26 Ocak 2013 Cumartesi

Kırklareli'nde kar ve buzlanma donduruyor...


Kırklareli'nde gece başlayan sağanak yağmur, gece yarısına doğru karla karışık yağış şekline dönüştü. Çevre İlçe ve köylerde kar yağışı ve buzlanma nedeniyle  15 köy yolu ulaşıma kapandı. Şehir merkezindebuzlanma ve ayaz yakıcı bir soğuk olarak kendini göstermeye başladı.
Halen merkeze bağlı üç, Kofçaz İlçesine bağlı altı, Demirköy İlçesine de bağlı altı köy olmak üzere onbeş köy yolu ulaşıma kapandı. Köy Hizmetleri Şube Müdürlüğü ulaşıma kapalı köy yollarının açılması için çalışmalarını sürdürüyor.
Bulgaristan'a ulaşımı sağlayan Dereköy Gümrük  kaspısında da  kar kalınlığının 15 cm'i geçtiği, bu yolun kapanmamsı için yoğun bir çalışma olduğu gelen bilgiler arasında. 

Hem Dünyalık, hem ahiretlik


Kırklareli Günlüğü

Faruk Ceylan
Önceki gün kabir ziyareti için şehir mezarlığına gittim. Modern bir mimari ile yapılmış olan binayı gürünce şaşırdım ve bir o kadarda hoşuma gitti. Binanın etrafında dolaşırken, aradığınızda makamında zor bulabileceğiniz, mesai saatinin tamamına yakın bir kısmını sahada geçiren çalışkan ve güler yüzlü Park ve Bahçeler Müdürü Selçuk Tanta'yı gördüm. Tanta kardeşim merakımı gidermek adına beni biraz bilgilendirdi. Önce bilgi vermek istemediyse de orada vatandaş olarak bulunan biri olarak bina hakkında yorumsuz bilgileri bana aktardı. Belediye Başkanının Kırklareli'ne sağladığı hem maddi, hem de manevi anlamda mükemmel hizmetten tesadüfen de olsa bilgi sahibi olmama vesile oldu.
Belediye Başkanımızın ortaya koyduğu hem manevi, hem de maddi yanı olan bu hizmet bence tartışmasız mükemmel bir hizmet. Başka İllerde böyle bir hizmet var mı bilmiyorum ama hizmet Kırklareli'nin yaşayanına da, ölenine de büyük önem ve saygının ifadesinden başka bir şey değil.
Binaya girdiğinizde sarıklı bir imamla Mustafa Kemal Atatürk'ün birlikte dua ettikleri,
2.40x1 metrelik bir tablo sizi karşılıyor. Tablonun üzerinde "Din lüzumlu bir müessesedir.
Dinsiz Milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. K.Atatürk." yazıyor.
Hizmet hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmak için Başkan Çağlayan'la görüştüm. Morgu,
yıkama birimi, idari birimi ile mükemmel bir kompleks. Çatı katında bulunan büyük depoda kefen ve cenaze levazımatıyla ilgili malzemeler stoklanmış.
Vatandaş artık cenazesi olduğunda parmağını kıpırdatmayacak. Belediye yetkilileri gelip cenazeyi hastaneye götürecek, yıkama işlemlerinden sonra kefenleyip diğer Dini vecibelerin yerine getirilmesini sağlayacak. Cenaze için mezarı kazdıracak ve defin işlemi tamamlanacak. Bundan daha güzel bir hizmet olur mu üstelik bu hizmetler karşısında zengin fakir ayırımı yapılmayacak ve tek kuruş ücret alınmayacak.
Sohbetimiz sırasında Çağlayan'ın çok samimi ve duygulu olduğunu gördüm. Son cümle olarak Başkan Çağlayan; "İnsanımızın sadece yaşayanına değil, ölenine de sahip çıkılmasının gerekliliğine inandığımız için böyle bir hizmeti veriyoruz. İnançlarımız ve Kültürümüz gereği ölene de, yaşayana da sahip çıkmak zorunda olduğumuza inanıyoruz" dedi.
Bende kendisine bir Kırklarelili olarak Sadece Dünyalık olmayan bu ahiretlik hizmeti için teşekkür ederim."

İlk defa bir Vali eşi Karahıdır’a misafir oldu…




*Vali Mustafa Yaman’ın eşi Gülseren Yaman Karahıdırda karne törenine katıldı, Velilerle sohbet etti, öğrencilere karne hediyesi verdi. 

Haber :Faruk Ceylan
Fotoğraflar: İrfan Özeklioğlu

Vali Mustafa Yaman’ın  eşi Gülseren Yaman, kızı Elif Nur Yaman,   İl Emniyet Müdürü Hüseyin Aktaş’ın eşi  Nermin Aktaş, eski  İl Emniyet Müdürü Mehmet Behzat Canbazoğlu’nun eşi  Nurcan Canbazoğlu,  Karahıdır İlk Öğretim okulunda karne törenine katıldılar.
Karahıdırlı’lar tarihlerinde ilk defa bir Vali eşi tarafından ziyaret edildiklerini söylerken memnuniyetleri yüzlerinden okunuyordu.
 Gülseren Yaman karne Töreninde öğrencilere  karneleriyle birlikte hediyelerde verirken, öğrencilere ve velilere samimi  davranışlarıyla dikkat çekti. Öğrencilerle uzun uzun sohbet eden Gülseren Yaman ilerideki meslek seçimlerinde ki hedeflerini sorduğu öğrencilerle hemen kaynaşıp ana şevkatiyle davranışları sayesinde çocuklarında, velilerinde büyük sevgisini kazandı. Yaman Velilerle sohbetinde talep,dilek ve önerilerini sordu.

 Öğrenci velileri bu güne dek bu kadar samimi ve candan bir  Vali  eşi tanımadıklarını ifade ederken, Gülseren hanımın çok cana yakın, samimi ve alçak gönüllü olduğunu söylediler. Gülseren hanımı çok seven öğrenciler ise, “ Sizi çok sevdik,  sık sık görüşmek istiyoruz. Karahıdır’a yine gelin.” Dediler.
Karnelerini alan öğrenciler Konuklarına Şiir ve müzik dinletisiyle  birlikte, piyes gösterisi sundular.
Gülseren  Yaman Okul Müdürü Enver Erden ve öğretmenlerinden  okul hakkında bilgiler alırken,  Müdür Erden’e okulla ilgili sorunlarını ve taleplerini de sordu.

Yaman Karahıdır’da çok güzel karşılandığını,  bu ziyaretten çok memnun kaldığını ve Karahıdır İlk Öğretim Okulunu çok beğendiğini, Karahıdır’ı yine ziyaret edeceğini söyledi.Vali Yaman’ın Eşi Gülseren hanımın bu ziyareti Karahıdır’lılarca da büyük memnuniyetle karşılandı. 









24 Ocak 2013 Perşembe

Belediye Başkanlığından Ahirete de hizmet



Haber: Faruk Ceylan
Fotoğraflar: İrfan Özeklioğlu



Başkan Çağlayan cenaze hizmeti ile ilgili 
samimi açıklamalarda bulundu.

Kırklareli Belediye Başkanı Cavit Çağlayan Şehir mezarlığına idari birim, cenaze yıkama birimi ve morgdan oluşan modern bir bina yaptırdı.
Faaliyete geçen binada cenaze levazımatıyla ilgili her tür hizmet Belediye tarafından ücretsiz karşılanacak.
Konu hakkında bilgi almak üzere kendisiyle görüştüğümüz Başkan Cavit Çağlayan şunları söyledi: " Daha önce Şehir mezarlığında baraka tarzında bir yapı vardı. Hizmet açısından da çok yeterli değildi. Yeni Binamızda bir imam, iki personel bulunacak. Bundan sonra cenazesi olan vatandaşımızın cenazesi evinden alınarak hastane morguna götürülecek, burada yıkama işlemlerinden sonra kefen ve diğer cenaze malzemeleri de Belediye tarafından karşılanacak mezar tahtası ve kazım işleri de buna dahil olacak. Vatandaşımız ister zengin olsun, ister fakir ayrım yapılmadan tümüne bu hizmet Belediyemiz tarafından verilecek. Allah gecinden versin ama ölüm hepimiz için kaçınılmaz, herkes bir gün ölümün soğuk yüzüyle karşılaşacak. İnsanlar yakınlarını kaybettikleri vakit acısı sebebiyle güzü hiçbir şey görmez oluyor.
Kırklareli Haberci ekibi şehir mezarlığını
ve yeni yapılan binayı yerinde görüntüledi
 Cenaze için gerekli vecibeleri bırakın koşturup sağlamayı o kişi için adeta hayat duruyor. Bu acılı günde eş dost cenaze işlerine koşturuyor. Bundan sonra Belediye Başkanlığımız iyi gününde yanında olduğu vatandaşlarımızın acılı gününde de yanlarında olacak. Şu an itibariyle Hastanenin morgu ve yıkama birimleri kullanılmaya devam edecek, yoğunluk ya da yetersizlik olursa yeni binamızda bulunan morg ve yıkama birimi kullanılacak" dedi.
Bilindiği gibi Belediye Başkanlığı bugüne dek cenazesi olan ailelerin duasını ve
duada ikram edilen pilav ve ayranı ücretsiz karşılıyordu. Bundan sonra cenazesi olan bir Kırklareli kefeninden definine kadar hiç bir şey yapmayacak, aldıkları bu hizmet karşılığında da hiçbir masraf yapmayacak.



17 Ocak 2013 Perşembe

Kürt'ün Neden Bağımsızlık İsteme Hakkı Yoktur?

dikiliYORUM
Vedat DURMAZ

Son günlerde dış zorlamalarla Kürtler'den bir ulus(millet) oluşturulmaya çalışıyor. Bu fikri ortaya atıp, savunanlar Anadolu topraklarında bin yıllardan beri gözü olan, Türk Milletinin düşmanları dır. ''Yenilen pehlivan güreşe doymazmış'' atasözümüzü haklı çıkarmaya çalışırcasına bin yıllardır süregelen bir inatla bu topraklara sahip olabilmek için denemedikleri metot kalmadı. Yüzyıllar boyunca denedikleri Cephe savaşlarıyla sonuç elde edemeyeceklerini anlayan dış güçler, emellerine ulaşabilmek için, siyasi, ekonomik, teknolojik, sosyolojik vb. savaş metotlarıyla aç gözlerini doyurma gayretini sürdürüyorlar. 
Son zamanlarda Kürtler'den bir ulus-millet oluşturma gayretleri de bu savaş taktiklerinden bir tanesidir. 

1) ULUS(MİLLET)'TAN NE ANLAMAMIZ GEREKİYOR?
Kürtlerden ulus(millet) olur mu sorusuna cevap aramadan önce, ulus(millet) olabilmenin gereklerini net bir şekilde ortaya koyalım. Dünya'da ulus(millet) kavramının değişik yorumları mevcut. Ulus(millet) kavramının en güzel örneği olan Türk Milleti'nden yola çıkacak olursak; bu konuda Türkçülüğü sistematik bir şekilde savunan Ziya Gökalp ve teoriden pratiğe uygulayan Mustafa Kemal Atatürk'ün tanımlamalarını doğru okuyup yorumlamalıyız.

-''Millet ne ırki, ne kavmi, ne coğrafi, ne siyasi, ne de iradi bir zümredir. Millet; lisanca, ahlakça, edebiyatça, müşterek olan, yani aynı terbiyeyi almış fertlerden mürekkep bulunan bir zümredir.'' Ziya Gökalp

-''Zengin bir hatırat mirasına sahip bulunan, beraber yaşamak hususunda müşterek arzu ve muvaffakatte samimi olan, sahip olunan mirasın muhafazasına beraber devam hususunda iradeleri müşterek olan insanların birleştirilmesinden vücuda gelen cemiyete millet namı verilir. Maziden müşterek zafer ve yeis mirası, istikbalde tahakkuk ettirilecek aynı program, beraber sevinmiş olmak, beraber aynı ümitleri beslemiş olmak....'' Mustafa Kemal Atatürk

Bu görüşlerden yola çıkacak olursak varacağımız tanımlama şu şekilde olur; Aynı dili konuşan ortak bir geçmişe sahip, aynı kültür ve terbiyeyle yetişmiş, beraber yaşama isteği olan insan topluluğuna 'ulus(millet)' denir. Yani, ırk günümüz uluslarında belirleyici etken değildir. Din kültürel anlamda belirleyici etken olarak sayılabileceğinden, din dahi ulus(millet) tanımlamasında yer bulamaz. Evet günümüzde ulus(millet) tanımlamalarında ırkın belirleyici bir etken olmadığını şu şekilde açıklayabiliriz; bir insan doğumundan ölümüne kadar yaşadığı milletin dili, kültürü ve ahlak, değer yargılarıyla yetişirse, yetiştiği milletin ülküsü için çalışacaktır. Ulus(millet) kavramının en belirleyici özelliğinin ırk olduğunu savunanların itiraz ettiği bu gerçeği, Türkçülüğü en sert şekilde savunan, büyük mücadele adamı H.Nihal Atsız'ın görüşleri de desteklemekte dir. H.Nihal Atsız, 'Ötüken' ismiyle çıkardığı derginin 61. sayısında şu ifadelere yer vermekte dir. 
-''Türkçülere yedi, hatta yirmi kuşak ilerisine kadar  soy kütüğü arayan kimseler diye iftira ediliyor. Tatbik kabiliyeti ve araştırma imkanı olmayan bu safsatalar ancak moskofçuların ve başka düşmanların uydurmasından ibarettir. Her zaman verdiğimiz örnekleri yine tekrarlayalım: En büyük  Türkler'den biri olan Yıldırım Bayazıd'ın anası Türk değildir. Hangi Türkçü O'nu Türklük kadrosundan çıkarmıştır veya çıkarabilir? İstiklal marşı şairi Mehmet Akif'in babası Arnavut, ülküsü de Türkçülüğe aykırı olan ümmetçilik olduğu halde hangi Türkçü Mehmet Akif için Türk değildir demiştir? Mesele Yıldırım Bayazıd veya Mehmet Akif kadar Türk olabilmektedir.''


2) KÜRT NEDEN ULUS(MİLLET)OLAMAZ VE BAĞIMSIZLIK İSTEME HAKKI YOKTUR?
Kürtlerin aslında bir bağımsızlık isteği yoktur. Osmanlı'nın çöküş dönemleri ve Cumhuriyet döneminde dillendirilen, hatta dillendirilmekle de kalmayıp, pratikte uygulamaya koymak için yapılan eylemlerin tamamı dış güçlerin zorlama ve katkılarıyla olmuştur.
Öncelerde bağımsızlık isteği diye önlerine konan yem, Rus kaynaklı aşırı sol fraksiyonlar tarafından konmuştur. Bağımsızlık isteği ve devletleşme projeleri şu temele dayandırılmak istenir; Lenin'in ortaya attığı görüşler ışığında ''Ulusların kendi kaderini tayin hakkı'' bulunur. Kendi içlerinde bile azınlıkta olan Kürtler ve bu yemi önlerine koyan emperyalist devletler bize sürekli bunu dayatırlar. Ancak dayatılan bu görüşten bile yola çıkıldığında, buna haklarının olmadığı ve kendilerini bir ulus(millet) olarak tanımlamalarının mümkün olmadığı gerçeği apaçık ortaya çıkar. Çünkü, ulus(millet) olmanın gerekleri arasında bulunan şartlar Kürtler'de yoktur. Birincisi, Kürtler'de dil birliği yoktur. Sorani, Kurmançi, Zazaca diye adlandırılan diller birbirinden tamamen farklı ve ayrı dır. İkincisi, kültürel ya da tarihi bir birliktelikten de bahsedilemez. Dayandırılmaya çalışılan ve en önemli unsur diye sunulan ''Ulusların kendi kaderini tayin hakkı'' savının gerçek olması için, emperyalist devlet veya devletler tarafından tam sömürgeleştirilmiş olmaları gerekirdi. Dünya'da kim Türkiye için emperyalist devlet tanımı yapabilir ki?Türkiye aksine şu anki haliyle emperyalist devletlere adı konmamış bir bağımlılık içinde dir.Zorlamalarla dayandırılmak istenen Lenin'in, uluslaşma süreci için olmazsa olmaz dört ana şartı vardır.'Ekonomik birlik, coğrafi birlik,  dil ve kültür birliği, siyasi birlik.'  Dayandırılmaya çalışılan bu ana temele baktığımızda da, Lenin'in görüşlerinden yola çıkarak yapılmış olsa da, Kürtler bir ulus(millet) değildir. Çünkü bu dört ana şartın hiç birine sahip değillerdir.


3) NASIL UYGULANACAK?
Kendilerini Kürler'in temsilcisi olarak göstermeye çalışanlar da aslında net bir dille ''evet biz ayrı devlet istiyoruz'' diyemiyorlar. Çünkü henüz bu süreç tamamlanmamış ve bir ulus(millet)'u kuracak  ekonomi oluşmuş değildir. Kaldı ki Kürtlerin büyük çoğunluğu bu görüşleri savunmuyor. Zorlamayla Kürt ulusu(milleti)'nu kurmaya çalışanlar bu konuyu tartışmaya açmak ve gündemi bu konuyla meşgul etmek için kademeli isteklerde bulunuyorlar. İlk olarak ortaya attıkları demokratik özerklik, anadilde eğitim vb. isteklerinin iki amacı bulunuyor;  birincisi, bu sayede siyasi, ekonomik ve toplumsal destek bulmak. İkincisi, isteklerinin kabulü halinde kademeli olarak ulus(millet) oluşturmak. Yani demokratik özerkliği elde etmeleri onlara ekonomik birlik oluşturma noktasında bir sıçrama tahtası görevi görecektir.
Nasıl uygulayacaklar sorusunun yanıtı, geçen hafta yaptıkları ''Kürt Dil Konferansı'' ve yapmayı planladıkları ''Ulusal Kürt Konferansı'' gibi faaliyetlerle ortaya çıkmaktadır.


4) BU DAYATMALAR KARŞISINDA BİZ NE YAPMALIYIZ?
Yakın gelecekte dağılma sürecine girecek gibi görünen Avrupa Birliği ve diğer emperyalist ülkeler tarafından önümüze sürülen, ''Kürtlere belirli hakları vermelisiniz'' şartına uymak zorunda olmadığımızın bilincine varmalıyız. Çünkü Lozan'da belirlenen ve imza altına alınan hukuki tanımda Kürtler Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu unsurları arasında ele alınıp, Türk ulus(millet)'unun sahip olduğu hakların tamamına sahip olmuşlar dır. Yani bu hukuki tanımlamanın diğer maddelerinde bulunan 'azınlık' statüsünde değiller. Lozan'da Müslümanlar asli unsur sayıldığından ve bu hukuki tanımda, Müslüman olmayanlar için belirlenmiş 'azınlık' statüsünde olmadıklarından dolayı bu isteklerinin de hukuki dayanağı yoktur.
Diğer yandan, Kürtleri Türk ulusu(milleti)'ndan ayırmayı hedefleyen silahlı terör örgütünü kesin bir şekilde dağıtmalı, yukarıda belirttiğim hukuki haklarımızı arkamıza alıp, uluslar arası platformda dik durmalı ve kararlılığımızı açıkça ortaya koymalıyız.

11 Ocak 2013 Cuma

Karahıdır, “Belediye Başkanına minnettarız”

Başkan çalışmalarda
ekibinin başındaydı.

*Karahıdır mahallesi sakinleri,   “Başkan Çağlayan  Kanayan yara haline gelen su baskınlarını durdurdu. Kendisine minnettarız.”

Haber: Faruk Ceylan- Fotoğraflar: İrfan Özeklioğlu
Böyleydi

Karahıdır Mahallesinde  yağmur yağdığında su baskınına uğrayan  evler, bahçe ve yolları artık su basmayacak. Vatandaşın canına tak eden, ve kanayan bir yara haline gelen sel baskınları Belediye Başkanı Cavit Çağlayan’ın konuya el atmasıyla çözüme kavuştu.  Vatandaşın şikayetlerini değerlendiren Başkan Çağlayan, Vatandaşın mağduriyetinin giderilmesi için düğmeye bastı, Belediye ekipleriyle birlikte bizzat çalışmalara refagat ederek sorunun çözülmesini sağladı. Çalışmalar sırasında Başkan Çağlayan’a Başkan Yardımcısı Ünal Başkur, Belediye Meclis üyesi Ahmet Yaşa ve Meclis üyesi Şenol Can’da refagat etti. Belediye Başkanı ve ekibinin Vatandaşın sorununun çözümünde gösterdikleri hassasiyet taktirle karşılandı.Başkan Çağlayan Kırklareli'nin tek kaldırımsız mahallesi olan Karahıdır'ın ana caddesi Edirne Caddesine derhal kaldırım yapılması çalışmalarını başlatacağını da söyleyerek, "Karahıdırlı'ları araçlarla ana caddede yürüyerek hayati risk almaktan da kurtaracağız" dedi. 
Böyle oldu.
Karahıdır’lı vatandaşlar, Başkan Çağlayan’ın kendilerini sel baskınlarından kurtardığından duydukları memnuniyeti dile getirerek, “  Başkan Cavit Çağlayan Kanayan yara haline gelen su baskınlarını durdurdu. Kendisine minnettarız. O ve ekibi bizi unutmadı, yarın bizde onu unutmayacağız” dediler.

Karahıdır Mahallesinin yürekler acısı hali kısa sürede çözüme kavuştu. 
Haberle ilgili İrfan Özeklioğlu Fotoğrafları>>>>>









 












10 Ocak 2013 Perşembe

Başkan Çağlayan kanayan yarayı durdurdu.


Kırklareli Günlüğü


Faruk Ceylan
Kırklareli'nin tek kaldırımsız mahallesi Karahıdır kadırıma kavuşuyor. Yağışlarda su baskınına uğrayan Cadde üzerinde ki evler, Belediye Başkanı Cavit Çağlayan,Başkan Yardımcısı Ünal Başkur ve Başkan vekili Ahmet Yaşa'nın bizzat nezaret ettiği çalışmalarda döşenen büzlerle su baskınlarının önüne geçildi. Evlerin bahçelerinde diz mesafesinin üzerine çıkan sular evlerin içine kadar girerek karahıdırlı vatandaşlara zor anlar yaşatıyordu. Karahıdır halkının mağduriyetlerini dile getirdiği gibi Belediye ekipleri olaya anında el koyarak vatandaşın derdine çözüm getirdi. Çalışmalar sırasında Başkanın ekibiyle birlikte işin başında bulunması da taktirle karşılandı.
Karahıdır Mahallesi, Yüksek okul ve Öğrenci yurdu ile  Kırklareli'nin Türkiye'ye açılan yüzü. Türkiye'nin dörtbir yanından gelen yüzlerce öğrenciyi barındıran mahallede, mahalle sakinleri zaman zaman Öğrencilerin telefon konuşmalarına tanık olduklarını, öğrencilerin ailelerine Karahıdır'ı köy olarak tanımladıklarını söylediler.
Su baskınlarıyla büyük mağduriyet yaşayan Karahıdır'lılar " Vatandaş Yağmur yağması için yağmur duası yapar, biz ise yağmur yağmasın diye dua ediyorduk. Cavit Başkan bahçelerimizi, evlerimizi su baskınından kurtararak kanayan yara haline gelen bu mağduriyetimizi sonlandırdı kendisine candan teşekkürler ederiz" dediler. 
 Karahıdır'ın en büyük sorunlarından biri de Kırklareli'nin tek kaldırımsız mahallesi olması.Ana cadde üzerinde  kaldırım bulunmayan  Karahıdır'da Yüksek okulda okuyan, yurtta kalan öğrencilerle vatandaş yolda araçlarla birlikte yürümek zorunda kalıyor ve hayati risk alıyorlar. Başkan Çağlayan ekibiyle yaptığı çalışma sırasında Karahıdırlı'lara kaldırım sözünü de  vererek en kısa zamanda Edirne caddesine kaldırım yapılacağını söyledi. Kaldırım sözü Karahıdırda büyük sevinç yararattı.
Kentsel dönüşüm projeleriyle Kırklareli'ni modern bir şehir haline getirme çalışmalarını aralıksız sürdüren Belediye Başkanlığı  Karahıdır'daki çalışmalarıyla da vatandaştan tam not aldı. 
Sayın Çağlayan Yol,kaldırım, Oyun alanları,Sosyal sorumluluk projeleri, hayata geçirilen projeler, devam eden projeler ve yapılacak olan projelerle çalışmaların aralıksız devam edeceğini, Kırklareli'ni kısa zamanda hem örnek, hemde modern bir kent yapmak için mesai tahtinde bulunmadan çalışmalarını sürdüreceklerini belirtip, "Kırklareli bizim evimiz. Bu mantıkla elimizdeki tüm imkanları sonuna kadar kullanıp Kırklareli'ni en az sorunlu, modern yaşanır bir kent haline getirmek için çalışacağız. Her konulan tuğla,çakılan çivi bizim insanımızın refahı, memnıniyeti içindir. Bizler kendi insanımıza hizmet için buradayız" diyerek Kırklareli'ne hizmet aşkını samimi olarak ortaya koydu.
Bende Başkanımızı samimi olarak ortaya koyduğu  hizmetlerinden dolayı kutluyor, devamını diliyorum.

Faruk Ceylan yazılarını www.gazetetrakya.com dan da
takip edebilirsiniz.

2 Ocak 2013 Çarşamba

"Mekanın Cennet olsun Milli Dava adamı"

Kırklareli Günlüğü

KLÜ Orhun Fikir ve Düşünce Kulübüne teşekkürler...



Faruk Ceylan
İstiklal Marşımızın şairi, Kurtuluş Savaşı'nın Akif Hocası, şair, mütefekkir, Mehmet Akif Ersoy, 76 yıl ünce sessiz sedasız aramızdan ayrıldı. Mehmet Akif, 63 yıllık hayatına birçok hizmeti, birçok başarıyı sığdırmasına; gerçek bir vatansever, benzeri az bulunur bir dürüstlük, samimiyet ve fedakarlık timsali olmasına rağmen hiçbir zaman tevazudan ayrılmamış; büyük adam havalarına kapılmamış; hiçbir kimseden ve makamdan beklenti içine girmemiştir. Gösterişten hiç hoşlanmamış; her iyiliğinin, her hizmetinin mükafatını sadece
Allah'tan beklemiştir. Ona güre pozitif anlamda çok tanınmanın, çok bilinmenin bir tek artısı rahmetle anılmaya vesile olmasıdır.
Akif'in dürüstlüğü, tokgözlülüğü, vatanı ve milleti uğruna canını vermek de dahil her türlü fedakarlığı göze alabileceği gerçeği tartışılamaz. Bir palto alacak parası olmadığı için emanet paltoyla gezdiği 1921 yılı kışında İstiklal Marşı'nın güftesi için verilen ve o gün için büyük bir meblağ olan 500 lirayı kabul etmeyip bir hayır kurumuna bağışlaması, pek az insanın yapabileceği bir tokgözlülük ve fedakârlık örneğidir. Akif, halkın dertleriyle yakından ilgilenen, onlara deva bulmaya çalışan gerçek bir münevverdir. Mehmet Akif milletini çok seven, insanlara karşı merhametli bir mizaca sahip, şair tabiatının heyecanlarıyla dalgalanan, edebi bakımdan kıymetli şiirlerin yazarı meşhur bir Türk şairidir. İstiklal Marşı şairi olması bakımından da "Milli Şair" ismini almıştır. Mehmet Akif Ersoy, Birinci Meclis'te, Burdur milletvekiliydi ve "Gazi meclisi"nin şerefli üyesiydi...
Akif, Atatürk için şu sözleri söyledi: "Mısır'da 11 yıl kaldım. Fakat 11 saat daha kalsaydım artık çıldırırdım. İnsanlık da Türkiye'de, Müslümanlık da Türkiye'de, hürriyetçilik de Türkiye'de. Eğer varsa, Allah benim ömrümden alıp Mustafa Kemal'e versin!"
O yıllarda öğrenci olan Macit Bumin Mehmet Akif'in cenazesiyle ilgili yaşadığı hazin anısını Türk Edebiyat dergisinin Mart 1983 tarihli nüshasında paylaşmıştı. Bende siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim. Macit Bumin anlatıyor; "Arkadaşım Mithat Müdüroğlu ile birlikte Beyazıt Kütüphanesi'ne gidiyorduk. Vakit erkendi. Kütüphanenin açılma saatini, tam karşısında bulunan ve "Küllük" denilen kahvelerin birinde oturarak bekliyorduk. Sulu kar yağıyordu. Tam bu sırada caddeden tek atlı bir araba geçiyordu. Arabacının yanında fesli bir genç oturuyordu. Yükü, örtüsüz bir tabut olan araba, cami kapısına yöneldi. Tam bu sırada ikimiz birden kalkıp ünlerine koştuk. Fesli gence sorduk -"Bu tabut kime ait?" Delikanlı bize şöyle bir baktı ve:
- "Bu tabut Mehmet Akif Bey'e aittir. Ben de katib-i hususiyim," dedi. Hemen tabutu arabadan aldık ve hürmetle musalla taşının üzerine usul-ü vechile yerleştirdik. Arkadaşımla görebildiğimiz birtakım eksiklikleri tamamlamak vazifesini üstlendik. Katipten merhumun kartvizit büyüklüğünde iki fotoğrafını istedik. Birini tabutun başına dayadık, birini de yanımıza alarak heyecan ve telaşla katibin adını bile sormadan, fatihamızı okuyup Kapalı çarşıya daldık. Bir büyük bayrak ve raptiye alarak döndük. Bayrağı tabutun üzerine örttük. Katipten tekrar izin alarak Cağaloğlu yolunu tuttuk. Güzümüze takılan ilk matbaaya girdik.
Matbaacıya durumu anlattık. Fotoğraftan parası karşılığında vesikalıktan biraz büyük boyda bol miktarda tabettirdik. Bir miktar toplu iğne ve siyah kurdele da almak istedik. Matbaacı: "Bunlar da benden olsun" diyerek parasını almadı. Siyah kurdeleyi münasip büyüklükte parçalara böldük. Toplu iğnelerle tabettiğimiz fotoğraflara kurdeleleri iğneledik. Oradan doğruca talebe yurtlarına koştuk. Kısa bir zaman parçası içerisinde TIP talebe yurdunu dolaştık. Rastladığımız herkese büyük şairimizin cenazesinin Beyazıt Camii'nde olduğunu, öğlen namazından sonra kaldırılacağını haber veriyorduk. Bu arada Kadırga Yurdu'na da indik.
Yollarda rastladığımız kimselere sadece haberi vermekle kalmıyor, yakalarına merhumun fotoğrafını da iliştiriyor, naaşın Edirnekapı'da toprağa verileceğini söylüyorduk. Öğle namazına yakındı, Beyazıt Camiine geldik. Cenazenin yanında, resmi kıyafetleri ile Darüşşafaka ilkokul birinci sınıf talebelerini öğretmenle birlikte gördük. Daha sonra cemaat çoğaldı. Namazdan sonra tabut omuzlara alınarak Beyazıt meydanına çıkıldı. Cenaze alayı ilerledikçe kalabalık artıyordu. Edebiyat Fakültesi önünde 5 dakika duruldu, saygı duruşunda bulunuldu: Artık cenaze alayı büyümüştü. Tabut gençlerin ve halkımızın omuzlarında, bayrağımıza sarılı vaziyette ilerliyordu. Edirnekapı'ya kadar böylece gelindi. Tabut mezara indirildikten sonra görmek isteyenler için merhumun yüzü son bir kere açıldı. Tam bu sırada Güzel Sanatlar Akademisi'nden bir genç mezara atladı ve bir bezle merhumun o nazik yüzünün mulajını aldı. Ona müdahale edenler olduysa da genç heyecanlı tavrıyla "İlerde bir gün belki heykeli yapılırsa lazım olur" dedi. Mezar usul-ü veçhile kapandı. Kuran-ı Kerim okundu, dualar edildi ve büyük kaybın verdiği iç burukluğuyla cemaat oradan ayrıldı. Şunu söylemek isterim ki, büyük şairimiz Mehmet Akif'i milletimiz ebediyete kadar unutmayacaktır. Merhuma, naçiz hizmetimiz olmuş olabilir. Fakat bizim gördüğümüzü, o günkü gençlerden kim görseydi, mutlaka bizim yaptığımızı yapacaktı. Bu naçiz hizmet bize nasip oldu. Bu naçiz hizmetimizi açıklamaktan dolayı kusurumun bağışlanmasını Yüce
Mevla'dan diliyorum. Allah büyük şairimize gani gani rahmet eylesin."
Milli şairimiz Mehmet Akif'i ölümünün 76. yılında unutmayarak anma düzenlemelerinden dolayı KLÜ Orhun Fikir ve Düşünce Kulübünü candan yürekten kutlarım. Allah sizlerden razı olsun. Milli şairimizin de ruhu şaad, mekânı cennet olsun.

Faruk Ceylan yazılarını Önadım gazetesi ve gazetetrakya.com dan takip edebilirsiniz.