Faruk ceylan
Yıllar önce, bir haftalık dergi, İstanbul’da ilginç bir deney yapmış. Bir tiyatro sanatçısı eline megafon alarak koyu renk elbiseler giyen ekibiyle birlikte önce Yenicamii’nin arkasındaki parka gider. Parkta oturan, bir sürü insana elindeki megafonla sert bir emir verir: “Herkes ayağa kalksın!” Emri duyan, herkes derhal ayağa kalkar. Sonra Eminönü İskelesi’ne geçerler.sanatçı, yine sert bir emirle: “Herkes yere çöksün!” diye bağırır. Gemiden inenler, simitçiler, emri duyan herkes yere çöker.
Sonra Mecidiyeköy’e Galatasaray’ın eski stadyumunun bulunduğu yere giderler. Megafondan: “Herkes ellerini kaldırıp duvara yaslansın!” emri gelir. Stadyuma girmek için kuyrukta bekleyen futbol seyircileri, kokoreççiler, şal, şapka, bayrak satıcıları derhal emre uyarlar.
Daha sonra ekip bir fabrikanın önüne gider. Fabrikanın girişine bir masa koyarlar ve masanın üzerine bir evrak yerleştirerek mesaiye gelen işçilere emri verirler: “Herkes içeriye girerken bu kâğıtlara parmak basacak!” Giren basar, giren basar. Kimsenin aklına “siz kimsiniz? Neden bu kâğıtlara parmak basıyoruz?” diye sormak gelmez.
Son olarak da, Beyoğlu’na gelirler. İstiklal Caddesinde gezinen, vitrinleri seyreden kalabalığa yine sert bir emir verilir: “Herkes sıraya girsin, arama var!” Emri duyan herkes sessizce sıraya girer. Ancak caddede dolaşan bir çift bu emre uymaz.
Ekiptekilerden biri onlara doğru bağırır: “Hey siz! Emri duymadınız mı?” Kendilerine seslenildiğini farkeden ve herkesin sıraya girdiğini gören adam cevap verir: “Who are you? What is happening here?” Sıraya girenler içerisindeki biri ekibe yardımcı olmanın verdiği gurur ve heyecanla: “Adam turist, İngilizce konuşuyor.” Der. Ekip elemanı gülmemek için kendisini zor tutar ve sırıtarak sorar;
“Ne diyor peki?”
“Siz kimsiniz, burada neler oluyor?”
Ve o iki turistin haricinde hiç kimse neler olup bittiğini, kendilerine emirler yağdırıp sıraya sokanların kim olduğunu sormaz ya da sormaya cesaret edemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder