26 Mayıs 2016 Perşembe

KENDİM ETTİM KENDİM BULDUM

DOĞRUCU DAVUT

Neşet Ertaş’ın meşhur türküsünü bugünkü köşe yazıma başlık yaptım. Biz Trakyalılar bilhassa Kırklarelililer AKP iktidar olsun, ülkeyi yönetsin diye çoğunlukla oy vermedik ama genelde aldıkları oyla 14 senedir başımızdalar. Ülke durumundan bahsetmeyeceğim sizler her gün TV ve gazetelerden takip ediyorsunuz. Ben yerelde neden Trakyalının AKP’ye oy vermediğini  anlatmaya çalışacağım.
   Yerli halk evladı fatihan olduğu ve geçmişinde Avrupa yaşanmışlığı  bulunduğundan düşünceleri farklıdır.
Balkanlarda Türkler baskıya maruz kalıp katledilmeye başlanıldığında geldikleri yere, yâni buralara göç etmişlerdir. Göç ederken yüz yıllardır tesiri altında kaldıkları medeniyet ve kültürden etkilenmiş olarak gelmişlerdir. Son zamanlarda azınlıkta kalıp mezalime uğradıkları için, hürriyet, adalet hak hukuk gibi kavramlar oralarda kalmadığından,  Anayurda adeta sürgün edilerek göç etme mecburiyetinde kalmışlardır.
Balkanlardan buralara göç eden atalarımız bu medeni kavramları bilerek gelmiş ve yaşamlarında  medeni kurallara uymuşlardır. Dindeki laik uygulamalara alışmış laikliği benimsemiş Trakya halkı, zorlama ve tehditler ile yaşamlarını değiştirmek istenilmesine oyları ile karşı durmuşlar bu sebeplerden dolayı AKP’ye oy vermemişler ve vermemeye de devam etmektedirler.
   Osmanlı’nın Balkanları fethedip Viyana kapılarına dayanmasında öncülük etmiş Alevi, Bektaşi dedeleri kültürleri ile buraları eğittikten sonra asıl kuvvetlerin Balkanlara gelme ve yerleşmelerini kolaylaştırmışlardır.
Zaman içinde kültürler birbirinin içine girmiş birlikte yaşamaya sorunsuz ve mutlu yaşamaya başlamışlardır. Bu süreç 400 yıl sürmüştür. Rönesans ve Reformlar yapan Avrupa bilim ve kültürde, keşif ve icatlarda öne çıkınca sanayi devrimi başlamış, sanayi devrimi işleyiş icabı olarak enerjiye ihtiyaç duymuştur.
 Enerji ihtiyacı kol ve kas gücü, hayvan gücü, su gücü ile karşılanırken bu enerji yetmemiş ve kömür enerjisi devreye girmiştir. Bir yüz yıl süren bu kömür enerjili sanayi devrimi 1870 yılında motorun icadı ve yakıtı olan petrolün kullanılma alanları artınca sona ermiştir.
1870 li yıllara kadar keşfedilen petrol sadece aydınlatmada kullanılırken motor icadı ile kullanım  alanları süratle artarak sürmüştür. Var olan ve çıkartılan petrol yatakları tüketimi karşılayamayacak seviyelere gelince Osmanlı Toprakları gündeme gelmiştir. Osmanlının toprakları olan Kerkük, Musul, Irak, Suriye, Romanya, Suudi Arabistan, Kuveyt gibi daha önce batılılar tarafından bu ülkelerde olduğu keşfedilen petrol yataklarına sahip olmak bir ihtiyaç haline gelmiştir.
   Batı emperyalizminin bu ihtiyacı Osmanlı’yı parçalayıp bölerek topraklarını ele geçirme ile karşılanacağı için isyan ve ayaklanmalar ve dünya harpleri ile yeni ülkeler yaratılarak karşılanmış, halen de karşılanmaya devam etmektedir. (PKK, ISID vs.)

   İşte Avrupa’dan kovularak göç ettirilen, sürülen Evlad-ı Fatihan torunları bizler bütün bu sebepler ile daha iyi gören, daha hassas, din bakımından laik, öğrenim bakımından yüksek üretim eğitimi, sosyal eğitimi ile  yaşam biçimi olarak  Avrupalıdır. Doğu kültürü ile yoğrulmuş dini yaşantısı ile suni olup,  Arap örf ve adetlerini yaşam biçimi olarak gören bu iktidara Trakyalılar tabii yapıları gereği oy vermemektedirler. Açılan ve açılmakta olan dini eğitim ve öğretim okullarının sebebi Trakyalının bu durumunu  değiştirmede yatmaktadır. 


Hiç yorum yok: