DOĞRUCU
DAVUT
NEREDEN ÇIKTI BU BAŞKANLIK?
Günlük yaşantımızda çokça kullandığımız bir
kelimedir; başkanım kelimesi. İlimiz ve ilçelerimizde o kadar çok başkan var ki
elini sallasan değer. Sendikaların başkanları var, odaların
başkanları var, derneklerin başkanları var, partilerin eski yeni başkanları,
belediye başkanlarının eskisi var yenisi var. Şimdi bunlara bir yenisi daha eklenecek, devlet başkanı…
Eee bizim Cumhur ne olacak? Cumhur başkansız
mı kalacak? Türkiye Büyük Millet Meclisinin önemi ve varlık sebebi ne olacak,
neye ihtiyaç var, nerede parlamenter demokratik sistemimiz? Parlamenter
Cumhuriyetimiz? Türkiye’yi idare ederken halkımızın her türlü ihtiyacını karşılamıyor
mu?
14 Mayıs 1950 genel seçimlerinde altı
yaşında idim. Rahmetli babam iyi bir siyasetçiydi, dolayısıyla küçükte
olsam evde sürekli konuşulduğu için
olsa gerek seçimlerin oluşunu ve neticesini hatırlıyorum.
On senelik
Menderes dönemini, 1960 ihtilalini,
İnönü koalisyonunu ardından Süleyman Demirel’in
AP iktidarını, 12 Mart 1971 muhtırasını, ardından gelen gençliğimizin
kaybolduğu Ecevit ve MC hükümetlerini, 12 Eylül Kenan Evren darbesini, ANAP’ın
Özal’ını, Süleyman Demirel, Erdal İnönü
koalisyonunu, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz Anayolunu, Necmettin Erbakan Tansu
Çiller Refah yolunu, daha sonra 28 Şubat post modern darbe ile gelen çoklu
Ecevit iktidarını ve en nihayet 2002 Ak parti’nin tek başına iktidara gelmesi
ve kesintisiz 14 senedir iktidar olması.
İşte ben bu süreçleri bizzat yaşadım.
Koalisyon
idareleri ülkeyi iyi yönetemiyordu. 2002 den sonra bir parti tek başına iktidara geldi. 14 senedir de ülke yönetiminde yer
alıyor. Evet 14 sene geçti, bu sürede ne değişti? Ülkemizin idare sorunumu var?
Kanun mu çıkarılamıyor? TBMM başkansız mı kaldı? Vatandaşlarımızdan ille de
başkanlık isterim diye yoğun bir istek mi var ? Gazetelerin tamamına yakını
iktidarın emrinde ve hizmetinde. Ülkeyi yönetmekte hiçbir zorluk ve açmaz yok. Adeta dikensiz gül bahçesi. Bir gecede torba
torba kanunlar çıkarılıyor. Personel maaşları, emekli maaşları ödeniyor. Ülkede
hiçbir malın kıtlığı yok. Mazot, benzin var. Doğalgazımız kesilmedi. Yollarımız
duble, işçi ve patronlar oldukça memnun.
Köylü ve
çiftçilerimiz ürettiklerini satıyorken nereden çıktı bu başkanlık sistemi.
Cumhurbaşkanı istiyor diye başkanlık sistemine geçilmek istenmesi benim
hiç aklıma yatmıyor sizin yatıyor mu?
CUMHURİYETİMİZİN SUYU MU ÇIKTI?
Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Osmanlının külleri arasından yarattıkları bir devletin Cumhuriyet idaresi ile bu günlere gelindi. Yaşı bir asır bile olmadan hiçbir harbe katılmadan kalkınmasını yapmış, bir çok dünya devleti tarafından yönetimi örnek alınan bir devlet ne oldu da şimdi beğenilmiyor, idaresi değiştirilmek isteniyor. Eğer yönetimde aldanmışlık üzerine bir kusur varsa rejim değil iktidar değişmelidir. İktidar ülkeyi yönetemiyor, huzur ve güveni sağlayamıyorsa yapılacak ilk şey iktidar değişikliğidir. Bunun en kestirme yolu halka gitmek halkın fikrini almaktır. Bunun iki yolu vardır ya seçimle gidilir, ya da yapılmak istenen rejim değişiklikleri için referandum yapılır. Değişikliklerin TBMM’ye bırakılması tek parti iktidarda olduğu için doğru değil ayrıca bu demokratikte değildir. Halkımızın derdi Cumhuriyet ve Anayasa değil ki, huzur ve güvenliğin sağlanmasıdır. Bu yolda yapılacak fedakarlıklara halkımız katlanmaya hazırdır. Aksine hareketler zaman ve kaynak israfıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder