22 Haziran 2015 Pazartesi

Babalar ve çocukları

Kırklareli Günlüğü

Faruk CEYLAN

Babalar ve çocukları

Doğduğunda adını kulağına dualarla fısıldayan sesin ardından, sımsıkı yumulu gözlerinden birini açıp, yaşadığın sürece sana hep sevgiyle bakacak olan bir çift gözü görürsün ve seni bağrına basıp burnunu boynuna gömen kişinin baban olduğunu daha o an anlarsın. O, senin kokunu yüreğine sindirerek içine çekerken sen de onun boynunda dünyanın en güzel kokularını alrsın. O evlat, sen baba kokusunu...

Minicik gözlerinle  ona baktığın  an   aranda çok güçlü bir bağın olduğunu anlar, seni hayatının sonuna kadar  her türlü kötülükten koruyacağını hisseder ve buna her şeyden daha çok inanırsın.
Düştüğünde Anne diye ağlayan çocuk arkasından babasının koşup geleceğini ve onu yerden kaldıracağını bilir daima. O’na duyduğu büyük güvenle adım atar her zaman. Bilir ki her başı sıkıştığında babası olacaktır arkasında.
Anne her zaman baş tacı, baba ise gönül yoldaşıdır. Annelerimiz duygusallığımız babamız mantığımızdır. Özellikle kız çocukları için “baba” kelimesinde çok özel  anlamlar saklıdır. Bir kızın sevdiği ilk adamdır, efsanedir,  kahramanıdır ve bundan sonra tanıyacağı tüm erkekleri babalarının özellikleriyle kıyaslıyacaktır.
Hayatta bizi en çok seven iki kişiden biridir babalarımız. Çok nadir görürüz onların göz yaşlarını.  Kızını gelin eden ya da oğlunu askere uğurlayan babanın gözlerinde gördüğümüz ıslaklık acıtır her daim içimizi.  Hiç bir şey kopartmaz  içimizi ağlayan babanın koparttığı  kadar. Sıklıkla ağlayan annelerimizden çok babalarımızın titreyen  elleri, konuşan bakışları, nemli gözleri kalır aklımızda.
 Bazen en iyi arkadaşımız, bazen kalp kırıklarımızdır babamız. Ama her koşulda kalp atışlarımız...
Babası olanların şenliği, babasızların  yarasına tuz basar mı?  Ben biliyorum basar. Neden? Çünkü 17 yaşında kaybettim babamı da ondan. Babasıyla hiç bir anısı olmayanlar, hatta yüzünü göremeyenlerde var... Onları düşününce  kendimi şanslı hissederim hep. Ya da teselli...
Babasını kaybeden biri  Resulullah efendimize gitmiş, nasihat istemiş.
“-Baban vefat etti mi?” diye sormuş Resulullah efendimiz
“-Etti, ya Resulullah” demiş adam…
 Resulullah efendimiz; “Öyleyse sana nasihat olarak babanın vefatı yeter” cevabını vermiş.
 Babası öldüğünde İnsan, çocukluğunu  da defnediyor babasıyla birlikte. Çünkü evden ayrılmak, evlenmek, yaşlanmak değil, babadan ebediyen ayrılmak  bitiriyor çocukluğunu ... 
Küçücük bir çocukta olsan o büyük dayanğın gidişi büyütüyor bir anda seni. Önce yürüyemeyecek zannediyor, sendeliyor, tökezliyorsun ama öğreniyorsun onsuz yürümeyi  mecburen.  Sonra özlemin sonsuzluğu başlıyor ömür boyu bitmeyen.

Babalar gününde  babası olan ona sımsıkı sarılırken,  olmayanda onlarla mezarlıkta buluşuyor ve saçı yerine taşını okşuyor istemeden...
Babası olan, olmayan için bir babalar günü daha geçti. İfadesi güç duygularla dolup taştık. Bende bu müşterek duygulara kendi duygularımı da katarak analım birlikte  istedim babalarımızı. Yaşayan babalara sağlıklı ömürler, ahirete intikal edenlere de rahmet ve mağfiret dileyerek, Babalar gününde  kızım Hilal’in bana aldığı hediye ile duygularını kaleme aldığı yazıyı siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Kalın sağlıcakla.

“Mütevazilik edemeyeceğim belki de tek konu; babam! Kalbimin sularını her daim dingin tutan guzel insan o.
Geçmişimize bakıyorum "babalık" sıfatını alışılmış saygı ve sevgi çerçevesine hiç oturtmadı benim için. Ben babamdan hiç korkmadım, ben babama körü körüne sırf babam olduğu için hiç saygı duymadım. O benim babamdı ve her şeyden önce ben onu çok ama çok seviyordum. İçimde büyüyen o büyük sevgiye saygı eklendi. Duygularım her yaş alışımda bir bir katmerlendi ona karşı.
Doğumumla değişen hayatını sorsanız gözündeki ışıkla saatlerce anlatabilir. Karşılığını beklemeden sevdi, zaman ayırdı. Her şeyin önüne benle arkadaş olabilmeyi koydu. Ve başardı; babam benim ilk arkadaşım oldu. Dertleştiğim, tartıştığım, paylaştığım insan oldu o.
Kendini kahraman yaptı içimde. Her kızın babasına duyduğundan bir nebze farklıydı onun kahramanlığı. Ben babamı her şeyiyle çok sevdim. Bana ögrettikleri, beni ayakları yere basan bir kadın olarak hayata hazırlamalarına minnettar olmam dışında ortak zevklerimiz, gevezeliklerimiz, birlikte heyecanlanmalarımız ile kalbime kazındı.
Baktığımda bir babalık sıfatına binbir sey sığdırdı. Bunu nasıl yaptığını sorduğumda gülümsüyor bana ve anlıyorum ki düşünülerek emek emek hazırlanmış bir ilişki bu. 
Iyi ki diyorum iyi ki böyle bir adam varmış ve gelip de benim babam olmuş.”




Hiç yorum yok: