taaa Ardino'dan bize destek için gelen Belediye Başkanım Resmi Murad  ve Selyahidin Karabashev'e, ,Filiz Ali'ye,Nebil Özgentürk'e,  desteklerinden dolayı Hakan Peran ve  EmineGürverÇetin Müdürlerime,sevgili Erze Keskin'e, aslında tüm Belediye Personeline,Kent Konsey'i Başkanım Sayın Seyfi Meriç'e ,Dayko Kırklareli temsilcisi Göksal Çidem'e, sunumundan ve yarattığı çevre farkındalığından dolayı Necdet Göçe', Erol Özkan'a, açtığı kültürel pencereyle,tüm Trakya ÇYDD'nin gönlünü feth eden Atilla Biçer'e,gelen tüm konuklarımıza rehberlik eden ,hep yanımızda olan Erdoğan Kantürer 'e,Eğitim Sen 'in yürekli neferi hep yanımızda olan ve çok engelimizi halleden kardeşim  İsmail Karakaya'a, Musa Bayraktar'a, Manşet Haber Sedat Evren'e, Yeni Kuşak Köy Enstitüsü Mandolin Korosu'na,Katılım sağlayan öğrencilerimize, katılan tüm konuklarımıza,halkımıza ve samimiyetle yanımızda olan yol arkadaşlarımıza,Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kırklareli Şubesi adına sonsuz teşekkürler ediyorum..İyi ki varsınız..”


4 Haziran 2016 Cumartesi

Kaynarca Dünyaya Açılıyor


Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Kırklareli Günlüğü

Kaynarca Dünyaya Açılıyor
Tarihi Kaynaklara göre;  İran,  İran'ın kökenini oluşturan Pers devleti ile Türklerin kurduğu çeşitli devletlerin ilişkileri İslamiyet'in doğuşu ve yaygınlaşması ile  şekillendi. 
İran, 10. yüzyılın sonlarında Türkik ve Pers kökenli Gazne Müslüman Devleti’nin idaresine geçti. Selçukluların 1040 yılında Gaznelileri Dandanakan'da mağlup etmesinden sonra Türkler  kitleler halinde İran’a  yerleşti.  İran bu süreçte neredeyse yarı yarıya Türk nüfusa sahip bir bölge haline geldi.
 Bu sebeple Türk dili çok sayıda Farsça kelimeyi de  benimseyerek içine aldı  ve  İran kültüründen ciddi anlamda   etkilendi. Sanat, bilim ve devlet yönetimi konusunda  büyük  etkileşimler  ortaya çıktı. Türk-İran sınırı 1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Anlaşmasıyla belirlendi.   
Bölgede 19. yüzyılda başlayan Rus tehdidi, Türkler ile İranlıları 'ortak düşmana' karşı birleştirdi.  İran Osmanlı’daki Tanzimat döneminin  getirilerini kendileri için bir model olarak benimsedi
Çeşitli kaynaklar  İran nüfusunun %20 ye yakın kısmının Türklerden oluştuğunu, halkın %40’ının Türkçe konuştuğunu belirtmektedir.

İran nüfusunun dinî yapısının %90'ını  Şii Müslümanlar,  %8'ini Sunni Müslümanlar, %2'sini  de diğer dinlere mensup insanlar oluşturuyor..
Zaman zaman siyasal ayrılıklar sebebiyle İran-Türkiye arasında uzaklaşmalar olsa da iki ülke insanın tarihte   asırlar boyunca   bir arada yaşamaları, aynı dine mensup olmaları, bir birlerinin kültüründen etkilenmeleri hiçbir zaman iki ülke arasında ki bağları geriye dönülmez biçimde kopartamamıştır.
Türklerle yüz yıllar boyunca din, kültür  ve kader birliği eden İran İslam Cumhuriyetinin  İstanbul Başkonsolos  Yardımcısı  Abbas A. Tavassoli, İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ateşesi  Abdolreza Rashed ve  İran İslam Cumhuriyeti Protokolünden Habib Mesri ile  Kaynarca Belediye Başkanı Serdar Türker’in kendilerini Kaynarca’ya davet ettiği;  2015 yılı, Ekim ayı ortalarında Kaynarca’da  tanışmıştım. İranlı dostlarla;  Başkan Türker sayesinde  gazetecilik sıfatıyla  başlayan tanışmam,  ortak kültür ve dini birlikteliğin de avantajıyla  devam eden muhabbetimizi kısa sürede  samimi bir kimliğe büründürdü ve bu sayede   üç yeni dost edindim. Bu açık yürekli samimi insanlar, 1 Haziran Çarşamba günü Başkan Serdar Türker’le birlikte beni de İstanbul  Başkonsolosluğuna davet ettiler.
Osmanlı döneminde  Cağaloğlu’nda hayata geçen Başkonsolosluk binasının 140 yıl önceki haliyle,  orijinalliğinden hiçbir şey kaybetmeden hizmet verdiğini belirten  Habib Mesri, 140 yıl önce çekilmiş bina fotoğraflarını, o günden bu güne halen kullanılmakta olan eşyaları, Mevlana Celalettin Rumi ile ilgili doküman ve objeleri  bizlerle paylaştı.
Her yanı tarih kokan devasa  misafir salonunda devam eden  ziyaretimiz sırasında,  Kültür Ateşesi  Abdolreza Rashed;  çalışkanlığı, girişimciliği ve ürettiği projelerle Başkan Serdar Türker’e   önem verdiklerini,  Kaynarca için hazırladığı   projelere   uluslar arası destek vereceklerini, konuyu Bakanlık düzeyine taşıdıklarını söyledi. Uzun ve samimi sohbetimiz,  boğaz’da yenilen yemekle devam etti.
İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ateşesi Abdolreza  Rashed, İstanbul Başkonsolos  Yardımcısı  Abbas A. Tavassoli ve İran İslam Cumhuriyeti Protokolünden Habib Mesri’nin  kusursuz ev sahipliğinden sonra İran’a davet edildik. Kaynarca Belediye Başkanı Serdar Türker’le önümüzde ki günlerde davete icabet ederek, Kültür Ateşesi ve Başkonsolos yardımcısı marifetiyle   İslam Cumhuriyeti  üst düzey yetkilileriyle de görüşeceğiz. 
700 bin kişilik ordusu ile Kaynarca’ya gelen, Kaynarca’da konaklayarak anıt diktiren, “Ben dünyanın hakimiysem, Kaynarca’da suyun hakimi.” Sözlerini yazdırarak hazırlattığı  kitabeyi yaptırdığı anıta asan,  Kaynarca’nın dünya tarihine mal olmasını sağlayan ve   tarihsel gelişim sebebiyle müşterek değer olan  Pers İmparatoru Dara’nın  2 bin 500 yıllık tarihini  İran İslam Cumhuriyetine taşıyan, İranlıların Ata dedesinin Kaynarca  topraklarında yaşadıklarını paylaşan Başkan Türker, gerçektende iki ülke arasında ki  dostluk ilişkisini pekiştirerek Kaynarca Beldesini sadece Kırklareli’ye, Türkiye’ye değil, dünyaya taşıması ile seçim öncesi; “Kaynarca’yı dünyaya tanıtacağım.”  Diyerek verdiği  sözü çok kısa zamanda yerine getirdi. Başkan Türker sadece verdiği sözü tutmadı,tarihe ışık tuttu. Bu ışıkla iki ülke arasında kültür ve turizm adına köprü oluşturmayı da  başardı.
 Serdar Türker,  Kaynarca suyundan elektrik elde etmek için hazırladığı projesi içinde Almanya hükümet yetkilileri  ile görüşmelere başladığını, görüşmelerinin olumlu geçtiğini ve  şimdi sırada, Kaynarca’nın elektrik ihtiyacını sudan karşılamak, elde edilecek fazla elektiriğin de satışının yapılarak Kaynarca Belediyesine devamlı gelir sağlamak olduğunu  söyledi. 
Kabına sığamayan, deyim yerindeyse bir dakika boş durmadan ulusal ve uluslar arası projeler üreterek Kırklareli’ye kazanım sağlamaya çalışan Belediye Başkanı Serdar Türker,  istihdam sağlayacak ve Kırklareli’de ki işsizliğe son verecek bir projesinin  olduğunu, bu projesi ile ilgili görüşmelerinin  olumlu şekilde devam ettiği müjdesini  verdi.  Başkan Türker hayata geçirmeyi planladığı  istihdam projesiyle de; Kırklareli’de kimsenin  işsiz kalmayacağını  iddia etti..
Nazik davetleri ve gösterdikleri misafirperverliklerinden dolayı; İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ateşesi Abdolreza  Rashed, İstanbul Başkonsolos  Yardımcısı  Abbas A. Tavassoli ve İran İslam Cumhuriyeti Protokolünden Habib Mesri’ye teşekkür ediyor,  bir Milletvekili gibi çalışan Başkan Serdar Türker’i kutluyorum.



BAŞKAN TÜRKER, KAYNARCA’YI DÜNYAYA TANITIYOR




Kaynarca Belediye Başkanı Serdar Türker ve Yazı İşleri Müdürümüz Faruk Ceylan, İran İslam Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğuna davet edildi. Konsoloslukta yapılan görüşmede Kaynarca projelerine destek sözü verildi.

BAŞKAN TÜRKER, KAYNARCA’YI DÜNYAYA TANITIYOR

İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ateşesi Abdolreza Rashed; “Kaynarca ve Başkan Serdar Türker,  İran tarihi ve  bizim için  önem arz etmektedir. “


Sınır Kent Gazetesi Özel Haber
Kaynarca Belediye  Başkanı Serdar Türker ve Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü   Faruk Ceylan, İran İslam Cumhuriyeti İstanbul  Başkonsolosluğunun daveti üzerine;   Başkonsolos Yardımcısı  Abbas A. Tavassoli, İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ateşesi Abdolreza Rashed ve İran İslam Cumhuriyeti Protokolünden Habib Mesri’yi ziyaret ettiler.
140 yıllık Konsolosluk binası  toplantı salonunda gerçekleşen  ziyarette, daha önce Kaynarca’ya gelerek doğal ve tarihi güzelliklerine hayran kaldıklarını belirten heyet, en kısa zamanda yeniden Kaynarca’yı ziyaret etmek istediklerini, Kaynarca Belediyesinin projelerine destek vereceklerini ifade ettiler.

Başkan Serdar Türker’in kendileri ile irtibata geçene kadar böyle bir Cennet köşeden  haberdar  olmadıklarını  belirten Tavassoli ve Rashed, İran’da da adı Kaynarca olan, soğuk ve sıcak Kaynakları ile ünlü bir Belde  olduğunu belirterek, İran’da  ki Beldenin de Kaynarca olmasının tesadüf mü? Yoksa burada ki Kaynarca ile alakalı bir tarihin varlığından mı kaynaklandığını bilmediklerini ama bu konuyu da araştıracaklarını söylediler ve iki Kaynarca’yı kardeş şehir ilan etmek istediklerini söylediler.
Başkan Serdar Türker’in kendilerini Kaynarca’da büyük bir misafirperverlikle ağırladığını belirten heyet, Ata dedeleri Pers imparatoru Dara’nın 2 bin 500 yıl önce Kaynarca’ya gelerek Kaynak başına anıt dikip, anıta bir kitabe yazdırdığını, Dara’nın  Kaynarca’ya duyduğu hayranlığı tarif ederek tarihe not düştüğünü, bunu Belediye Başkanı Serdar Türker’den öğrendiklerini belirttiler.
 İran İslam Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu yetkilileri, Başkan Türker’in bilgilerini tarihsel kaynaklardan doğruladıklarını ve Kaynarca’da  olması gereken 2 bin 500 yıllık Dara kitabesinin bulunarak Kaynarca’ya geri iade edilmesi için uluslar arası girişimleri başlattıklarını belirttiler.
2 bin 500 yıl önce dedelerinin ayak bastığı, büyük hayranlık duyarak  anıt diktirip kitabe yazdırdığı Kaynarca’nın  yerinin kendileri içinde büyük önem taşıdığını belirten Başkonsolosluk yetkilileri, Atalarına ve tarihlerine sahip  çıkan, bu tarihi  gün yüzüne çıkarak yaşaması için çaba sarf eden Kaynarca Belediye Başkanı Serdar Türker’in, hem  İslam Cumhuriyeti, hem de dünya tarihi açısından  büyük önem taşıyan, 2 bin 500 yıllık   geçmişe ışık tutmasının taktire şayan bir girişim  olduğunu söylediler.
 İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ateşesi Abdolreza Rashed; “ Akılcı ve samimi yaklaşımı ile Ata dedemiz Pers İmparatoru Darius’u  tarihin derinliklerinden çıkarıp dünya sahnesinin önüne koyan Belediye Başkanı Serdar Türker bizim için büyük önem arz etmektedir. Aynı dine ve kültüre sahip olmak ise bizleri bir birimize daha da çok yaklaştırmış ve bir kardeşlik hukukunun gerçekleşmesini sağlamıştır.
Bundan böyle Belediye Başkanı Serdar Türker’in tüm projelerine destek vereceğiz. Kendisine katkı sağlamak için çalışcağız.
Kaynarca’da tanıştığımız, haber ve makaleleri ile yaşananları kamuoyuna duyurarak, bizlere  ciddi anlamda destek  sağlayan Sınır Kent  Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Faruk Ceylan’la da kardeşliğimiz Kaynarca’da başlamış, İstanbul davetimizle pekişmiştir.
Ceylan’ın yazdığı yazılarve makaleler   arşivlerimizde  tarihsel vesika olarak yerini  almıştır.
Değerli Başkan Serdar Türker ve Gazeteci dostumuz Faruk Ceylan’a teşekkür ediyor, ülkemiz adına şükran duyuyoruz.” dedi.   
Tarih kokan  konsolosluk binasının devasa toplantı salonunda gerçekleşen samimi ve uzun süren  istişareden sonra Başkan Türker ve Yazı İşleri Müdürümüz Ceylan, İran İslam Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu yetkileri  ile Boğaz’da yenen yemekten sonra Kırklareli’ye döndüler.


DARA 700 BİN KİŞİLİK CAVİDAN ORDUSU İLE 3 GÜN KAYNARCA’DA KALDI.
Eski Yunan tarihçilerinin anlattıklarına göre Pers Hükümdarı Daireus (Dara) M.Ö: 514 yılında çıktığı Sikitya seferinde İstanbul, Çatalca, Vize, Poyralı yolu üzerinden Tearos (Sunak yeri-Kaynaklar ) denilen Pınarhisar-Kaynarca arasındaki yere geldi. Tarih bunu “Onbinlerin yürüyüşü “ diye kaydeder.
M.Ö: VI.yy’da Kaynarca ve yöresinde meydana gelen tarihi olay yörenin  Eski Çağ Tarihi kapsamında oynadığı rol bakımından önemlidir. Olayın kahramanı  Pers İmparatoru  I.Darieus (Dara) Eskiçağ dünyasının süper güçlerinin başına geçtiğinde  Anadolu’da Ionia, Lydia, Kilikia ve Daskyleion bölgelerini ele geçirdi. M.Ö: 514 Pers İmparatorluğunun
Başkenti Susa’dan yola çıkarak bugünkü Romanya topraklarında yaşadığını öğrendiği atlı-göçebe bir toplum olan İskitlere karşı sefere çıktı.
İran Hükümdarı DARA Sikitya Seferine giderken 700 yüz bin kişilik Cavidan (Hiç bitmeyen, sayısı azalmayan) ordusuyla Kaynarca Kasabasının bulunduğu yerde Ergene çayının ayaklarından olan TARA suyunun ve bu günkü Kaynarca membaları adını alan suyun başında konakladı.

 BULGARLAR DARA KİTABESİNİ BULGARİSTAN’A GÖTÜRMÜŞ.
Kaynarca’nın kaynak  suları  DARA' nın çok hoşuna gitmiş, doğal güzelliklere hayran kalmıştır.  Kaynarca meydanında ki suyun başına bir anıt  diktirerek, anıtta ki kitabeye; " DARA NASIL BU DÜNYANIN HAKİMİ VE HÜKÜMDARI İSE  YENE (KAYNARCA) SULARI DA SUYUN HÜKÜMDARIDIR " ibaresini yazdırmıştır.
Balkan Harbinde Bulgarlar  Kaynarca’dan çekilirken  Dara’nın kitabesini  söküp Sofya' da ki müzelerine naklettikleri kitabenin  halen bu müzede olduğu, bir söylentiye göre de Rusya, Petersburg müzesinde olduğu iddia edilmektedir.
Yunan tarihçi Herdot’a göre  DARA Kaynarca Kasabasında üç gün kaldıktan sonra Sikitya Seferine Ordularını iki koldan göndermiş, bir kısmı Kaynarca - Kırklareli yolu ile, bir kısmı da Sazara - Koyva yolu ile gönderdiği, ordularını o zaman Kırkklise adı verilen Kırklareli'nde Hükümet kuran MASAGET Türkleri, İran Hükümdarı DARA'ya Kırklareli'nin 5 kilometresinde ve Şeytan Deresinin batısında DARA'nın askerleriyle harb etmiştir.


Kaynarca Kasabası Miladın 46'ncı senesinde Trakya illeri ile beraber Roma' lıların eline geçmiştir. Milattan 1357 yıl sonra Murat Hüdavendigar tarafından fethedilerek Osmanlıların eline geçmiştir.
14ncü asırda Türklerin eline geçen Kaynarca Kasabasında yerleşen Türklere YEN Türkleri denilmiştir. Kasabanın ismi 1920 yılına kadar YENE olarak anılmış bu tarihten sonra kaynayan memba sularının çok olması nedeni ile KAYNARCA adı verilmiştir.