28 Temmuz 2015 Salı

"KARDEŞİM" Alper Ceylan yazısı


BABAESKİ'DE SIKINTILI SÜREÇ SONA ERİYOR


Babaeski'de sıkıntılı süreç sona erdi.

Hacı; “Ben gönüllü olarak zora talip oldum. Çünkü çalışmalarım gelecek seçimler için değil, gelecek nesiller için oldu. Bu da Babaeski’ye olan sevdamın gereğidir. Babaeski’nin bundan sonra yüz yıl alt yapı sorunu olmayacaktır.  ”

“BİR YIL SÜREN SIKINTILI SÜRECİ SONA ERDİRDİK.”

 “Babaeski benim ailem. İnsan ailesi için çekilen sıkıntılara, dedikodu ve eleştirilere göğüs geremezse o zaman o aile aile olmaz, aile bağları dedikodularla iftiralarla sarsılmaz.”

Faruk CEYLAN- Birinci dönem belediye başkanlığı seçimlerini bölgede rekor oyla kazandı. Hizmetleri ile beş yıllık dönem sonunda çevresinde büyük bir sevgi çemberi oluşturdu. İkinci dönem Belediye Başkanlığı seçimlerinde Belediye Başkanlığı için aday adayı oldu. Aday adaylığında iki rakibi vardı.  Önceki seçimi rekor oyla kazanıp beş yıl başarı ile başkanlık yaptığı  için  Genel Merkez tarafından aday gösterileceği kesin olmasına ve  yarışacağı rakipleri bulunmasına  rağmen aday seçiminde sandık istedi. Bunun için Genel Merkezine sandık için baskıda bulundu çünkü sevildiğinden emindi. Sevmiyorlarsa da seçmesinler dedi.
Üyelerin önüne sandığı koydurduktan sonra rakipleri ona hiç şans vermedi ama o sandıktan %60 oyla çıktı en yakın rakibi ancak %21,8 oy alabildi ve o ikinci defa Belediye Başkanı olmak için halkın önüne çıktı.
 İkinci defa Belediye Başkanı seçilirken oy oranı yine rekor seviyedeydi. Bu defa Türkiye çapında rekor oy alarak koltuğa ikinci defa oturdu.  
İkinci dönem için başkanlık koltuğuna oturduğu gibi İlçesinin en önemli sorunu olan alt yapı sorununa çözüm getirmek için kolları sıvadı. Bu zor ve meşakkatli yolda siyasi rakipleri tarafından çok ağır eleştirilere maruz kaldı. Hatta görevi bırakıp yurt dışına kaçtığı dedikoduları bile yapıldı ama o eleştirilere kulaklarını tıkayarak alt yapı sorunun çözülmesi için başlatılan çalışmalar ile ilgilendi.  Bir yıl süren çalışmalardan sonra bozulan yolların yapım işine girdi. Başından beri adını telaffuz etmeden anlattığım Belediye Başkanı Abdullah Hacı, yol yapım çalışmalarının yılsonunda biteceği sözünü verdi.
  Babaeski sevdası için her türlü meşakkate, eleştiriye gönüllü razı olduğunu belirten Başkan Hacı; “Babaeski benim ailem. İnsan ailesi için çekilen sıkıntılara, dedikodu ve eleştirilere göğüs geremezse o zaman o aile aile olmaz, aile bağları dedikodularla iftiralarla sarsılmaz. Benim Babaeski sevdamdan hiçbir hemşehrimin asla şüphesi yoktur.  Ben Babaeski’me ve onun güzel insanlarına sevdalı olmasaydım bu sıkıntılı işe girmez, üst yapıyı makyajlayarak günü kurtarırdım ama bu Babaeski insanına ihanet olurdu.
Bir yıl süren sıkıntılı süreci sona erdirdik. Bu süreçte toz, toprak ve çamur içinde kalan Babaeski ailemden özür diliyor, gösterdikleri sabırdan dolayı da kendilerine tekrar kalpten teşekkür ediyorum.
Göreve ilk geldiğimde önümüzdeki bir iki senede çok büyük sıkıntılar yaratacak olan Babaeski’mizin altyapısını değiştireceğimi söylemiştim. Babaeski’mizin altyapısı çok eskiydi. Birilerinin bu işe sahip çıkması gerekiyordu. Babaeski bundan sonra en ufak bir altyapı sorunu yaşamayacaktır. Babaeski Belediyesi tarihinin en büyük altyapı çalışmalarını gerçekleştirdi ve şimdi tarihinin en büyük yol yapım çalışmalarına başladı.  Yol yapım çalışmalarını yılsonuna kadar bitirmek için çalışıyoruz. Hedefimiz yeni yıla yeni yollarımızla girmek.   Benim bu çalışmalara başlarken hiçbir siyasi kaygım olmadı, olsaydı böyle zor bir işe girmezdim. Bu işe girmek için boynuma ip atan olmadı. Ben gönüllü olarak zora talip oldum. Çünkü çalışmalarım gelecek seçimler için değil, gelecek nesiller için oldu. Bu da Babaeski’ye olan sevdamın gereğidir. Babaeski’nin bundan sonra yüz yıl alt yapı sorunu olmayacaktır.  ” dedi.


NELER OLUYOR NELER





Alper CEYLAN

ceylanalper@hotmail.com


Ülke diken üstünde heryerden kan fışkırıyor. "Neden böyle oldu?"  sorusunun cevabı çok basit aslında. Çünkü; Hükümet kurulamadı. Seçimlerde barajı aşan HDP, Ak Parti'nin tek başına iktidar olmasını engelledi. Sonrasında MHP çizgiyi çekti ve HDP'nin içinde olduğu hiçbir koalisyonda yer almayız dedi. Peki ne kaldı geriye? Kim kuracak hükümeti? Ak Parti ve CHP'nin koalisyon kurması imkansız gibi gözükürken kamuoyunda en olası koalisyon MHP ve Ak Parti gibi yorumlandı. Aslında bu da olacak iş değildi ya, böyle bir imaj yaratıldı. Şimdi asıl soru; "HDP'nin oyu nasıl düşer?" Olası bir seçim tekrarında eğer HDP'nin oyu düşer ise sorun çözülür. Seçim tekrarı diyorum, çünkü; Erken seçim hükümet kurulduktan sonra olur. Daha hükümet kurulamadığına göre buna "Seçim tekrarı" denir. Seçim tekrarlanacak gibi gözüküyor. Böyle bir durumda en çok oyu alan Ak Parti'nin tek başına iktidar olabilmesi için HDP'nin barajın altına düşmesi şart. O zaman HDP Demirtaş ile topladığı sempatiyi kaybetmeli. Yani Pkk hortlamalı, hortladı da zaten. Suruç'ta yaşananlar sonrasında Pkk'nın böyle eylemlerle cevap vermesi kaçınılmazdı. Ancak kafa karıştıran hem Işid'e hemde Pkk'ya karşı yürütülen operasyonlar. Yani terörün her türlüsüne karşıyız imajı. Kardeşim sen madem teröre karşısın neden destekledin zamanında bu teröristleri? Neden hastanelerinde tedavi ettin geri gönderdin Işid canilerini?.. Sonra Öcalan ile görüşüp bir terör örgütü lideri ile çözüm süreci yürüttün? Yani karşında ki insanların eli silahlı katiller olduğunu şimdi mi fark ettin? Olmaz kardeşim olmaz, bu iş böyle olmaz. Bu ülke terörle yıllarca savaştı sonra on yıllık bir çözüm süreci başlattı. Peki ne bu şimdi herkes birbirinden intikam alıyor? Olan yine bu ülkenin evlatlarına oluyor. Ne suruçta ki gençler, ne de görev başında öldürülen asker ve polisler hiçbirinin suçu yok. Suç bu ülkeyi yönetiyorum zannederken aslında yönetemediğini fark etmeyen kişilerde. Terörden medet umanların, bir gün terör saldırıları ile karşılaşmaları normal değil mi? Gerçek şu; Ülke karışıyor peki bu karışıklık en çok kimin işine yarayacak? Bu sorunun cevabını bizlere zaman verecek. İşte o zaman anlarız bu oyun kimin oyunu. Ama benden size söylemesi esas oyun sen kime vereceksin "oy"unu? 

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Gazeteci ve Gazetecilik Yapan



Kırklareli Günlüğü

Faruk CEYLAN

farukceylan39@gmail.com

İnsan şu gazetecilik mesleğine bulaştı mı bir kez,  tozunu yuttu mu geri dönüşü olmayan bir yola girer. Çünkü bu virüs vücuduna girdimi tüm bedenini teslim alır. Artık gecesi, gündüzü ya da tatili olmaz.  Aşktır gaztecilik.  Dinlenmek mi?  Yazarken dinlenir  gazeteci...
Mesai tahtidinde bulunmadan, gerekirse sabaha kadar  şevkle ve zevkle  çalışır.  Bir olay vukuu bulduğunda ben şimdi tatildeyim demesi imkansızdır. İşin peşine düşer. Uykunun en tatlı anında, gece yarısı bir telefonla yataktan kaldırıldığında saniye geçirmeden olaya intikal eder. Tıpkı asker ve polis gibi  mesaisi olmayan bir meslektir gazetecilik.
Gazetecilik yapan, gazetecilikten sonra bir başka mesleği kolay kolay yapamaz. Çok zordur gazetecilikten sonra başka meslek.  Yapmak zorunda kalsa da  insan gazetecilikten kopamaz.  Hayata bakışı daima gazetecilik gözü ile olur. Başka bir iş yapsa da gazeteci her fırsatta yazmaya çalışır. Gazeteci duyarlılığı çok farklıdır. Bu duyarlılık ve hassasiyet  gazeteciyi daima farklı kılar.
Gazeteci,  Siyasetçi gibi günlük yaşayamaz. Siyasetçiler günlük yaşamak zorundadır. Çünkü ne araştırmaya, ne de vefa gösterecek nezakete vakit bulamazlar. Onlar için günü kurtarmak esastır.  Bu yüzden gazetecilik yaparken siyasete girenler, siyasette de farklı duruş sergilerler. Çünkü  virüs  bulaşmıştır bir kere, mecburen yaptıkları işe gazetecilik gözlüğü arkasından bakarlar.
Gazetecilik yapan ama o virüsün  bulaşmadığı   gazeteciler, gazeteciliği  iş olduğu için yapar. Mesleğini yaparken  ne araştırır, ne vefa, ne de hassasiyet gösterebilirler. Mesai bittimi gazetecilikde biter onlar için.
İşte bunun için gazeteciyim diyen ile, gazetecilik yapanı ayırmak gerekir...


24 Temmuz 2015 Cuma

Amatör sporcular, ülkenin geleceğidir.

Faruk CEYLAN

farukceylan@gmail.com
Spor Genel Müdürlüğü (SGM)'nün son bir yılı kapsayan araştırmasında, Türkiye genelinde lisanslı sporcu sayısında yüzde 49 artış olmuş.  Amatör sporların yapıldığı alanların fiziki yetersizliği ise ülke çapında evlere şenlik.
Özellikle amatör futbol maçlarının oynandığı sahaların hali içler acısı. Kamuoyunda sık sık çamur deryası sahaları, soyunma odalarının perişan hali ve sağlık ekiplerinin yetersizliğiyle gündeme gelen amatör futbol müsabakalarında sporcu ve yöneticiler isyan noktasında.

Türkiye'de bulunan 11 bin 800 spor kulübü, birçok dalda her yaştan sporcuya hizmet veriyor. Araştırmaya göre Eylül 2012 tarihi itibariyle, 2 milyon 211 bin 649 lisanslı sporcu bulunuyor. Altyapı takımları başta olmak üzere amatör takımların sporcularının çok zor saha şartlarında mücadele etmek zorunda bırakıldığı açık bir gerçek. Maçın oynandığı sahanın neredeyse gölete döndüğü, engebeli yerlerinde ise çiçekler açtığı sahalar dolu ülkemizde.
Teknik heyet ve yedek oyuncuların oturacak bir kulübeleri bulunmayan,  soyunma odalarının durumuda  içler acısı.

İşte bu  yokluk ve zorluklara rağmen amatörler sporcular başarılı olmak için mücadele veriyorlar.
 Belediye desteği ve tesisleri olmayan çoğu amatör kulüp fedakar bir kaç kişinin  kişinin sırtında gidiyor, onların çabaları ile sahaya çıkıyorlar. Sahaya bu koşullarda çıkan kulüplerimizin sporcularının sağlıkçı sorunu da bir dram. Merkezde bu iş  bir şekilde çözülmeye çalışılıyor. Köylerde sağlıkçı bulana aşk olsun. Bulduysanızda    çantasında bir pet şişe su ve bir buz var.  Sanırım bunları ASKF Başkanları da biliyor ve görüyor. Bu konu da ne yapabilirler? O da muhlak...
Aslında sorun Kırklareli’de ki amatörlerin değil, ülke çapında ki tüm amatör sporcuların sorunu. Gençlik ve Spor Bakanlığı amatör sporcularında var olduğunu, tüm imkansızlıklara rağmen, ülkemizi temsil edecek sporcuları yetiştirdiklerini hatırlayarak, amatör sporcunun çilelerine son verecek çalışmaları vakit geçirmeden başlatmalıdır. Böyle devam ederse sporun fabrikaları olan amatör kulüplerin bir bir kapanarak yok olacağı unutulmamalıdır. Amatör sporcular Ülke sporunun kaynağı ve geleceğidir.



Bayram özgürce yazınca bayramdır.

Faruk CEYLAN
farukceylan39@gmail.com
Basın Bayramı veya Gazeteciler ve Basın Bayramı, tarihi konusunda üzerinde tartışmalar bulunsa da Türkiye’de Türk basınında sansürün kaldırılmasının yıl dönümü olarak her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında yayınlanan gazeteler  görevli sansür  memurlarının denetiminden geçtikten sonra yayınlanıyordu.
Türk basınında sansürün ilk uygulandığı tarih  10 Mayıs 1876'dır. 24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci meşrutiyet ile  yürürlüğe girdikten sonra bu uygulamaya son verilmiş olması günümüzde "sansürün kaldırılması" olarak adlandırılmaktadır.
10 Haziran 1946 yılında kurulan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti  bir basın günü oluşturmayı planlamıştır. Türkiye'de ilk gazetenin çıkış tarihine göre düzenlenmesi planlanan bu güne "Basın Bayramı" adı verilecektir. Ancak ilk gazete konusunda çeşitli görüşler bulunduğundan dolayı bir görüş birliğine varılamamış,Falih Rıfkı Atay  tarafından bayramın her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanılması fikri ortaya atılmış ve kabul edilmiştir.
İlk gazetenin çıkışı konusundaki tartışmalarda bazı kişiler, Osmanlı İmparatorluğu sınırları dahilinde ilk Osmanlı Türk gazetesi olan Takvim-i Vekayi’nin yayınlandığı 1831 çıkış tarihini doğru olarak kabul etmişlerdir. Ancak Takvim-i Vekayi'nin resmi gazete olmasından dolayı ilk çıkan Türkçe gazete olmadığını savunanlarda bulunmaktadır. Bu görüşü  savunanlar ise ilk Türkçe gazetenin 1861 yılında yayınlanmaya başlanan Tercüman-ı Hakikat gazetesi  olduğunu iddia ederler.
Türkiye'de Basın Bayramı  Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önderliğinde  Bab-ı Ali  ile birlikte kutlanmaya başlanmış, ardından her il ve bazı ilçelerde de Basın Bayramı ayrı ayrı kutlanmaya başlamıştır.
Türk basınında sansürün kaldırılmasının yıl dönümü olan bu günü tüm gazeteciler Basın Bayramı  olarak kutluyor. Gerçekten Basında sansür kalkmışmıdır? Gazeteciler özgürce yazabiliyorlar mı? Bayramlarını içlerine  sindirerek kutluyorlar mı ?  Bu soruların cevabını  siz değerli okuyucularıma bırakıyorum...
Türkiye’de basının durumunu, Ahmet Altan’ın uzun yıllar önceki bir yazısından esinle, ‘av sahası’na benzetebiliriz. Av sahasında hayvanlar kendilerini özgür sanır.
Oysa ne zaman ve nereden bir kör kurşunun geleceği hiç belli değildir. Maalesef Basının bugünkü hali de bu! Bu duruma özgürlük denilebilir mi?!.

Tüm meslektaşlarıma; hiçbir baskı görmeden, yazılarını özgürce yazacağı bayramlar diliyorum. 

21 Temmuz 2015 Salı

Kanlı oyun

Faruk CEYLAN

Kanlı oyun

farukceylan39@gmail.com

Suruç’taki saldırının tarafı kim olursa olsun, hangi pisikopat  örgütün işi olursa olsun bu  açıkça savaş provokasyonudur.  Saldırı Ülkemizin  bekasına yönelik bir saldırıdır.  Saldırı  sadece Suruç’u  değil Türkiye’yi patlatma hedefini taşımaktadır.
Tabi ki saldırıyı  lanetliyoruz. Allah belalarını versin!  Ancak yaşanan saldırıyı lanetlemek yetmez.  Yaşanmaması için ne yapılmalı? Sorusunun cevabı zaman geçirmeden bulunmalıdır.
 Hatırlanacağı üzere saldırı öncesi  PKK halka silâhlanma çağrısında bulunmuştu.  Olayların bu boyuta geleceği  çok önceden belliydi.
Suruç’taki bombalı saldırı aslında bağıra bağıra geldi.  IŞİD zaten  Türkiye’yi  hedef  alacağını  ilan etmişti. Seçimlerin öncesinde  Adana, Mersin ve Diyarbakır’daki bombalı saldırılar, IŞİD’in işiydi.  HDP’nin Diyarbakır mitinginde bomba patlamıştı. Bomba patlamadan  önce gözaltına alınarak  serbest bırakılan bir IŞİD militanı çıkmıştı.
Suruç saldırısında  ölenlerin  PYD’ye yardım destek için  büyük İllerden otobüsle getirilen ve Abdullah Öcalan’ın doğduğu köyde  toplananlar olması kimseyi yanıltmasın. Saldırı   PKK’ya yönelik  görünüyor olmasına rağmen yangını   bütün Türkiye’ye yaymak hedeflenmiştir. Kanlı oyunun  işareti  Suruç’tan verilmiştir.
İngiltere ve ABD düzenledikleri bu tür programlarla, programımız topraklarınızı ele geçirip önce  büyük kürdistanı, sonra da   büyük İsrail’i kurma programıdır.  Çalışmalarımızı  başlattık demektedirler. .
Bu yüzdendir ki, katliamı yapan IŞİD’miş”  deyip geçemeyiz. IŞİD,  PKK ve PYD’de ABD programının parçalarıdır.
İktidar ve  muhalefet saldırı sonrası kınamalarda bulunup,  birlik ve beraberlik içinde olunmasını istedi. Bu birlik ve beraberliğin sağlanması, ortak anlayışa varmayla olur.
Ankara ortak anlayışa varmak için  IŞİD ve Suriye politikaları konusundaki yanlışları sorgulanmalıdır.
Başbakan Davutoğlu’nun dört parti liderine yaptığı ortak hareket etme  çağrısı, teröre karşı ortak dil oluşturulması ile  gerçekleşir.


Bir ay on bir ayı kurtarıyor mu?

Faruk CEYLAN
Bir ay on biri ayı kurtarıyor mu?
Ramazan ayında türlü türlü iftar sofraları kuruldu, fakir fukara doyuruldu. Namazlar kılındı, tövbe edildi. Sadaka ve yardımlarla Mübarek Ramazan ayı son  buldu. Bayram namazı, ardından  Bayramın ilk gününe denk gelen Cuma namazı ile  tövbe ve hamd edilerek, Bayaram coşkuyla kutlandı.  Bayramda yoksullar ve çocuklar sevindirildi.
Herkesin huşu  içinde (Allah’a  boyun eğme, gönlü korku, sevgi ve saygı ile dolu olma) yaşadığı, tövbe ve ibadet ettiği, inancın zirve yaptığı bu ayın hemen ardından  Bayramda gelince,  bu ülkede artık asla hırsızlık yapılmaz. Yapılıyorsada  yapanlar tövbe etti ya artık  bir kibrit çöpü çalınmaz, bir tek aç ve yoksul kalmaz, kimsenin hakkı kmseye geçmez  diye düşünüyorum mecburen.  Yoksa siz böyle düşünmüyormusunuz?
İyide çalan yine çalacaksa, kişi hakları gasp edilecekse, fakir fukara ve yetimin aç kalması, açıkta kalması kimsenin umurunda olmayacaksa  bu oruçlar neden tutuldu? Neden iftar sofraları kuruldu? Neden camilerde basacak yer kalmadı?  Huşu içinde Tövbeler ve  dualar edildi...
Yalan mı oldu bunca çaba.  Yoksa bir aylık sevap on bir ayı kurtarıyorda benim mi haberim yok. Ben bu işten bir şey anlayamadım, anlayan varsa anlatsın öğrenelim...
Yüce  Peygamberimiz (sav); ”Günahlarına samimi olarak tevbe eden kimse hiç günah işlememiş gibidir.” ( İbn Mace,Zühd,30 ) buyurmuştur.  Yüce Peygamberimiz (sav), böyle buyurmuş ama tövbe et affa uğra,  sonra tövbenden vaz geç günah işle,  yeniden tövbe et de dememiştir...
 Allah (cc) o samimi tevbeyi bizlere de nasib etsin, ben dahil herkese hidayet versin. Tövbe edip bir daha geri vites yaptırmasın inşaallah...


19 Temmuz 2015 Pazar

Üsküp Belediyesi halkla bayramlaştı


*Üsküp Belediye Başkanlığı, Bayramın birinci günü Üsküplülerle bayramlaştı.  

Faruk CEYLAN-Üsküp Belediye Başkanı Hüseyin Kasap ve Belediye Meclis üyeleri, Belediye Başkanlığında düzenlenen törende halkla bayramlaştı.  Ramazan Bayramının birinci günü Belediye binasında  gerçekleştirilen Bayramlaşma törenine Üsküp halkı büyük bir katılım gösterdi.
Belediye Başkanı Hüseyin Kasap Bayramlaşma törenine katılan herkesin ayrı ayrı bayramını kutladı, büyüklerin ellerinini öperek Üsküp halkına teşekkür etti.

Başkan Kasap Bayramlaşma töreninin ardından, törene katılanlara hitaben yaptığı konuşmada, Ramzan ayının birlik, beraberlik ve paylaşma ayı olduğunu, tutulan orucun ardından sevginin ve kardeşlik duyguşlarının  coşkuyla paylaşılmasından duyduğu memnuniyeti ifade ederek Üsküplülere teşekkür etti. 

Ahmetbey Belediye Başkanı Altıntaş’tan bayram ziyaretleri


Ahmetbey’in genç ve çalışkan  Belediye Başkanı Mustafa Altıntaş, Bayramda kapı kapı gezip halkın bayramını kutladı.

Faruk CEYLAN-Trakya’da en genç Belediye Başkanı ünvanına sahip olan Ahmnetbey Belediye Başkanı Mustafa Altıntaş, Ramazan Bayramı münasebetiyle bayram ziyaretlerini makamında kabul etti. Makamda ki Bayramlaşmadan sonra Ahmetbey halkını tek tek ziyaret eden Başkan Mustafa Altıntaş büyüklerin ellerini öperek Bayramlarını kutladı.
Başkan Mustafa Altıntaş, Ahmetbeyin evi, halkında ailesi olduğunu söyleyerek; “ Ahmetbey hepimizin evi, halkıda ailemizdir. Ben Belediye Başkanı olarak siyasi fikri ne olursa olsun herkesi aile bireyim olarak görüyor ve kucaklıyorum. Hizmet anlayışım aile bireylerinin memnunniyetini sağlamak içindir.

Bu sevgi ve birliktelikle Ahmetbey’in tüm sorunlarının çözümü için gece gündüz demeden çalışıyorum. Ahmetbey halkının destekleri çalışma azmimi arttırıyor.

Gazeteniz aracılığı ile halkımızın bayramını bir kez daha kutluyor, Ahmetbey’de her günün bayram sevinci içinde geçmesini diliyorum.” dedi. 

Kaynarca Belediyesi Kaynarcalılarla bayramlaştı.


*Halkın adamı halkla buluştu. Kaynarca meydanında tüm Kaynarcalılarla bayramlaştı.

Faruk CEYLAN-Kaynarca Belediye Başkanı Serdar Türker, Belediye Meclis üyeleri ve Belediye çalşanları Ramazan Bayramının ikinci gününde Kaynarca Belediyesinde Bayramlaştı. Belediye binasında ki bayramlaşma töreninden sonra, Kaynarcalıların; “halkın adamı” olarak tanımladıkları Belediye Başkanı Serdar Türker, Kaynarca meydanında ki parkta halkla buluştu.

Tüm Kaynarcalılarala  tek tek bayramlaşan Başkan Türker, Kaynarca meydanında ki halkla kucaklaşmasının ardından yaşlı ve hastaları evlerinde ziyaret ederek ellerini öptü, hayır dualarını aldı.  Başkan Serdar Türker, yaşlı ve hasta  ziyaretlerini eşi Ayşen Türker’le birlikte yaptı. 

Pınarhisar Belediyesi Ali Özer parkında bayramlaştı


Faruk CEYLAN-Ali Özer parkında gerçekleştirilen  Pınarhisar Belediye Başkanlığı Bayramlaşma törenine Pınarhisar Protokolü, Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, eski CHP Milletvekili Trurgut Dibek, Kaynarca Belediye Başkanı Serdar Türker, CHP İlçe Başkanı Volkan Ertan ile  Pınarhisar halkından büyük bir katılım  oldu.
Pınarhisar Belediye Başkanı Mustafa Cingöz, Kaynarca Belediye Başkanı Serdar Türker  ve Belediye Meclis üyeleri Bayramlaşma törenine katılan misafirleri Ali Özer Parkının girişinde karşıladı.


Başkan Mustafa Cingöz Katılımcıların bayramını kutladıktan sonra böyle güzel bir bayram gününde halkla birarada olup bayram coşkusunu  paylaşmış olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek, sevginin paylaşıldıkça büyüdüğünü ifade etti.

Demirköy Belediye Başkanı Yavuz, yaşlılarla evlerinde bayramlaştı


Demirköy Belediye Başkanı Muhlis Yavuz, Bayramda halkla kucaklaştı.  Yaşlı ve hasta vatandaşları evlerinde ziyaret ederek ellerini öptü, bayramlarını kutladı


Faruk CEYLAN-Demirköy Belediye Başkanı Muhlis Yavuz, Demirköy halkının bayram ziyaretlerini makamında kabul etti. Makamdaki ziyaretlerden sonra Demirköy esnafını işyerlerinde,  Yaşlıları da evlerinde ziyaret eden Belediye Başkanı Yavuz, gazetemize şu açıklmada bulundu;  “Ramazan bayramında  milletçe, güzelliklerin ve iyiliklerin yoğun olarak yaşandığı, dargınların barıştığı, kardeşlik, dostluk, yardımlaşma ve dayanışma duygularının doruğa ulaşmaktadır. Gazze, Suriye, Irak, Myanmar, Doğu Türkistan başta olmak üzere İslam coğrafyasında yaşanan ve dünyanın sessiz kaldığı vahşetler nedeniyle ne yazık ki bu Bayramı yüreğimiz buruk ve yaralı bir şekilde karşıladık.Her zaman olduğu gibi milletçe bugün de yardımlarımız ve dualarımızla mazlumların yanındayız, yanında olmaya da devam edeceğiz.

Milli ve manevi değerlerimize sahip çıkarak, hayatımıza sevgi, saygı, yardımlaşma, dayanışma ve hoşgörü duygularını hâkim kıldığımız sürece, daha güzel günlere ulaşacağımıza şüphe yoktur. Bu duygular içinde bütün İslam Aleminin Ramazan Bayramını en içten dileklerimle bir kez daha  kutluyor, yaşadığımız  bayram coşkusunun kardeşliğimizi daha da güçlendirmesini, hem milletimiz, hem de insanlık için barış, huzur ve refaha vesile olmasını dilyorum.” dedi 

Gururumuz Nisan Özay.



Gururumuz Nisan Özay.

Faruk CEYLAN

farukceylan39@gmail.com
Bulgaristan’da yapılan uluslararası   turnuva ile   Türkiye Tenis Federasyonun düzenlediği  Türkiye Şampiyonasının provası niteliğinde ki  yaz ve kış kupalarından sürekli  kupa ve madalyalarla Kırklareli’ne dönen Muhteşem minik Nisan Özay, 13-18 Temmuz 2015 tarihleri arasında İstanbul’da yapılan turnuvadanda 2.lik kupası ile dönerek, Kırklareli’ne bayram hediyesi getirdi.
Teniste 9 yaş kategorisi olmadığı için turnuvalara bir üst kategoriden katılan Nisan kendisinden büyük ve tecrübeli sporcuları yenerek başarı grafiğini sürekli yükseltip Milli takım kapısını zorluyor.
Minicik boyu kocaman yüreği ile Kırklareli’nin sürekli  gururu olan Nisan Özay, son olarak İstanbul’da düzenlenen turnuvadada finale yükselerek 2.lik kupasını kazandı.
Nisan Özay ard arda aldığı başarılı sonuçlarla Ay yıldızlı formayı giymeye çok yaklaştı.
Yeni hedefi Ispanya olan  Nisan Özay’ın, 10 Yaş Türkiye Şampiyonası öncesi son turnuva olan 10 Ağustos 'taki turnuva hazırlıklarını başlattığını  belirten Antrenörü  Selim Vatansever, Nisan Özay’ın  10 Ağustos 'taki turnuvadada  finali  hedeflediğini, bu turnuvada başarı elde ettiği taktirde İspanya Tenis Akademesine gitmeye hak kazanacağını söyledi.
 Nisan’ın bu turnuvadan sonra ki son  hedefi ise    Eylül ayında Ankara’da yapılacak olan Türkiye şampiyonası olacak.
 
Kupa ve madalya canavarı Nisan Özay, antrenbörü Selim Vatansever ile

Nisan’ın, Türkiye şampiyonası provaları niteliğinde ki  turnuvalarda finale yükselmesi  Türkiye şampiyonasında aynı sporcular ile yarışacağı için   ilk üçe girme şansını çok kuvvetlendiriyor.  Nisan  bu performansı ile Türkiye şampiyonasındada finale  yükselirse   Milli takım hayalini de gerçekleştirecek.
Başarıları ile Kırklareli’nin gururu olan Nisan Özay ve Antrenörü Selim Vatansever, Tenis sporunun Kırklareli’de en sevilen sporlar arasına girmesini sağladılar.
Ulusal ve uluslararası başarılar ile Kırklareli’ni bilmeyenlere harita üzerindede olsa Kırklareli’nin yerini öğrettiler.
Kırklareli’nin gururu minik Nisan’a, Antrenör Selim Vatansever’e,   evlatlarına verdikleri destekten dolayı Nisan’ın  ailesi Mehmet ve Cemile Özay’a  bir Kırklarelili olarak  teşekkür ediyor, Nisan’ın başarılarının katlanarak artmasını temenni ediyorum.
Haydi Nisan milli formayı giy ve ay yıldızlı bayrağımızı göndere çektir...

NİSAN ÖZAY İLE İLGİLİ AYRINTILI HABER SALI GÜNÜ KIRKLARELİ VE SINIRKENT GAZETELERİNDE. BAYİİNİZDEN GAZETE ALMAYI UNUTMAYIN. HABERİN AYRINTILARINI OKUYUN.




14 Temmuz 2015 Salı

Bayramlar mı, yoksa çocukluğumuz mu özlenen

Bayramlar mı, yoksa çocukluğumuz mu özlenen

14 Temmuz 2015, 16:51
Bu makale 483 kez okundu
Bayramlar mı, yoksa  çocukluğumuz mu özlenen
Faruk Ceylan
 Hepimiz  Bayram geldiğinde hangi yaşta  olursak  olalım, nerede o eski bayramlar? Sorusunu sorarız kendimize.  Evet, gerçekten yok artık o eski bayramlar. Neden yok? Çünkü  İnsan çocukluğunda yaşadığı bayram tadını  düşününce bugününden zevk almaz da ondan.
 Aslında özlenen Bayram değil çocukluğumuza duyulan özlem. Hep bir hasret ve iç çekmeyle anılır o yüzden. O eski bayramların güzelliği,  kaybettiğimiz aile büyüklerimizin yeni bayramlarda   olmamasındandır aslında   tamamen.
Dizlerinin dibinde oturup peçka sobanın başında mısır patlarken tüm geçmişimizi yüzlerce kez dinlediğimiz büyükleri yeniden  dinlemek için neler vermez ki  insan. İşte o günleri tekrar yaşamanın mümkün olmaması aratıyor o eski bayramları.   
Eskiden geniş ailelerde yaşarken artık daha bireysel bir yaşam sürmemizden de olabilir. Bunlar gibi binlerce soru çıkarılabilir aslında.
Tanıdığım herkesin mutlaka eski bayramlarla ilgili bir anısı vardır. İstisnasız herkes çocukluğundaki el öpme törenlerinden, verilen kolalı mendillerden, bozuk para harçlıklardan , lezzeti hala damaklarda kalan  o lokumlardan, bayram tatlılarından, annesinin ev baklavalarından, bayram öncesi kendisine alınan bayram kıyafetlerinin, ayakkabılarının günlerce başucunda durduğundan dem vurur ve o günleri yaşarcasına anlatır.
Ortak noktalarımız çocukluğumuzdaki geçirdiğimiz bayramlar. Şimdi hangileri var?  Herkes bir yerlerde birbirlerine bayram kutlamaları için  mesajlar atıyor ve bitiyor bayram.
Eskiden bayramlar yoğun bir heyecan dalgası ve büyük bir beklentiydi. Günler öncesinden evler temizlenir, tatlılar yapılır ve bayramın ilk günü sabahtan itibaren çocukların, yakınların ve  komşuların ziyareti beklenirdi.

Eski bayramlarda gazete bile çıkmazdı, bütün yazarların ortak yazdığı bir bayram gazetesi vardı. Sonraları normal olarak gazeteler çıkmaya başladı.
Değişimi bayramlarda değil kendimizde aramalıyız. Manevi değerlerimizi daima hatırlayıp çocuklarımıza da mutlaka öğretmeliyiz.

Ama büyükler, anneler babalar büyük anne, büyük babalar, yaşlı akrabalar
hala o eski bayramları yaşıyorlar ve  eski bayramlarda olduğu gibi bekliyorlar bizi.  
Herkese eski bayramlar tadında nice bayramlara erişmeyi diler, tüm okurlarımızın ve Kırklarelili hemşehrilerimin Ramazan bayramını gönülden kutlarım.
Her gününüz bir bayram sevinci içinde geçsin.

e-trakya.com'da yayınlanan bayram yazım. aynı köşe yazısını arife günü KIRKLARELİ Gazetesinde bulabilirsiniz. Kırklareli Gazetesi, Kırklareli'de tüm bayiilerde.

9 Temmuz 2015 Perşembe

Gazete küpürlerini okuyamadığından yakınan okurlarımıza...

Değerli okurlarımız için paylaştığım  Gazete küpür haberlerinin okunmadığı ile ilgili mesajlar alıyorum. Lütfen okumak istediğiniz haber küpürlerinin üzerini tıklayıp okuyunuz.
Selam ve sevgilerimle tüm okurlarıma  güzel günler diliyorum.

Faruk CEYLAN

Kırklareli Haberci Genel Yayın Yönetmeni
Sınırkent Gazetesi Yazı İşleri Müdürü
Kırklareli Gazetesi Yazarı

Başkan Türker'den Sınırkent Gazetemize hayırlı olsun ziyareti


KIRKLARELİ GAZETESİNDEN ÜNİPERSEN GENEL MERKEZİNE ZİYARET


8 Temmuz 2015 Çarşamba

MİLLETVEKİLİ HAMDİ IRMAK KOFÇAZ’A STAD SÖZÜ VERDİ


Ak Parti Kırklareli Milletvekili Hamdi Irmak, Serhadspor Kulüp Başkanı Fatih Eser’e stad sözü verdi.
Kırklareli Milletvekili Irmak, Serhadspor Başkanı, eski ve yeni yöneticileri ile Kulüp binasında görüşerek stadla ilgili söz verdi.  Irmak bu konuda  Sınırkent Gazetesi Yazı İşleri Müdürü ve Kırklareli Gazetesi  yazarı Faruk Ceylan’a özel açıklamalarda bulundu.
Ak Parti Kırklareli Milletvekili Hamdi Irmak’ın stad ile ilgili verdiği sözün ayrıntıları 10 Temmuz Cuma günü, Faruk Ceylan’ın kaleminden Kırklareli Gazetesinde. Kırklareli Gazetesi Kırklareli’de tüm bayiilerde.


7 Temmuz 2015 Salı

YUNAN İFLASI.


TREDAŞ'A DAVA AÇIN

TREDAŞ'a dava açın ve habersiz elektrik kesintilerinden bozulan elektronik eşyalarınızın parasını alın


ÜNİ-PER-SEN GENEL MERKEZİNİ ZİYARET ETTİK.

Genel Başkan İbrahim Güzel; “Teşkilatlanmamızı  en az Devlet Üniversitelerinin %60’nında sağlayarak  İdari Personeli temsil eder hale geleceğiz. Sendikamızın arkasında siyasal ya da sosyal hiç bir güç yok. Bizim gücümüz sadece üyelerimizdir.”

 ÜNİ-PER-SEN GENEL MERKEZİNİ  ZİYARET ETTİK.

* Sendika Genel Merkezine yaptığımız ziyarette  bizi  ÜNİPERSEN Genel Başkanı İbrahim GÜZEL, Genel Başkan Yardımcısı (Başkan Vekili) Caner Yahya BOYAR ve  İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Türker CEYLAN karşıladı.

Faruk CEYLAN-Kırklareli Gazetesi olarak  Nisan ayında kurularak faaliyete geçen, Türkiye’nin ilk ve tek Üniversite İdari Personel Sendikası (ÜNİ-PER-SEN) in  Genel Merkezini ziyaret ettik.
Sendika Genel Merkezinde bizi  ÜNİPERSEN Genel Başkanı İbrahim GÜZEL, Genel Başkan Yardımcısı (Başkan Vekili) Caner Yahya BOYAR ve  İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Türker CEYLAN karşıladı.
Mevcut Sendikaların aksine, Genel Merkezi Kırklareli’de olan ÜNİPERSEN’in Genel Başkanı İbrahim Güzel, ÜNİPERSEN’i, Üniversite İdari Personelinin yaşadığı mağduriyetlere son vermek amacı ile kuruduklarını,  Sendikanın Genel Merkezinin  mevcut sendikalar gibi Anklara, İstanbul olmadığını, aksine Genel Merkezlerinin Kırklareli’de bulunduğunu söyledi.
Genel Başkan Güzel Kırklareli’den tüm Türkiye’ye ulaşarak, Üniversite İdari Personelinin kazanımlarını arttırmak için çalışacaklarınıda ifade etti.  
ÜNİPERSEN’in  sadece sendikacılık yapacağının altınıda çizen Genel Başkan Güzel;  “Sendikamızın arkasında siyasal ya da sosyal hiç bir güç yok. Bizim gücümüz sadece üyelerimizdir.” Dedi.   
 Güzel, Boyar ve Ceylan’la  devam eden sıcak ve samimi sohbetimiz sırasında ÜNİPERSEN Genel Başkanı İbrahim Güzel şu açıklamlarda bulundu; “Öncelikle yeni kurmuş olduğumuz sendikamıza  ve şahsımıza gösterdiğiniz alaka ile  Genel Merkezimize yapmış olduğunuz bu nazik ziyaretten dolayı teşekkür ediyorum. Ünipersen'i Kırklarelinde kurduk, kurulmasinda emeği gecen 16 kurucu üyemize ve kuruluş sonrasinda desteklerini bizden hiç esirgemeyen diğer üyelerimize buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. 
            Sendikacılıkta genellikle çözüm yerine sorunlar anlatılır. Biz bunun aksine şöyle sorunlarımız var böyle sorunlarımız var demek yerine,  sorunları çözmek için öncelikle ne yapabiliriz konuşursak daha verimli olur diye düşünüyorum. Çünkü biz sendikamızı sorun çözme hedefi ile kurduk.
 Faruk bey bizim en önemli problemimiz İdari personelin  temsil edilmemesidir.  2012 ve 2013 yılında yapılan toplu sözleşmelerde Eğitim Hizmet Kolunda elde edilen kazanımların yanında maalesef Üniversite idari personeli adına hiçbir madde olmaması ÜNİPERSEN’in  kuruluş sebeplerinden biridir
Bunu gerçekleştirmek,  Ünipersen'i Üniversite İdari Personelinin temsilcisi konumuna getirebilmk için sizlerin yani, yazılı ve görsel basının desteğine ihtiyacımız var.  Bu desteği sizden görmemiz bizi ayrıca mutlu ediyor.
            Sizlerde biliyosunuz ki sendikal çalışmalar güçlü teşkilatla yapılır. 2,5 ay gibi kısa bir zamanda Kırklareli Üniversitesi Personelinin %25 ine hitap etmeyi başardık. Bu ivmeyi diğer üniversitelerde de yakalayıp sendikal çalışmalara ağırlık vereceğiz.  Şu an on  üniversitede çalışan arkadaşlarla görüşmelerimiz devam ediyor, bu arada Kırklareli dışından ilk üyemizi de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden aldık.  Üye formu gönderen arkadaşlarda var, onlarda elimize ulaştığı anda üyelik işlemlerini yapacağız,
Teşkilatlanmamızı  en az Devlet Üniversitelerinin %60’nında sağlayarak  İdari Personeli temsil eder hale geleceğiz. Sendika yöneticisi olarak bizim de yaşadığımız ve iyi bildiğimiz idari personel sorunlarını ve çözüm önerilerimizi daha da yüksek sesle dile getirebileceğiz.
Bu senenin memurlar açısından toplu sözleşme yılı olması sebebiyle Toplu sözleşme de yeni kurulan bir sendika olarak her ne kadar yetkimiz olmasada,  sendika olarak bizde varız deme adına hazırladığımız sorunların  çözüm önerileri adlı taslak çalışmayı bir iki gün içinde internet sitemiz üzerinden idari personelin görüşlerine açacak sonunda ortaya çıkan kesin çalışmamızıda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı, Devlet Personel Başkanlığı, Yetkili Sendika ve Mecliste grubu bulanan siyasi parti genel merkezlerine yazılı olarak göndereceğiz. Üyelerimizin ve basının desteği ile gelecek dönemde mutlaka toplu sözleşme masasına oturan bir sendika olacağız. ” dedi.
ÜNİPERSEN Genel Merkezimizde ki ziyaretimizde, Genel Merkez yöneticilerinin azimli çalışmaları ve    “Sendikamızın arkasında siyasal ya da sosyal hiç bir güç yok. Bizim gücümüz sadece üyelerimizdir.”  İfadelerinin,   ÜNİPERSEN’in  kısa sürede Türkiye’de ki idari personeli kucaklayarak tüm üniversitelerde var olacağının  kaçınılmaz kanıtı olduğunu gördük.

ÜNİPERSEN Genel Merkez ziyaret haberimiz YARIN KIRKLARELİ GAZETESİN'de. KIRKLARELİ GAZETESİ TÜM BAYİLERDE...