30 Temmuz 2015 Perşembe
28 Temmuz 2015 Salı
Babaeski'de sıkıntılı süreç sona erdi.
Hacı; “Ben gönüllü olarak zora talip
oldum. Çünkü çalışmalarım gelecek seçimler için değil, gelecek nesiller için
oldu. Bu da Babaeski’ye olan sevdamın gereğidir. Babaeski’nin bundan sonra yüz
yıl alt yapı sorunu olmayacaktır. ”
“BİR
YIL SÜREN SIKINTILI SÜRECİ SONA ERDİRDİK.”
“Babaeski benim ailem. İnsan ailesi için
çekilen sıkıntılara, dedikodu ve eleştirilere göğüs geremezse o zaman o aile
aile olmaz, aile bağları dedikodularla iftiralarla sarsılmaz.”
Faruk CEYLAN- Birinci dönem belediye başkanlığı seçimlerini
bölgede rekor oyla kazandı. Hizmetleri ile beş yıllık dönem sonunda çevresinde
büyük bir sevgi çemberi oluşturdu. İkinci dönem Belediye Başkanlığı
seçimlerinde Belediye Başkanlığı için aday adayı oldu. Aday adaylığında iki
rakibi vardı. Önceki seçimi rekor oyla
kazanıp beş yıl başarı ile başkanlık yaptığı
için Genel Merkez tarafından aday
gösterileceği kesin olmasına ve
yarışacağı rakipleri bulunmasına rağmen aday seçiminde sandık istedi. Bunun
için Genel Merkezine sandık için baskıda bulundu çünkü sevildiğinden emindi.
Sevmiyorlarsa da seçmesinler dedi.
Üyelerin
önüne sandığı koydurduktan sonra rakipleri ona hiç şans vermedi ama o sandıktan
%60 oyla çıktı en yakın rakibi ancak %21,8 oy alabildi ve o ikinci defa
Belediye Başkanı olmak için halkın önüne çıktı.
İkinci defa Belediye Başkanı seçilirken oy
oranı yine rekor seviyedeydi. Bu defa Türkiye çapında rekor oy alarak koltuğa
ikinci defa oturdu.
İkinci dönem
için başkanlık koltuğuna oturduğu gibi İlçesinin en önemli sorunu olan alt yapı
sorununa çözüm getirmek için kolları sıvadı. Bu zor ve meşakkatli yolda siyasi
rakipleri tarafından çok ağır eleştirilere maruz kaldı. Hatta görevi bırakıp
yurt dışına kaçtığı dedikoduları bile yapıldı ama o eleştirilere kulaklarını tıkayarak
alt yapı sorunun çözülmesi için başlatılan çalışmalar ile ilgilendi. Bir yıl süren çalışmalardan sonra bozulan
yolların yapım işine girdi. Başından beri adını telaffuz etmeden anlattığım
Belediye Başkanı Abdullah Hacı, yol yapım çalışmalarının yılsonunda biteceği
sözünü verdi.
Babaeski
sevdası için her türlü meşakkate, eleştiriye gönüllü razı olduğunu belirten
Başkan Hacı; “Babaeski benim ailem. İnsan ailesi için çekilen sıkıntılara,
dedikodu ve eleştirilere göğüs geremezse o zaman o aile aile olmaz, aile
bağları dedikodularla iftiralarla sarsılmaz. Benim Babaeski sevdamdan hiçbir hemşehrimin asla şüphesi
yoktur. Ben Babaeski’me ve onun güzel
insanlarına sevdalı olmasaydım bu sıkıntılı işe girmez, üst yapıyı
makyajlayarak günü kurtarırdım ama bu Babaeski insanına ihanet olurdu.
Bir yıl süren
sıkıntılı süreci sona erdirdik. Bu süreçte toz, toprak ve çamur içinde kalan
Babaeski ailemden özür diliyor, gösterdikleri sabırdan dolayı da kendilerine
tekrar kalpten teşekkür ediyorum.
Göreve ilk geldiğimde önümüzdeki bir iki senede çok büyük
sıkıntılar yaratacak olan Babaeski’mizin altyapısını değiştireceğimi
söylemiştim. Babaeski’mizin altyapısı çok eskiydi. Birilerinin bu işe sahip
çıkması gerekiyordu. Babaeski bundan sonra en ufak bir altyapı sorunu
yaşamayacaktır. Babaeski Belediyesi tarihinin en büyük altyapı çalışmalarını
gerçekleştirdi ve şimdi tarihinin en büyük yol yapım çalışmalarına
başladı. Yol yapım çalışmalarını yılsonuna
kadar bitirmek için çalışıyoruz. Hedefimiz yeni yıla yeni yollarımızla
girmek. Benim bu
çalışmalara başlarken hiçbir siyasi kaygım olmadı, olsaydı böyle zor bir işe
girmezdim. Bu işe girmek için boynuma ip atan olmadı. Ben gönüllü olarak zora
talip oldum. Çünkü çalışmalarım gelecek seçimler için değil, gelecek nesiller
için oldu. Bu da Babaeski’ye olan sevdamın gereğidir. Babaeski’nin bundan sonra
yüz yıl alt yapı sorunu olmayacaktır. ” dedi.
NELER OLUYOR NELER
ceylanalper@hotmail.com
Ülke diken
üstünde heryerden kan fışkırıyor. "Neden böyle oldu?" sorusunun cevabı çok basit
aslında. Çünkü; Hükümet kurulamadı. Seçimlerde barajı aşan HDP, Ak Parti'nin tek
başına iktidar olmasını engelledi. Sonrasında MHP çizgiyi çekti ve HDP'nin
içinde olduğu hiçbir koalisyonda yer almayız dedi. Peki ne kaldı geriye? Kim
kuracak hükümeti? Ak Parti ve CHP'nin koalisyon kurması imkansız gibi
gözükürken kamuoyunda en olası koalisyon MHP ve Ak Parti gibi yorumlandı. Aslında
bu da olacak iş değildi ya, böyle bir imaj yaratıldı. Şimdi asıl soru; "HDP'nin oyu nasıl düşer?" Olası bir seçim tekrarında eğer HDP'nin oyu düşer ise sorun
çözülür. Seçim tekrarı diyorum, çünkü; Erken seçim hükümet kurulduktan sonra
olur. Daha hükümet kurulamadığına göre buna "Seçim tekrarı" denir. Seçim
tekrarlanacak gibi gözüküyor. Böyle bir durumda en çok oyu alan Ak Parti'nin
tek başına iktidar olabilmesi için HDP'nin barajın altına düşmesi şart. O zaman
HDP Demirtaş ile topladığı sempatiyi kaybetmeli. Yani Pkk hortlamalı, hortladı
da zaten. Suruç'ta yaşananlar sonrasında Pkk'nın böyle eylemlerle cevap vermesi
kaçınılmazdı. Ancak kafa karıştıran hem Işid'e hemde Pkk'ya karşı yürütülen
operasyonlar. Yani terörün her türlüsüne karşıyız imajı. Kardeşim sen madem
teröre karşısın neden destekledin zamanında bu teröristleri? Neden hastanelerinde tedavi ettin geri gönderdin Işid canilerini?.. Sonra Öcalan ile
görüşüp bir terör örgütü lideri ile çözüm süreci yürüttün? Yani karşında ki
insanların eli silahlı katiller olduğunu şimdi mi fark ettin? Olmaz kardeşim
olmaz, bu iş böyle olmaz. Bu ülke terörle yıllarca savaştı sonra on yıllık bir
çözüm süreci başlattı. Peki ne bu şimdi herkes birbirinden intikam alıyor? Olan
yine bu ülkenin evlatlarına oluyor. Ne suruçta ki gençler, ne de görev başında
öldürülen asker ve polisler hiçbirinin suçu yok. Suç bu ülkeyi yönetiyorum
zannederken aslında yönetemediğini fark etmeyen kişilerde. Terörden medet
umanların, bir gün terör saldırıları ile karşılaşmaları normal değil mi? Gerçek
şu; Ülke karışıyor peki bu karışıklık en çok kimin işine yarayacak? Bu sorunun
cevabını bizlere zaman verecek. İşte o zaman anlarız bu oyun kimin oyunu. Ama
benden size söylemesi esas oyun sen kime vereceksin "oy"unu?
27 Temmuz 2015 Pazartesi
Gazeteci ve Gazetecilik Yapan
farukceylan39@gmail.com
İnsan şu gazetecilik mesleğine bulaştı mı bir kez, tozunu yuttu mu geri dönüşü olmayan bir yola
girer. Çünkü bu virüs vücuduna girdimi tüm bedenini teslim alır. Artık gecesi,
gündüzü ya da tatili olmaz. Aşktır
gaztecilik. Dinlenmek mi? Yazarken dinlenir gazeteci...
Mesai tahtidinde bulunmadan, gerekirse sabaha kadar şevkle ve zevkle çalışır.
Bir olay vukuu bulduğunda ben şimdi tatildeyim demesi imkansızdır. İşin
peşine düşer. Uykunun en tatlı anında, gece yarısı bir telefonla yataktan
kaldırıldığında saniye geçirmeden olaya intikal eder. Tıpkı asker ve polis gibi
mesaisi olmayan bir meslektir gazetecilik.
Gazetecilik yapan, gazetecilikten sonra bir başka mesleği
kolay kolay yapamaz. Çok zordur gazetecilikten sonra başka meslek. Yapmak zorunda kalsa da insan gazetecilikten kopamaz. Hayata bakışı daima gazetecilik gözü ile
olur. Başka bir iş yapsa da gazeteci her fırsatta yazmaya çalışır. Gazeteci
duyarlılığı çok farklıdır. Bu duyarlılık ve hassasiyet gazeteciyi daima farklı kılar.
Gazeteci,
Siyasetçi gibi günlük yaşayamaz. Siyasetçiler günlük yaşamak zorundadır.
Çünkü ne araştırmaya, ne de vefa gösterecek nezakete vakit bulamazlar. Onlar
için günü kurtarmak esastır. Bu yüzden
gazetecilik yaparken siyasete girenler, siyasette de farklı duruş sergilerler.
Çünkü virüs bulaşmıştır bir kere, mecburen yaptıkları işe
gazetecilik gözlüğü arkasından bakarlar.
Gazetecilik yapan ama o virüsün bulaşmadığı
gazeteciler, gazeteciliği iş
olduğu için yapar. Mesleğini yaparken ne
araştırır, ne vefa, ne de hassasiyet gösterebilirler. Mesai bittimi
gazetecilikde biter onlar için.
İşte bunun için gazeteciyim diyen ile, gazetecilik yapanı
ayırmak gerekir...
24 Temmuz 2015 Cuma
Amatör sporcular, ülkenin geleceğidir.
Faruk CEYLAN
farukceylan@gmail.com
Spor Genel Müdürlüğü (SGM)'nün son bir yılı
kapsayan araştırmasında, Türkiye genelinde lisanslı sporcu sayısında yüzde 49
artış olmuş. Amatör sporların yapıldığı
alanların fiziki yetersizliği ise ülke çapında evlere şenlik.
Özellikle amatör futbol maçlarının oynandığı
sahaların hali içler acısı. Kamuoyunda sık sık çamur deryası sahaları, soyunma
odalarının perişan hali ve sağlık ekiplerinin yetersizliğiyle gündeme gelen
amatör futbol müsabakalarında sporcu ve yöneticiler isyan noktasında.
Türkiye'de bulunan 11 bin 800 spor kulübü, birçok dalda her yaştan sporcuya hizmet veriyor. Araştırmaya göre Eylül 2012 tarihi itibariyle, 2 milyon 211 bin 649 lisanslı sporcu bulunuyor. Altyapı takımları başta olmak üzere amatör takımların sporcularının çok zor saha şartlarında mücadele etmek zorunda bırakıldığı açık bir gerçek. Maçın oynandığı sahanın neredeyse gölete döndüğü, engebeli yerlerinde ise çiçekler açtığı sahalar dolu ülkemizde.
Türkiye'de bulunan 11 bin 800 spor kulübü, birçok dalda her yaştan sporcuya hizmet veriyor. Araştırmaya göre Eylül 2012 tarihi itibariyle, 2 milyon 211 bin 649 lisanslı sporcu bulunuyor. Altyapı takımları başta olmak üzere amatör takımların sporcularının çok zor saha şartlarında mücadele etmek zorunda bırakıldığı açık bir gerçek. Maçın oynandığı sahanın neredeyse gölete döndüğü, engebeli yerlerinde ise çiçekler açtığı sahalar dolu ülkemizde.
Teknik heyet ve yedek oyuncuların oturacak bir
kulübeleri bulunmayan, soyunma
odalarının durumuda içler acısı.
İşte bu yokluk ve zorluklara rağmen amatörler sporcular
başarılı olmak için mücadele veriyorlar.
Belediye desteği ve tesisleri
olmayan çoğu amatör kulüp fedakar bir kaç kişinin kişinin sırtında gidiyor, onların çabaları ile
sahaya çıkıyorlar. Sahaya bu koşullarda çıkan kulüplerimizin sporcularının
sağlıkçı sorunu da bir dram. Merkezde bu iş bir şekilde çözülmeye çalışılıyor. Köylerde
sağlıkçı bulana aşk olsun. Bulduysanızda çantasında
bir pet şişe su ve bir buz var. Sanırım
bunları ASKF Başkanları da biliyor ve görüyor. Bu konu da ne yapabilirler? O da
muhlak...
Aslında sorun Kırklareli’de ki amatörlerin değil, ülke çapında
ki tüm amatör sporcuların sorunu. Gençlik ve Spor Bakanlığı amatör
sporcularında var olduğunu, tüm imkansızlıklara rağmen, ülkemizi temsil edecek
sporcuları yetiştirdiklerini hatırlayarak, amatör sporcunun çilelerine son
verecek çalışmaları vakit geçirmeden başlatmalıdır. Böyle devam ederse sporun
fabrikaları olan amatör kulüplerin bir bir kapanarak yok olacağı
unutulmamalıdır. Amatör sporcular Ülke sporunun kaynağı ve geleceğidir.
Bayram özgürce yazınca bayramdır.
Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Basın Bayramı veya Gazeteciler ve Basın Bayramı, tarihi
konusunda üzerinde tartışmalar bulunsa da Türkiye’de Türk basınında sansürün
kaldırılmasının yıl dönümü olarak her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanmaktadır.
Osmanlı
İmparatorluğu zamanında yayınlanan gazeteler görevli sansür memurlarının
denetiminden geçtikten sonra yayınlanıyordu.
Türk
basınında sansürün ilk uygulandığı tarih 10 Mayıs 1876'dır. 24 Temmuz 1908
tarihinde İkinci meşrutiyet ile yürürlüğe
girdikten sonra bu uygulamaya son verilmiş olması günümüzde "sansürün
kaldırılması" olarak adlandırılmaktadır.
10
Haziran 1946 yılında kurulan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bir basın günü oluşturmayı planlamıştır.
Türkiye'de ilk gazetenin çıkış tarihine göre düzenlenmesi planlanan bu güne
"Basın Bayramı" adı verilecektir. Ancak ilk gazete konusunda çeşitli
görüşler bulunduğundan dolayı bir görüş birliğine varılamamış,Falih Rıfkı Atay tarafından
bayramın her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanılması fikri ortaya atılmış ve kabul
edilmiştir.
İlk
gazetenin çıkışı konusundaki tartışmalarda bazı kişiler, Osmanlı İmparatorluğu
sınırları dahilinde ilk Osmanlı Türk gazetesi olan Takvim-i Vekayi’nin yayınlandığı
1831 çıkış tarihini doğru olarak kabul etmişlerdir. Ancak Takvim-i Vekayi'nin
resmi gazete olmasından dolayı ilk çıkan Türkçe gazete olmadığını savunanlarda
bulunmaktadır. Bu görüşü savunanlar ise
ilk Türkçe gazetenin 1861 yılında yayınlanmaya başlanan Tercüman-ı Hakikat
gazetesi olduğunu iddia ederler.
Türkiye'de
Basın Bayramı Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti önderliğinde Bab-ı Ali ile birlikte kutlanmaya başlanmış, ardından
her il ve bazı ilçelerde de Basın Bayramı ayrı ayrı kutlanmaya başlamıştır.
Türk
basınında sansürün kaldırılmasının yıl dönümü olan bu günü tüm gazeteciler
Basın Bayramı olarak kutluyor. Gerçekten Basında sansür
kalkmışmıdır? Gazeteciler özgürce yazabiliyorlar mı? Bayramlarını içlerine sindirerek kutluyorlar mı ? Bu soruların cevabını siz değerli okuyucularıma bırakıyorum...
Türkiye’de basının
durumunu, Ahmet Altan’ın uzun yıllar önceki bir yazısından esinle, ‘av
sahası’na benzetebiliriz. Av sahasında hayvanlar kendilerini özgür sanır.
Oysa ne zaman ve nereden bir kör kurşunun
geleceği hiç belli değildir. Maalesef Basının bugünkü hali de bu! Bu duruma
özgürlük denilebilir mi?!.
Tüm meslektaşlarıma; hiçbir baskı görmeden, yazılarını özgürce yazacağı bayramlar diliyorum.
21 Temmuz 2015 Salı
Kanlı oyun
Faruk CEYLAN
Kanlı oyun
farukceylan39@gmail.com
Suruç’taki
saldırının tarafı kim olursa olsun, hangi pisikopat örgütün işi olursa olsun bu açıkça savaş provokasyonudur. Saldırı Ülkemizin bekasına yönelik bir saldırıdır. Saldırı
sadece Suruç’u değil Türkiye’yi
patlatma hedefini taşımaktadır.
Tabi ki saldırıyı lanetliyoruz. Allah belalarını versin! Ancak
yaşanan saldırıyı lanetlemek yetmez. Yaşanmaması
için ne yapılmalı? Sorusunun cevabı zaman geçirmeden bulunmalıdır.
Hatırlanacağı üzere saldırı
öncesi PKK halka silâhlanma çağrısında
bulunmuştu. Olayların bu boyuta
geleceği çok önceden belliydi.
Suruç’taki bombalı saldırı
aslında bağıra bağıra geldi. IŞİD
zaten Türkiye’yi hedef
alacağını ilan etmişti.
Seçimlerin öncesinde Adana, Mersin ve
Diyarbakır’daki bombalı saldırılar, IŞİD’in işiydi. HDP’nin Diyarbakır mitinginde bomba
patlamıştı. Bomba patlamadan önce
gözaltına alınarak serbest bırakılan bir
IŞİD militanı çıkmıştı.
Suruç saldırısında ölenlerin
PYD’ye yardım destek için büyük
İllerden otobüsle getirilen ve Abdullah Öcalan’ın doğduğu köyde toplananlar olması kimseyi yanıltmasın.
Saldırı PKK’ya yönelik görünüyor olmasına rağmen yangını bütün Türkiye’ye yaymak hedeflenmiştir. Kanlı oyunun
işareti Suruç’tan verilmiştir.
İngiltere ve ABD düzenledikleri
bu tür programlarla, programımız topraklarınızı ele geçirip önce büyük kürdistanı, sonra da büyük
İsrail’i kurma programıdır.
Çalışmalarımızı başlattık demektedirler.
.
Bu yüzdendir ki, katliamı yapan
IŞİD’miş” deyip geçemeyiz. IŞİD,
PKK ve PYD’de ABD programının parçalarıdır.
İktidar ve muhalefet
saldırı sonrası kınamalarda bulunup, birlik
ve beraberlik içinde olunmasını istedi. Bu birlik ve beraberliğin sağlanması,
ortak anlayışa varmayla olur.
Ankara ortak anlayışa varmak için IŞİD ve Suriye politikaları konusundaki yanlışları sorgulanmalıdır.
Başbakan Davutoğlu’nun dört parti liderine yaptığı ortak hareket etme çağrısı, teröre karşı ortak dil oluşturulması ile gerçekleşir.
Başbakan Davutoğlu’nun dört parti liderine yaptığı ortak hareket etme çağrısı, teröre karşı ortak dil oluşturulması ile gerçekleşir.
Bir ay on bir ayı kurtarıyor mu?
Faruk CEYLAN
Bir ay on biri ayı
kurtarıyor mu?
Ramazan ayında türlü türlü iftar sofraları kuruldu, fakir fukara
doyuruldu. Namazlar kılındı, tövbe edildi. Sadaka ve yardımlarla Mübarek
Ramazan ayı son buldu. Bayram namazı,
ardından Bayramın ilk gününe denk gelen
Cuma namazı ile tövbe ve hamd edilerek,
Bayaram coşkuyla kutlandı. Bayramda
yoksullar ve çocuklar sevindirildi.
Herkesin huşu içinde (Allah’a boyun eğme, gönlü
korku, sevgi ve saygı ile dolu olma) yaşadığı,
tövbe ve ibadet ettiği, inancın zirve yaptığı bu ayın hemen ardından Bayramda gelince, bu ülkede artık asla hırsızlık yapılmaz.
Yapılıyorsada yapanlar tövbe etti ya
artık bir kibrit çöpü çalınmaz, bir tek
aç ve yoksul kalmaz, kimsenin hakkı kmseye geçmez diye düşünüyorum mecburen. Yoksa siz böyle düşünmüyormusunuz?
İyide çalan yine çalacaksa, kişi hakları gasp edilecekse, fakir
fukara ve yetimin aç kalması, açıkta kalması kimsenin umurunda olmayacaksa bu oruçlar neden tutuldu? Neden iftar
sofraları kuruldu? Neden camilerde basacak yer kalmadı? Huşu içinde Tövbeler ve dualar edildi...
Yalan mı oldu bunca çaba.
Yoksa bir aylık sevap on bir ayı kurtarıyorda benim mi haberim yok. Ben
bu işten bir şey anlayamadım, anlayan varsa anlatsın öğrenelim...
Yüce Peygamberimiz (sav); ”Günahlarına samimi olarak
tevbe eden kimse hiç günah işlememiş gibidir.” ( İbn Mace,Zühd,30 )
buyurmuştur. Yüce Peygamberimiz (sav),
böyle buyurmuş ama tövbe et affa uğra, sonra tövbenden vaz geç günah işle, yeniden tövbe et de dememiştir...
Allah (cc) o samimi tevbeyi bizlere de nasib
etsin, ben
dahil herkese hidayet versin. Tövbe edip bir daha geri vites yaptırmasın
inşaallah...
19 Temmuz 2015 Pazar
Üsküp Belediyesi halkla bayramlaştı
*Üsküp
Belediye Başkanlığı, Bayramın birinci günü Üsküplülerle bayramlaştı.
Faruk CEYLAN-Üsküp Belediye Başkanı Hüseyin Kasap ve Belediye Meclis
üyeleri, Belediye Başkanlığında düzenlenen törende halkla bayramlaştı. Ramazan Bayramının birinci günü Belediye
binasında gerçekleştirilen Bayramlaşma
törenine Üsküp halkı büyük bir katılım gösterdi.
Belediye Başkanı
Hüseyin Kasap Bayramlaşma törenine katılan herkesin ayrı ayrı bayramını
kutladı, büyüklerin ellerinini öperek Üsküp halkına teşekkür etti.
Başkan Kasap
Bayramlaşma töreninin ardından, törene katılanlara hitaben yaptığı konuşmada,
Ramzan ayının birlik, beraberlik ve paylaşma ayı olduğunu, tutulan orucun
ardından sevginin ve kardeşlik duyguşlarının coşkuyla paylaşılmasından duyduğu memnuniyeti
ifade ederek Üsküplülere teşekkür etti.
Ahmetbey Belediye Başkanı Altıntaş’tan bayram ziyaretleri
Ahmetbey’in genç ve çalışkan Belediye Başkanı Mustafa Altıntaş, Bayramda
kapı kapı gezip halkın bayramını kutladı.
Faruk CEYLAN-Trakya’da en genç Belediye Başkanı
ünvanına sahip olan Ahmnetbey Belediye Başkanı Mustafa Altıntaş, Ramazan
Bayramı münasebetiyle bayram ziyaretlerini makamında kabul etti. Makamda ki
Bayramlaşmadan sonra Ahmetbey halkını tek tek ziyaret eden Başkan Mustafa
Altıntaş büyüklerin ellerini öperek Bayramlarını kutladı.
Başkan
Mustafa Altıntaş, Ahmetbeyin evi, halkında ailesi olduğunu söyleyerek; “
Ahmetbey hepimizin evi, halkıda ailemizdir. Ben Belediye Başkanı olarak siyasi
fikri ne olursa olsun herkesi aile bireyim olarak görüyor ve kucaklıyorum.
Hizmet anlayışım aile bireylerinin memnunniyetini sağlamak içindir.
Bu sevgi ve
birliktelikle Ahmetbey’in tüm sorunlarının çözümü için gece gündüz demeden
çalışıyorum. Ahmetbey halkının destekleri çalışma azmimi arttırıyor.
Gazeteniz
aracılığı ile halkımızın bayramını bir kez daha kutluyor, Ahmetbey’de her günün
bayram sevinci içinde geçmesini diliyorum.” dedi.
Kaynarca Belediyesi Kaynarcalılarla bayramlaştı.
*Halkın adamı halkla buluştu. Kaynarca
meydanında tüm Kaynarcalılarla bayramlaştı.
Faruk CEYLAN-Kaynarca Belediye Başkanı Serdar Türker, Belediye Meclis
üyeleri ve Belediye çalşanları Ramazan Bayramının ikinci gününde Kaynarca
Belediyesinde Bayramlaştı. Belediye binasında ki bayramlaşma töreninden sonra,
Kaynarcalıların; “halkın adamı” olarak tanımladıkları Belediye Başkanı Serdar
Türker, Kaynarca meydanında ki parkta halkla buluştu.
Tüm Kaynarcalılarala tek tek bayramlaşan Başkan Türker, Kaynarca
meydanında ki halkla kucaklaşmasının ardından yaşlı ve hastaları evlerinde
ziyaret ederek ellerini öptü, hayır dualarını aldı. Başkan Serdar Türker, yaşlı ve hasta ziyaretlerini eşi Ayşen Türker’le birlikte yaptı.
Pınarhisar Belediyesi Ali Özer parkında bayramlaştı
Faruk CEYLAN-Ali Özer parkında
gerçekleştirilen Pınarhisar Belediye
Başkanlığı Bayramlaşma törenine Pınarhisar Protokolü, Kırklareli Milletvekili
Vecdi Gündoğdu, eski CHP Milletvekili Trurgut Dibek, Kaynarca Belediye Başkanı
Serdar Türker, CHP İlçe Başkanı Volkan Ertan ile Pınarhisar halkından büyük bir katılım oldu.
Pınarhisar Belediye
Başkanı Mustafa Cingöz, Kaynarca Belediye Başkanı Serdar Türker ve Belediye Meclis üyeleri Bayramlaşma
törenine katılan misafirleri Ali Özer Parkının girişinde karşıladı.
Başkan
Mustafa Cingöz Katılımcıların bayramını kutladıktan sonra böyle güzel bir
bayram gününde halkla birarada olup bayram coşkusunu paylaşmış olmaktan büyük mutluluk duyduğunu
belirterek, sevginin paylaşıldıkça büyüdüğünü ifade etti.
Demirköy Belediye Başkanı Yavuz, yaşlılarla evlerinde bayramlaştı
Demirköy Belediye Başkanı Muhlis Yavuz,
Bayramda halkla kucaklaştı. Yaşlı ve
hasta vatandaşları evlerinde ziyaret ederek ellerini öptü, bayramlarını kutladı
Faruk CEYLAN-Demirköy Belediye Başkanı Muhlis Yavuz, Demirköy halkının
bayram ziyaretlerini makamında kabul etti. Makamdaki ziyaretlerden sonra
Demirköy esnafını işyerlerinde,
Yaşlıları da evlerinde ziyaret eden Belediye Başkanı Yavuz, gazetemize
şu açıklmada bulundu; “Ramazan bayramında milletçe, güzelliklerin ve iyiliklerin yoğun
olarak yaşandığı, dargınların barıştığı, kardeşlik, dostluk, yardımlaşma ve
dayanışma duygularının doruğa ulaşmaktadır. Gazze, Suriye, Irak, Myanmar, Doğu
Türkistan başta olmak üzere İslam coğrafyasında yaşanan ve dünyanın sessiz
kaldığı vahşetler nedeniyle ne yazık ki bu Bayramı yüreğimiz buruk ve yaralı bir şekilde
karşıladık.Her zaman olduğu gibi milletçe bugün de yardımlarımız ve
dualarımızla mazlumların yanındayız, yanında olmaya da devam edeceğiz.
Milli ve manevi değerlerimize sahip çıkarak, hayatımıza sevgi, saygı, yardımlaşma, dayanışma ve hoşgörü duygularını hâkim kıldığımız sürece, daha güzel günlere ulaşacağımıza şüphe yoktur. Bu duygular içinde bütün İslam Aleminin Ramazan Bayramını en içten dileklerimle bir kez daha kutluyor, yaşadığımız bayram coşkusunun kardeşliğimizi daha da güçlendirmesini, hem milletimiz, hem de insanlık için barış, huzur ve refaha vesile olmasını dilyorum.” dedi
Gururumuz Nisan Özay.
Gururumuz Nisan Özay.
Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Bulgaristan’da yapılan
uluslararası turnuva ile
Türkiye Tenis Federasyonun düzenlediği Türkiye Şampiyonasının provası niteliğinde ki yaz ve kış kupalarından sürekli kupa ve madalyalarla Kırklareli’ne dönen
Muhteşem minik Nisan Özay, 13-18 Temmuz 2015
tarihleri arasında İstanbul’da yapılan turnuvadanda 2.lik kupası ile dönerek,
Kırklareli’ne bayram hediyesi getirdi.
Teniste 9 yaş kategorisi olmadığı için
turnuvalara bir üst kategoriden katılan Nisan kendisinden büyük ve tecrübeli
sporcuları yenerek başarı grafiğini sürekli yükseltip Milli takım kapısını
zorluyor.
Minicik boyu kocaman yüreği ile
Kırklareli’nin sürekli gururu olan Nisan
Özay, son olarak İstanbul’da düzenlenen turnuvadada finale yükselerek 2.lik
kupasını kazandı.
Nisan Özay ard arda aldığı başarılı
sonuçlarla Ay yıldızlı formayı giymeye çok yaklaştı.
Yeni hedefi Ispanya
olan Nisan Özay’ın, 10 Yaş Türkiye
Şampiyonası öncesi son turnuva olan 10 Ağustos 'taki turnuva hazırlıklarını başlattığını belirten Antrenörü Selim Vatansever, Nisan Özay’ın 10 Ağustos 'taki turnuvadada finali
hedeflediğini, bu turnuvada başarı elde ettiği taktirde İspanya Tenis
Akademesine gitmeye hak kazanacağını söyledi.
Nisan’ın bu turnuvadan sonra ki son hedefi ise
Eylül ayında Ankara’da yapılacak olan Türkiye şampiyonası olacak.
Nisan’ın, Türkiye şampiyonası provaları
niteliğinde ki turnuvalarda finale
yükselmesi Türkiye şampiyonasında aynı
sporcular ile yarışacağı için ilk üçe
girme şansını çok kuvvetlendiriyor. Nisan
bu performansı ile Türkiye şampiyonasındada finale yükselirse Milli takım hayalini de gerçekleştirecek.
Başarıları ile
Kırklareli’nin gururu olan Nisan Özay ve Antrenörü Selim Vatansever, Tenis
sporunun Kırklareli’de en sevilen sporlar arasına girmesini sağladılar.
Ulusal ve uluslararası
başarılar ile Kırklareli’ni bilmeyenlere harita üzerindede olsa Kırklareli’nin
yerini öğrettiler.
Kırklareli’nin gururu
minik Nisan’a, Antrenör Selim Vatansever’e,
evlatlarına verdikleri destekten dolayı Nisan’ın ailesi Mehmet ve Cemile Özay’a bir Kırklarelili olarak teşekkür ediyor, Nisan’ın başarılarının
katlanarak artmasını temenni ediyorum.
Haydi Nisan milli
formayı giy ve ay yıldızlı bayrağımızı göndere çektir...
NİSAN ÖZAY İLE İLGİLİ AYRINTILI HABER SALI GÜNÜ KIRKLARELİ VE SINIRKENT GAZETELERİNDE. BAYİİNİZDEN GAZETE ALMAYI UNUTMAYIN. HABERİN AYRINTILARINI OKUYUN.
NİSAN ÖZAY İLE İLGİLİ AYRINTILI HABER SALI GÜNÜ KIRKLARELİ VE SINIRKENT GAZETELERİNDE. BAYİİNİZDEN GAZETE ALMAYI UNUTMAYIN. HABERİN AYRINTILARINI OKUYUN.
14 Temmuz 2015 Salı
Bayramlar mı, yoksa çocukluğumuz mu özlenen
Bayramlar mı, yoksa çocukluğumuz mu özlenen
14 Temmuz 2015, 16:51
Bu makale 483 kez okundu
Hepimiz Bayram geldiğinde hangi yaşta olursak olalım, nerede o eski bayramlar? Sorusunu sorarız kendimize. Evet, gerçekten yok artık o eski bayramlar. Neden yok? Çünkü İnsan çocukluğunda yaşadığı bayram tadını düşününce bugününden zevk almaz da ondan.
Aslında özlenen Bayram değil çocukluğumuza duyulan özlem. Hep bir hasret ve iç çekmeyle anılır o yüzden. O eski bayramların güzelliği, kaybettiğimiz aile büyüklerimizin yeni bayramlarda olmamasındandır aslında tamamen.
Dizlerinin dibinde oturup peçka sobanın başında mısır patlarken tüm geçmişimizi yüzlerce kez dinlediğimiz büyükleri yeniden dinlemek için neler vermez ki insan. İşte o günleri tekrar yaşamanın mümkün olmaması aratıyor o eski bayramları.
Eskiden geniş ailelerde yaşarken artık daha bireysel bir yaşam sürmemizden de olabilir. Bunlar gibi binlerce soru çıkarılabilir aslında.
Tanıdığım herkesin mutlaka eski bayramlarla ilgili bir anısı vardır. İstisnasız herkes çocukluğundaki el öpme törenlerinden, verilen kolalı mendillerden, bozuk para harçlıklardan , lezzeti hala damaklarda kalan o lokumlardan, bayram tatlılarından, annesinin ev baklavalarından, bayram öncesi kendisine alınan bayram kıyafetlerinin, ayakkabılarının günlerce başucunda durduğundan dem vurur ve o günleri yaşarcasına anlatır.
Ortak noktalarımız çocukluğumuzdaki geçirdiğimiz bayramlar. Şimdi hangileri var? Herkes bir yerlerde birbirlerine bayram kutlamaları için mesajlar atıyor ve bitiyor bayram.
Eskiden bayramlar yoğun bir heyecan dalgası ve büyük bir beklentiydi. Günler öncesinden evler temizlenir, tatlılar yapılır ve bayramın ilk günü sabahtan itibaren çocukların, yakınların ve komşuların ziyareti beklenirdi.
Eski bayramlarda gazete bile çıkmazdı, bütün yazarların ortak yazdığı bir bayram gazetesi vardı. Sonraları normal olarak gazeteler çıkmaya başladı.
Değişimi bayramlarda değil kendimizde aramalıyız. Manevi değerlerimizi daima hatırlayıp çocuklarımıza da mutlaka öğretmeliyiz.
Ama büyükler, anneler babalar büyük anne, büyük babalar, yaşlı akrabalar
hala o eski bayramları yaşıyorlar ve eski bayramlarda olduğu gibi bekliyorlar bizi.
Herkese eski bayramlar tadında nice bayramlara erişmeyi diler, tüm okurlarımızın ve Kırklarelili hemşehrilerimin Ramazan bayramını gönülden kutlarım.
Her gününüz bir bayram sevinci içinde geçsin.
e-trakya.com'da yayınlanan bayram yazım. aynı köşe yazısını arife günü KIRKLARELİ Gazetesinde bulabilirsiniz. Kırklareli Gazetesi, Kırklareli'de tüm bayiilerde.
11 Temmuz 2015 Cumartesi
9 Temmuz 2015 Perşembe
Gazete küpürlerini okuyamadığından yakınan okurlarımıza...
Değerli okurlarımız için paylaştığım Gazete küpür haberlerinin okunmadığı ile ilgili mesajlar alıyorum. Lütfen okumak istediğiniz haber küpürlerinin üzerini tıklayıp okuyunuz.
Selam ve sevgilerimle tüm okurlarıma güzel günler diliyorum.
Faruk CEYLAN
Kırklareli Haberci Genel Yayın Yönetmeni
Sınırkent Gazetesi Yazı İşleri Müdürü
Kırklareli Gazetesi Yazarı
Selam ve sevgilerimle tüm okurlarıma güzel günler diliyorum.
Faruk CEYLAN
Kırklareli Haberci Genel Yayın Yönetmeni
Sınırkent Gazetesi Yazı İşleri Müdürü
Kırklareli Gazetesi Yazarı
8 Temmuz 2015 Çarşamba
MİLLETVEKİLİ HAMDİ IRMAK KOFÇAZ’A STAD SÖZÜ VERDİ
Ak Parti Kırklareli Milletvekili Hamdi Irmak, Serhadspor
Kulüp Başkanı Fatih Eser’e stad sözü verdi.
Kırklareli Milletvekili Irmak, Serhadspor Başkanı, eski
ve yeni yöneticileri ile Kulüp binasında görüşerek stadla ilgili söz
verdi. Irmak bu konuda Sınırkent Gazetesi Yazı İşleri Müdürü ve
Kırklareli Gazetesi yazarı Faruk Ceylan’a özel açıklamalarda bulundu.
Ak Parti Kırklareli Milletvekili Hamdi Irmak’ın stad ile
ilgili verdiği sözün ayrıntıları 10 Temmuz Cuma günü, Faruk Ceylan’ın kaleminden Kırklareli
Gazetesinde. Kırklareli Gazetesi Kırklareli’de tüm bayiilerde.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)