DOĞRUCU
DAVUT
Neşet Ertaş’ın meşhur türküsünü bugünkü köşe
yazıma başlık yaptım. Biz Trakyalılar bilhassa Kırklarelililer AKP iktidar
olsun, ülkeyi yönetsin diye çoğunlukla oy vermedik ama genelde aldıkları oyla
14 senedir başımızdalar. Ülke durumundan bahsetmeyeceğim sizler her gün TV ve
gazetelerden takip ediyorsunuz. Ben yerelde neden Trakyalının AKP’ye oy
vermediğini anlatmaya çalışacağım.
Yerli halk evladı fatihan olduğu ve geçmişinde
Avrupa yaşanmışlığı bulunduğundan
düşünceleri farklıdır.
Balkanlarda
Türkler baskıya maruz kalıp katledilmeye başlanıldığında geldikleri yere, yâni buralara
göç etmişlerdir. Göç ederken yüz yıllardır tesiri altında kaldıkları medeniyet
ve kültürden etkilenmiş olarak gelmişlerdir. Son zamanlarda azınlıkta kalıp
mezalime uğradıkları için, hürriyet, adalet hak hukuk gibi kavramlar oralarda
kalmadığından, Anayurda adeta sürgün
edilerek göç etme mecburiyetinde kalmışlardır.
Balkanlardan
buralara göç eden atalarımız bu medeni kavramları bilerek gelmiş ve yaşamlarında
medeni kurallara uymuşlardır. Dindeki laik
uygulamalara alışmış laikliği benimsemiş Trakya halkı, zorlama ve tehditler ile
yaşamlarını değiştirmek istenilmesine oyları ile karşı durmuşlar bu sebeplerden
dolayı AKP’ye oy vermemişler ve vermemeye de devam etmektedirler.
Osmanlı’nın Balkanları fethedip Viyana
kapılarına dayanmasında öncülük etmiş Alevi, Bektaşi dedeleri kültürleri ile
buraları eğittikten sonra asıl kuvvetlerin Balkanlara gelme ve yerleşmelerini
kolaylaştırmışlardır.
Zaman içinde
kültürler birbirinin içine girmiş birlikte yaşamaya sorunsuz ve mutlu yaşamaya
başlamışlardır. Bu süreç 400 yıl sürmüştür. Rönesans ve Reformlar yapan Avrupa
bilim ve kültürde, keşif ve icatlarda öne çıkınca sanayi devrimi başlamış,
sanayi devrimi işleyiş icabı olarak enerjiye ihtiyaç duymuştur.
Enerji ihtiyacı kol ve kas gücü, hayvan gücü,
su gücü ile karşılanırken bu enerji yetmemiş ve kömür enerjisi devreye
girmiştir. Bir yüz yıl süren bu kömür enerjili sanayi devrimi 1870 yılında
motorun icadı ve yakıtı olan petrolün kullanılma alanları artınca sona
ermiştir.
1870 li
yıllara kadar keşfedilen petrol sadece aydınlatmada kullanılırken motor icadı
ile kullanım alanları süratle artarak
sürmüştür. Var olan ve çıkartılan petrol yatakları tüketimi karşılayamayacak
seviyelere gelince Osmanlı Toprakları gündeme gelmiştir. Osmanlının toprakları
olan Kerkük, Musul, Irak, Suriye, Romanya, Suudi Arabistan, Kuveyt gibi daha
önce batılılar tarafından bu ülkelerde olduğu keşfedilen petrol yataklarına
sahip olmak bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Batı emperyalizminin bu ihtiyacı Osmanlı’yı
parçalayıp bölerek topraklarını ele geçirme ile karşılanacağı için isyan ve
ayaklanmalar ve dünya harpleri ile yeni ülkeler yaratılarak karşılanmış, halen de
karşılanmaya devam etmektedir. (PKK, ISID vs.)
İşte Avrupa’dan kovularak göç ettirilen,
sürülen Evlad-ı Fatihan torunları bizler bütün bu sebepler ile daha iyi gören,
daha hassas, din bakımından laik, öğrenim bakımından yüksek üretim eğitimi,
sosyal eğitimi ile yaşam biçimi olarak Avrupalıdır. Doğu kültürü ile yoğrulmuş dini
yaşantısı ile suni olup, Arap örf ve
adetlerini yaşam biçimi olarak gören bu iktidara Trakyalılar tabii yapıları
gereği oy vermemektedirler. Açılan ve açılmakta olan dini eğitim ve öğretim
okullarının sebebi Trakyalının bu durumunu değiştirmede yatmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder