17 Ocak 2013 Perşembe

Kürt'ün Neden Bağımsızlık İsteme Hakkı Yoktur?

dikiliYORUM
Vedat DURMAZ

Son günlerde dış zorlamalarla Kürtler'den bir ulus(millet) oluşturulmaya çalışıyor. Bu fikri ortaya atıp, savunanlar Anadolu topraklarında bin yıllardan beri gözü olan, Türk Milletinin düşmanları dır. ''Yenilen pehlivan güreşe doymazmış'' atasözümüzü haklı çıkarmaya çalışırcasına bin yıllardır süregelen bir inatla bu topraklara sahip olabilmek için denemedikleri metot kalmadı. Yüzyıllar boyunca denedikleri Cephe savaşlarıyla sonuç elde edemeyeceklerini anlayan dış güçler, emellerine ulaşabilmek için, siyasi, ekonomik, teknolojik, sosyolojik vb. savaş metotlarıyla aç gözlerini doyurma gayretini sürdürüyorlar. 
Son zamanlarda Kürtler'den bir ulus-millet oluşturma gayretleri de bu savaş taktiklerinden bir tanesidir. 

1) ULUS(MİLLET)'TAN NE ANLAMAMIZ GEREKİYOR?
Kürtlerden ulus(millet) olur mu sorusuna cevap aramadan önce, ulus(millet) olabilmenin gereklerini net bir şekilde ortaya koyalım. Dünya'da ulus(millet) kavramının değişik yorumları mevcut. Ulus(millet) kavramının en güzel örneği olan Türk Milleti'nden yola çıkacak olursak; bu konuda Türkçülüğü sistematik bir şekilde savunan Ziya Gökalp ve teoriden pratiğe uygulayan Mustafa Kemal Atatürk'ün tanımlamalarını doğru okuyup yorumlamalıyız.

-''Millet ne ırki, ne kavmi, ne coğrafi, ne siyasi, ne de iradi bir zümredir. Millet; lisanca, ahlakça, edebiyatça, müşterek olan, yani aynı terbiyeyi almış fertlerden mürekkep bulunan bir zümredir.'' Ziya Gökalp

-''Zengin bir hatırat mirasına sahip bulunan, beraber yaşamak hususunda müşterek arzu ve muvaffakatte samimi olan, sahip olunan mirasın muhafazasına beraber devam hususunda iradeleri müşterek olan insanların birleştirilmesinden vücuda gelen cemiyete millet namı verilir. Maziden müşterek zafer ve yeis mirası, istikbalde tahakkuk ettirilecek aynı program, beraber sevinmiş olmak, beraber aynı ümitleri beslemiş olmak....'' Mustafa Kemal Atatürk

Bu görüşlerden yola çıkacak olursak varacağımız tanımlama şu şekilde olur; Aynı dili konuşan ortak bir geçmişe sahip, aynı kültür ve terbiyeyle yetişmiş, beraber yaşama isteği olan insan topluluğuna 'ulus(millet)' denir. Yani, ırk günümüz uluslarında belirleyici etken değildir. Din kültürel anlamda belirleyici etken olarak sayılabileceğinden, din dahi ulus(millet) tanımlamasında yer bulamaz. Evet günümüzde ulus(millet) tanımlamalarında ırkın belirleyici bir etken olmadığını şu şekilde açıklayabiliriz; bir insan doğumundan ölümüne kadar yaşadığı milletin dili, kültürü ve ahlak, değer yargılarıyla yetişirse, yetiştiği milletin ülküsü için çalışacaktır. Ulus(millet) kavramının en belirleyici özelliğinin ırk olduğunu savunanların itiraz ettiği bu gerçeği, Türkçülüğü en sert şekilde savunan, büyük mücadele adamı H.Nihal Atsız'ın görüşleri de desteklemekte dir. H.Nihal Atsız, 'Ötüken' ismiyle çıkardığı derginin 61. sayısında şu ifadelere yer vermekte dir. 
-''Türkçülere yedi, hatta yirmi kuşak ilerisine kadar  soy kütüğü arayan kimseler diye iftira ediliyor. Tatbik kabiliyeti ve araştırma imkanı olmayan bu safsatalar ancak moskofçuların ve başka düşmanların uydurmasından ibarettir. Her zaman verdiğimiz örnekleri yine tekrarlayalım: En büyük  Türkler'den biri olan Yıldırım Bayazıd'ın anası Türk değildir. Hangi Türkçü O'nu Türklük kadrosundan çıkarmıştır veya çıkarabilir? İstiklal marşı şairi Mehmet Akif'in babası Arnavut, ülküsü de Türkçülüğe aykırı olan ümmetçilik olduğu halde hangi Türkçü Mehmet Akif için Türk değildir demiştir? Mesele Yıldırım Bayazıd veya Mehmet Akif kadar Türk olabilmektedir.''


2) KÜRT NEDEN ULUS(MİLLET)OLAMAZ VE BAĞIMSIZLIK İSTEME HAKKI YOKTUR?
Kürtlerin aslında bir bağımsızlık isteği yoktur. Osmanlı'nın çöküş dönemleri ve Cumhuriyet döneminde dillendirilen, hatta dillendirilmekle de kalmayıp, pratikte uygulamaya koymak için yapılan eylemlerin tamamı dış güçlerin zorlama ve katkılarıyla olmuştur.
Öncelerde bağımsızlık isteği diye önlerine konan yem, Rus kaynaklı aşırı sol fraksiyonlar tarafından konmuştur. Bağımsızlık isteği ve devletleşme projeleri şu temele dayandırılmak istenir; Lenin'in ortaya attığı görüşler ışığında ''Ulusların kendi kaderini tayin hakkı'' bulunur. Kendi içlerinde bile azınlıkta olan Kürtler ve bu yemi önlerine koyan emperyalist devletler bize sürekli bunu dayatırlar. Ancak dayatılan bu görüşten bile yola çıkıldığında, buna haklarının olmadığı ve kendilerini bir ulus(millet) olarak tanımlamalarının mümkün olmadığı gerçeği apaçık ortaya çıkar. Çünkü, ulus(millet) olmanın gerekleri arasında bulunan şartlar Kürtler'de yoktur. Birincisi, Kürtler'de dil birliği yoktur. Sorani, Kurmançi, Zazaca diye adlandırılan diller birbirinden tamamen farklı ve ayrı dır. İkincisi, kültürel ya da tarihi bir birliktelikten de bahsedilemez. Dayandırılmaya çalışılan ve en önemli unsur diye sunulan ''Ulusların kendi kaderini tayin hakkı'' savının gerçek olması için, emperyalist devlet veya devletler tarafından tam sömürgeleştirilmiş olmaları gerekirdi. Dünya'da kim Türkiye için emperyalist devlet tanımı yapabilir ki?Türkiye aksine şu anki haliyle emperyalist devletlere adı konmamış bir bağımlılık içinde dir.Zorlamalarla dayandırılmak istenen Lenin'in, uluslaşma süreci için olmazsa olmaz dört ana şartı vardır.'Ekonomik birlik, coğrafi birlik,  dil ve kültür birliği, siyasi birlik.'  Dayandırılmaya çalışılan bu ana temele baktığımızda da, Lenin'in görüşlerinden yola çıkarak yapılmış olsa da, Kürtler bir ulus(millet) değildir. Çünkü bu dört ana şartın hiç birine sahip değillerdir.


3) NASIL UYGULANACAK?
Kendilerini Kürler'in temsilcisi olarak göstermeye çalışanlar da aslında net bir dille ''evet biz ayrı devlet istiyoruz'' diyemiyorlar. Çünkü henüz bu süreç tamamlanmamış ve bir ulus(millet)'u kuracak  ekonomi oluşmuş değildir. Kaldı ki Kürtlerin büyük çoğunluğu bu görüşleri savunmuyor. Zorlamayla Kürt ulusu(milleti)'nu kurmaya çalışanlar bu konuyu tartışmaya açmak ve gündemi bu konuyla meşgul etmek için kademeli isteklerde bulunuyorlar. İlk olarak ortaya attıkları demokratik özerklik, anadilde eğitim vb. isteklerinin iki amacı bulunuyor;  birincisi, bu sayede siyasi, ekonomik ve toplumsal destek bulmak. İkincisi, isteklerinin kabulü halinde kademeli olarak ulus(millet) oluşturmak. Yani demokratik özerkliği elde etmeleri onlara ekonomik birlik oluşturma noktasında bir sıçrama tahtası görevi görecektir.
Nasıl uygulayacaklar sorusunun yanıtı, geçen hafta yaptıkları ''Kürt Dil Konferansı'' ve yapmayı planladıkları ''Ulusal Kürt Konferansı'' gibi faaliyetlerle ortaya çıkmaktadır.


4) BU DAYATMALAR KARŞISINDA BİZ NE YAPMALIYIZ?
Yakın gelecekte dağılma sürecine girecek gibi görünen Avrupa Birliği ve diğer emperyalist ülkeler tarafından önümüze sürülen, ''Kürtlere belirli hakları vermelisiniz'' şartına uymak zorunda olmadığımızın bilincine varmalıyız. Çünkü Lozan'da belirlenen ve imza altına alınan hukuki tanımda Kürtler Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu unsurları arasında ele alınıp, Türk ulus(millet)'unun sahip olduğu hakların tamamına sahip olmuşlar dır. Yani bu hukuki tanımlamanın diğer maddelerinde bulunan 'azınlık' statüsünde değiller. Lozan'da Müslümanlar asli unsur sayıldığından ve bu hukuki tanımda, Müslüman olmayanlar için belirlenmiş 'azınlık' statüsünde olmadıklarından dolayı bu isteklerinin de hukuki dayanağı yoktur.
Diğer yandan, Kürtleri Türk ulusu(milleti)'ndan ayırmayı hedefleyen silahlı terör örgütünü kesin bir şekilde dağıtmalı, yukarıda belirttiğim hukuki haklarımızı arkamıza alıp, uluslar arası platformda dik durmalı ve kararlılığımızı açıkça ortaya koymalıyız.

Hiç yorum yok: